21 yaşında hayat dolu bir genç kızdı. Dört yıllık sevgilisinin ruh ikizi olduğunu düşünüyor, sevişmeye, tembellik etmeye ve yemek yemeye bayılıyordu.
Dolgun hatları, sağlıklı bir görüntüsü vardı. Sonra üniversite zamanı geldi, sevgilisi başka bir şehre gitti. Şehirlerarası ilişkileri bir süre yolunda devam etti. Sonra telefonlar ve ziyaretler azaldı. Derken bir gün ayrıldılar, talep kızın sevgilisinden gelmişti. Dünyanın başına yıkıldığını düşündü. Bir kaç hafta sonra annesiyle babasının ayrılacağını öğrendi; annesi evi terk etmişti. Hayatının kontrolden çıkmaya başladığını hissetti. İçindeki endişeyi bir türlü bastıramıyordu. Okuldaki danışmanı, spor yapmasını tavsiye etti. Spor yaparken hem vücudu mutluluk hormonu salgılayacak hem de aklı başka bir şeye kanalize olacaktı. İyi bir şeydi spor yapmak. O da koşmaya başladı, sonra bir spor salonuna yazıldı. Koştuğu mesafe, kaldırdığı ağırlık, ayırdığı süre sürekli arttı. Aynaya baktığından gördüğü kadında da memnundu üstelik. Yuvarlak hatlar gitmiş, incecik bir görüntü gelmişti. Ama aynaya her baktığında, atılması gereken fazlalıklar görüyordu. Bunun üzerine sporla birlikte diyet de yapmaya başladı. Yediği her şeyin kalorisini hesaplıyor, saman gibi gıdalara lezzet katmak için soya sosuna abanıyordu. Sıfır bedene kadar indi. İnsanlarla karşılaştığında, yüzlerindeki şaşkınlığı görmeye bayılıyordu. Kemikli vücuduna hayran kalacaklarına emindi. Ama sanki onların ifadesi daha çok hayret, acıma ve korku doluydu. Kıskançlıklarına yordu. Taa ki, eski bir anoreksik olan annesi duruma el koyana kadar... Peach Friedman bugün 30 yaşında, yeniden sağlıklı bir kadın. Evli ve 16 aylık bir kızı var. En çok korktuğu şey, bir gün onun da annesi ve anneannesiyle aynı kaderi paylaşması. Bunun olmaması için elinden geleni yapıyor. Bu arada kendisi gibi yeme bozukluğundan mustarip kadınlara iyileşmeleri için yardım ediyor, yoga eğitmenliği yapıyor. Amerikan Ulusal Yemek Bozuklukları Birliği’nin sözcüsü. Ülkenin dört bir yanını dolaşarak kendi hikayesini anlatıyor. Kısa süre önce de Bir Egzersiz Bağımlısının Günlüğü adlı kitabı ABD’de yayınlandı. Malum mevsimlerden bahar, aylardan nisan, önümüz yaz. Bu aralar en sık karşılaştığımız şey selülit kremi reklamları, bikini tanıtımları, diyet reçeteleri, zayıflama yöntemleri. Sağlıklı bir vücuda sahip olmak önemli ama yola çıkmadan evvel Peach’in başından geçenleri bir dinleyin isterseniz. Ne olur olmaz, yolunuzu kaybetmeyesiniz...
HERKES ACI ÇEKER, ÖNEMLİ OLAN ACIYLA NASIL BAŞA ÇIKTIĞIN
Kendinizi spor salonlarında ve koşu pistlerinde harab ederken derdiniz neydi? Daha zayıf ve güzel görünmeye çalışırken mi egzersiz bağımlısı oldunuz? - Endişelerimden kurtulmaya çalışıyordum. Gergin bir genç kadındım. Üniversitedeki danışmanım, bu gerginliği spor yaparak atmayı denememi önermişti. Panik atak nöbetleri geçirmeye başlamıştım çünkü. Haklıydı; faydası oldu. Sorun şu ki, sorunlarımla başa çıkmak için tek bir yol biliyordum: Spor yapmak. Sonunda bağımlı hale geldim. Spor yaparak gerginlik atacağım yerde, spor yüzünden gerginlik yaşamaya başladım.
Şimdi sorunlarla nasıl başa çıkıyorsunuz? - Pek çok yöntemim var artık. Zor bir gün geçirmişsem bir arkadaşımı arıyorum, kocamla dertleşiyorum, sıcak bir duş alıyorum, içimi günlüğüme döküyorum bazen de kafamı toplayıp temiz hava almak için elbette yürüyüşe çıkıyorum. Sorunlarla başa çıkmak için farklı yollar bulmak önemli. Çünkü anoreksiniz tedavi edilse bile, endişe orada kalıyor. Başa çıkmayı öğrenmezseniz yeniden hastalanabilirsiniz.
Sağlık için spor yapmakla bağımlı olmak arasındaki çizgi nerede? Spor salonları saatlerini ayna karşısında geçiren kadın ve erkeklerle dolu. - Sınır, niyette ya da motivasyonda. İki kişi, her hafta tamı tamına aynı miktarda spor yapıyor olabilir. Ancak bu biri için sağlıklı, diğeri için sağlıksız olabilir. Sağlıklı olan, yaptığı şeyden zevk alandır. Kendini iyi hessettiği, vücudunu sevdiği, ona iyi bakmak istediği için spor yapıyordur. Herhangi bir sebepten programı değişir de spora gidemezse dünya başına yıkılmaz. Sağlıksız olan ise yaptığından zevk almaz. Kendini mecbur hissettiği için spora gider. Günlük programı şaşarsa, bir seansı kaçırırsa kendini suçlu hisseder. Endişe doludur, spor yaparken vücudunun farkına bile varmaz. Çünkü egzersiz onun için bedensel değil, zihinsel bir şeye dönüşmüştür.
Kitabınızda, kendinize bahane olarak uydurduğunuz feminist manifestodan bahsediyorsunuz. Vücudunuzu, dayatılan güzellik anlayışına karşı tez olarak bir projeye dönüştürdüğünüzü iddia etmişsiniz bir dönem, sırf annenizi başınızdan savmak için. Şimdi, bütün bunları atlatmış biri olarak, zayıflık ve güzelliğin bu kadar pompalanmasının vaka sayısını artırdığını düşünüyor musunuz? - Evet. Sebep ille de bu olmak zorunda değil, ama kesinlikle vaka sayısında artışa neden olduğuna eminim.
Sizin durumunuzda ne kadar etkiliydi? - Bayağı etkiliydi aslında. Aksi halde, güzellik kriterleri farklı olsaydı, spor bağımlılığı yanında bir anoreksi geliştirir miydim, bilmiyorum. Ama altta yatan sebepler belliydi: Anoreksi geçmişi olan bir anne (genetik kalıtım), çocukluktan itibaren endişeli bir hayat... Özel hayatım parçalanmaya başlayınca, başa çıkmak için spora ve diyete sarıldım. Ama en kolay ulaşılan şeyin bu ikisi olması, kültürümüzden kaynaklanıyor. Dergiler, televizyon yayınları, arkadaşlar hep bu ikisini sunuyor size. En kolay sardıracağınız şey, vücudunuz oluyor.
Bugün, sizin gibi egzersiz bağımlısı olan ya da yeme bozuklukları yaşayan insanlarla çalışıyorsunuz. Neden? - Çünkü borcumu ödemek istiyordum. Kadınlara, vücutlarıyla nefret dolu, sorunlu ilişkiler kurmak zorunda olmadıklarını söylemek istedim. Pek çok kadın, her gün korku, suçluluk, endişe ve hatta kendi etlerine duydukları nefret ile yaşıyor. Oysa bedenimiz arkadaşımız olmalı. Vücudumu, kilomu, doğal halimi sevmeyi öğrendim ve bunu nasıl başardığımı diğer kadınlara öğretmek istedim.
Hepsinin geçmişinde, sizinki gibi sorunlar var mı? Sevdiğin birinden ayrılmak, anne babanın boşanması gibi... - Herkes acı çeker, herkesin geçmişinde farklı derecelerde yaşanmış travmalar vardır. Eskiden yeme bozukluğu olan herkesin cinsel istismara uğradığı veya kontrol delisi bir babası olduğu düşünülürdü. Ama bugün, bu tip hastaların birbirinden çok farklı nedenlerle geldiğini görüyoruz. Altta yatan genellikle endişe veya depresyon oluyor. Çoğunlukla sorunuzda bahsettiğiniz gibi tetikleyici bir olayla karşılaşıyorlar. Ama tek bir süreçten bahsedemeyiz.
Egzersiz bağımlılığı ile bulimiya veya anoreksi, sizin durumunuzda olduğu gibi hep birlikte mi gelir? - Birbirleriyle çok alakalılar ama hayır, her zaman birlikte görülmüyorlar.
İyileşme sürecinde, insanın çevresindekiler ne kadar önemli? - Çok. Ben hastayken, hiç arkadaşım yoktu. İnsanları hayatıma sokmaya başladıkça iyileşmem hızlandı. Çünkü insanlarla ilişki kurmanın, sporla ilişki kurmaktan daha önemli olduğunu hatırladım. Çok zor bir süreç ama çok da önemli.
O zamanlar 0 bedene kadar düşmüşsünüz. Bugün kaç beden giyiyorsunuz? - 6.
Bir zamanlar egzersiz bağımlısıydınız ama kendinize meslek olarak antrenörlüğü seçtiniz. Hiç yeniden sınırı geçerim diye korkmuyor musunuz? - Hayır. Kendim spor yapmıyorum zaten, yoga öğretiyorum. Zihne çok iyi gelen bir spor. Tedavi sorasında öğrendiklerimle tamamen örtüşüyor: Vücuduna saygı göster, onurlandır, kendine karşı sevecen ve saygılı ol, vücudunu dinle ve kendini fazla zorlama... Ayrıca 16 aylık bir kızım var ve bana sağlıklı olmam gerektiğini her gün hatırlatıyor.
Sınırı geçmekten korkanlara ya da bağımlı olmaya başladığından şüphelenenlere ne tavsiye edersiniz? - Bedeninizi dinleyin! Verebileceğim en iyi tavsiye bu. Çünkü beden yalan söylemez. Yorulduğunuzda dinlenmeyi bilin. İçinizden koşmak gelmiyorsa, koşmayın. Gerçekten zevk aldığınız uğraşlar bulun. Sadece vücudunuza iyi bakmak için spor yapın. Elbette hareket etmek sağlıklı bir şey, ama aşırıya kaçmak sizi sağlıklı değil sefil eder.
EGZERSİZ BAĞIMLILIĞININ ERKEN BELİRTİLERİ
* Katı bir egzersiz rutinine kendini adamak. * Bu rutini değiştirmekten korkmak. * Egzersizin dozunu giderek artırmak. * Bir günü bile spor yapmadan geçiremez hale gelmek. * Sporu, hayatındaki her şeyin önüne koymak (annenin doğum gününü kutlamak gibi sosyal faaliyetler ve işe gitmek dahil).