Paylaş
BAŞARILARINI anlatırken utanıyor... Başarmak istediklerini anlatırken ise umut saçıyor... Henüz 19 yaşında ancak 5 yılda teniste hiç de küçümsenmeyecek başarılara ulaşmış Büşra Ün... O; İzmirli, gurur duyulacak, azmine hayran kalınacak bir genç. Teniste Türkiye’de rakip tanımıyor. Bir de dünya üçüncülüğü var. Ancak sponsoru yok Büşa’nın. İşte bu yüzden Londra 2012 Olimpiyatları’na gidememiş. Yine de umudunu kaybetmemiş. Şimdi hedefinde Rio 2016 Olimpiyatı var. Ona Rio yolunu açacak tek çare sponsor desteği.
20 bin TL yüzünden
Antrenman yaptığı Kültürpark Tenis Kulüp’te buluşuyoruz. Önce maç yapıyoruz, sonra Büşra hikayesini anlatıyor...
“Junior’larda dünya üçüncülüğüm var ama onlarda olimpiyat yok. O yüzden büyüklerde ilk 32’ye girmem gerekiyordu. 42’nciydim. 32’ye girmek için turnuvaya gitmem lazımdı. Onun için de bütçe bulmam gerekiyordu. Maalesef bulamadık. Turnuvalarım ortalama bin 800-2 bin TL tutuyor. Yılda en az 10 turnuvaya katılmam gerekiyor. O da neredeyse 20 bin lira. Türkiye’de hepimizin aynı sorunu var. Şu an Ege Üniversitesi Spor Yöneticiliği’nde okuyorum. Okulda arkadaşlarım bile ödev konusu olarak bana sponsor arıyor. Geçen yıl Aydın’da okumak zorundaydım ve günde 4 saatim yolda geçiyordu. Eğitim sistemimiz uygun olmadığından tenise çok fazla vakit ayıramıyordum. Ama rakiplerimin hepsi sabah akşam tenis oynuyor. Sponsorları ve ülkeleri spora daha çok önem verdikleri için onların işi daha kolay. İzmir grubumuz dört kişi. Türkiye’de de 20 kişiyiz. Diane Fowler ve Osman Yıldız hocamız var. Onlar gönüllü yardımcı oluyorlar. Bizim işimiz yürüyenlerin tenisinden daha zor ve çok emek istiyor. Haftada iki kez burada antrenman yapıyoruz.”
Tesadüfle başladım
Büşra Ün’ün tenise başlaması da çok ilginç ve pek çoklarına örnek olabilecek nitelikte... “Engellilerin bu sporu yaptıklarını bilmiyordum. Buca Anadolu Lisesi’nde öğrenciyken boş zamanlarımda arkadaşlarımla sadece masa tenisi oynuyordum. Hiç aklımda tenis yoktu. Spora ilgim vardı ama profesyonel olarak düşünmüyordum, bütçemiz de yoktu açıkçası. Ailemle bir gün Buca Tenis Kulübü’nün önünden geçtik. Ben isteyince, babam, ‘Engellilere masa tenisi dersi veriyorlar mı?’ diye sordu. ‘Masa tenisi yok, normal kort tenis var’ demişler. Çok şaşırdım. ‘Hem raket tutup, hem nasıl süreceğim? Dalga mı geçiyorlar?’ diye düşündüm. 2009’da orada başladım. 5 yıldır oynuyorum. Şimdi burada antrenmanları daha düzgün bir sisteme oturtturduk. Kültürpark Tenis Kulübü de bize çok yardımcı oluyor. Karşılıksız yapıyorlar bu yardımı. Diane Hanım şimdi Milli Takım’da menajerlik yapıyor. 2009 Şubat’ta başlamıştım, mayısta Türkiye’de ilk uluslararası turnuva vardı, ona katılmıştım. Marmaris’teki turnuvada ikinci olmuştum. Gidip bir köşede ağlamıştım kaybedince. Başarılarımın en önemlileri 2010’da Balkan Şampiyonası’ndaki birinciliğim ve dünya üçüncülüğüm. Üç kez de Fransa’da en iyilerin davet edildiği turnuvaya katıldım. Alabildiğim en iyi derece üçüncülük oldu maalesef. Diğerleri bizim puan toplamak için katıldığımız turnuvalar. Puan toplayıp dünya sıralamasında yükseliyoruz. Hedefimde 2016 Rio Olimpiyatları var. Bu hafta 6-9 Mart’ta İsviçre’ye, 10-14 Mart’ta da İsrail’e gidiyorum. Daha sonra da Antalya’da Dünya Kupası elemelerimiz var. Onu geçersek Hollanda’daki Dünya Kupası’na katılma hakkı kazanacağız.”
Amacım bir gün başkalarına da yardım etmek
Büşra kendi hikayesini de şu sözlerle anlatıyor: “6.5 aylıkken annem beni örümceğe oturttuğunda ayaklarımı hissetmediğimi fark etmiş. Sürekli ağlıyormuşum ve hareket etmiyormuşum. Hastaneye ilk gittiğimizde ‘Karaciğeri büyük’ demişler. Ama daha sonra kanser olduğum anlaşılmış. ‘Nöroblastoma’ deniyor. Çok fazla görülmeyen bir hastalıkmış. Sağ batınımda tümör varmış. 2.5 yıl kemoterapi görmüşüm. İki kez de ameliyat olmuşum. Tümörün sinirlerime verdiği zarardan ötürü şu an belden aşağısını hissetmiyorum. Ama çok şükür ellerimi kendim kullanabiliyorum. Kendi işimi kendim halletmeye çalışıyorum. Kollarım güçlü olduğu için bu sporu yapabiliyorum. Ülkemizde bir sürü evden çıkamayan engelli var. Ben yurt dışına gittiğimde engelli olduğumu hissetmedim. Her şey o kadar engelliler için yapılmış ki, hiçbir zorluk çekmiyorsunuz. Bizim için en önemli şey destek. Ailelere çok iş düşüyor. Üzerimde bir sürü kişinin emeği var. Hocalarımdan aileme kadar herkes arkamdaydı, destek oldu. Otobüste tek başıma yola çıktığımda, ‘Niye tek başına gidiyorsun?’ diye tepki alıyordum. Halbuki ailem beni bilerek tek başıma gönderiyordu. Şimdi tek başıma turnuvaya da gidebiliyorum. Tiyatroya da, müzik kursuna da gittim. Bu sporu sadece kendim için yapmıyorum. İleride başkalarına da yararım dokunur umarım. Bir sürü hedefim var. Spora başlamadan bir yıl öncesine kadar sürekli ameliyatlarla geçti hayatım. Çok sabrettim, bu da şimdi mükâfatı diye düşünüyorum.”
Paylaş