Paylaş
TBMM’de 8 Mart 2012’de kabul edilen 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın bugüne kadar attığı en önemli adımlardan biri. Yasa, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı’nın (2012-2015) da bel kemiğini oluşturuyor. Kanun doğrultusunda şiddetin önlenmesi amacıyla şiddet mağdurlarına yönelik ‘koruyucu’, şiddet uygulayana yönelik ise ‘önleyici’ tedbir kararları uygulanıyor.
Ancak iki gündür kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin canlı tanıklarının anlattıklarından yola çıktığımızda, tüm bu koruma ve önleme kararlarının kimi zaman yetersiz kaldığını görüyoruz. Kadınlar koruma altındayken de öldürülüp şiddete maruz kalabiliyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı uygulamalarına İçişleri, Adalet, Sağlık ve Milli Eğitim bakanlıklarının da aslında destek vermesi ve koordineli çalışması gerekiyor. Emniyet ve jandarma görevlilerinin şiddet altında ve hayati risk taşıyan kadınlara empati kurması da en önemli adımlardan biri olacak. Bazı durumlarda da kadınlar çağrı sistemiyle polisi ya çağırmıyor ya da ekipler olay yerine ulaşmıyor. İşte bu noktada en uygun ve kesin yöntemin teknik takip olduğu vurgulanıyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bir süredir üzerinde çalıştığı iki ayrı yöntemle kadın cinayetlerine karşı en etkili mücadeleyi yürütmeye hazırlanıyor. Bakanlık uzmanları dünyada bu yöntemi uygulayan İspanya, İsveç ve Amerika gibi ülkelere gidip incelemelerde bulundu. Öncelikli olarak alınması gereken tedbirin elektronik kelepçe ve güvenlik butonu olduğu üzerinde duruluyor.
Sinyal verecek
Uzmanlar sistemle ilgili şu bilgileri verdi: “Elektronik kelepçe sistemi kullanılan ülkelerde yaklaşık 120 bin kişi izleniyor. El veya ayak bileğine takılan kelepçe, zanlının mağdura yaklaşması durumunda sinyal veriyor. Bileklikteki özel sistem bu aşamada devreye girerek zanlının yaklaşmasına engel oluyor. Mesafe aşıldığında ise güvenlik güçleri devreye giriyor. Meksika ve Florida’da uygulanan bu sistem İngiltere’den sonra Avrupa’da yayıldı.Çoğunlukla İsveç ve Hollanda’da kullanılıyor. İspanya, Belçika, Almanya ve Fransa da bu sistemden yararlanıyor. Son olarak Kanada ve Avustralya ile Singapur da elektronik kelepçe uygulamasına geçme çalışmalarını başlattı. Dayak atan ya da kötü muamelede bulanan erkeklere, kamuoyunda ‘elektronik pranga’ olarak bilinen bileklik takılıyor. Saldırgan erkeğin kadına 300 metreden daha yakın olması halinde bileklikten polise alarm veriliyor. Aynı alarm kadını da uyarıyor. Kadını tehlike altında gören polis olaya hemen müdahale edip saldırganı uzaklaştırıyor. Buton sisteminde ise mağdur düğmeye bastığında 6 saniyede ALO155’e çağrı gidecek. Polis ekipleri çağrının geldiği bölgeye gönderilecek.”
***
Emniyet ve jandarma etkin olmazsa sorunu aşmak zor
Kadın cinayetleriyle ilgili hukukçuların da söyleyecekleri var. İzmir Barosu Kadın Hakları Danışma ve Hukuk Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Ayşegül Altınbaş, büronun özellikle koruma kararı aldırmak isteyen kadınlarla dolup taştığını, oldukça yoğun çalıştığını anlatıyor.
Altınbaş, şu bilgileri veriyor: “Şiddet çeşitli nedenlere dayalı artıyor olabilir. Ve artan şiddetle birlikte kadınların bilinçlenmesi de bize başvuru sayısını artırdı. Ekonomik sorunlar ve devlet mekanizmasının sertleşen üslubu, polisin orantısız güç göstermesi ve o dilin kullanımını, yurttaşların da o dili benimsemesini sağlıyor. Evdeki iktidar sahibi olan yani erkek de itaatsizlik eylemine sert karşılık veriyor. Kadınların merkeze gelme nedeni de bu sivil itaatsizlik eylemi sonucu. Biz de merkezde seri çalışmaya gayret ediyoruz. Alabileceği korumaları anlatıyor, yönlendiriyoruz. Dünyanın en şahane kararlarını alsak da uygulanabilir olmadığı durumlarda zihniyet ya da mekanizma o kararı taşımıyorsa anlamı da kalmıyor. Sadece sekiz günlük koruma kararı veren mahkemeler var. Sekiz günde nasıl bir koruma olur ki? Ama çok güzel kararlar veren hakimler de var. Bir de koruma kararının infaz aşamasında sorunlar mevcut. Tebliğ aşamasını aşamadık. Savcılık kararı emniyete, emniyet karakola gönderiyor. Bu süreç de sıkıntılı. Bir de ‘Koza’larla ilgili sıkıntı söz konusu. İzmir’de bir Koza var, o da Soğukkuyu Mezarlığı’nın arkasında. Yerini bile tarifte zorluk çekiyoruz. Bu Koza’nın tüm İzmir’e yeteceğini düşünmek hayal. Koruma kararlarıyla ilgili en büyük sorun emniyetten çıkıyor. Emniyet bu işe bulaşmak istemiyor. ‘Sadece iki polis’ veririm diyor. Karakol ve jandarma etkin olmadığı sürece bu sorunu aşmak imkansız. Mekanizmadaki yetersizlikler kadın cinayetlerini artırıyor. Kadın sonuç alamayınca eve dönmek zorunda kalıyor ve o zaman daha büyük şiddet görüyor. Ya da ayrıldığı kişi bu kararları aldırttığını bilip kin besliyor ve boşluğu yakaladığı anda şiddeti uyguluyor. Herkesin yaşadığı şikayetleri bize iletmesini istiyoruz ki gerekli girişimlerde bulunabilelim.”
9 bin kadın korunuyor
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın martta yayınlanan verilerine göre, yurt genelinde 8 bin 908 kadına polis koruması verildi. Adana, polis koruması verilen kadınlar sıralamasında en yakın kenti ikiye katladı. 2 bin 315 kadının korunmaya alındığı Adana’yı bin 372 koruma kararıyla İzmir, bin 350 kadınla Kayseri izledi. Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında 64 bin 136 önleyici tedbir kararı da alındı. İstanbul’da 245 kadına koruma verilirken, Ankara’da bu sayı 42 oldu. Bilecik, Bolu, Çorum, Hakkari, Kars, Kastamonu, Malatya, Mardin ve Siirt’te ise müracaat olmamasından dolayı koruma verilen kadın bulunmuyor. En az polis koruması verilen iller ise Rize, Niğde, Karabük, Erzincan, Düzce, Diyarbakır, Burdur, Bingöl, Bartın, Afyonkarahisar ve Adıyaman. Buralarda sadece birer kadın polis koruması altında.
SON
Paylaş