Paylaş
OLDUM olası severim Urla’yı. Özellikle de eski tip cumbalı evlerin olduğu, marangozu, fırını, bakkalı, mahallelisi ile halen tipik bir Ege kasabası formunda olan Merkezi’ni. Geçen yıl o mahallelerden bildirmiştim, bu kez yolum İskele civarına düştü. Yeni restoranlar, oteller, renove edilen binaları ile her zamankinden daha güzel göründü gözüme Urla İskele Mahallesi. Bakalım, sokaklarında neler olup bitiyor.
Batis Inn
Aslında, otel, pastane, cafe ve deniz ürünleri restoranı, brasserie, filan... Ama biz ona kısaca BATİS diyoruz. Hepsi, Urla İskele’de bulunan neredeyse 200 yıllık, inanılmaz bir binanın çatısı altında. 1820’lerde inşa edilmiş bina; 19. Yüzyılın tipik İzmir liman mimarisi ve levanten evleri özelliklerini taşıyor. Osmanlı döneminde gümrük binası olarak kullanılmış. 20. Yüzyılın başlarında yaygın olarak “Batis’in Kahvesi” veya “Batis Tavernası” olarak bilinmiş. 25 yıldır da terk edilmiş bir halde kaderini ve hatta yıkımı bekliyordu. İşte, beni her gidişimde için için üzen bu bina; biri Türk, biri Yunanlı iki sahibi ile yeniden canlanmış. Restorasyon 2008 sonlarında başlayıp, 3.5 yılda tamamlanmış. Ahşap, taş, mermer ve granit gibi doğal malzemeler; eski güzel yer mozaiği kombine edilerek kullanılmış. Renovasyonda kullanılan taşlar orijinal binadan alınmış ve genellikle camla ayrılan çeşitli iç ve dış mekan işlevsel alanlarından oluşan büyük bir kompleks olarak zekice tasarlanmış. Basına yaklaşımları biraz ilginç olsa da (Dünyanın en önemli seyahat dergilerinden biri olan Amerikan travel+Lesisure editörü benim aracılığım ile haber yapmak için mail ile fotoğraf istedi, pek oralı olmadılar). Sonuç olarak; pastanesi, deniz ürünleri restoranı ve şık brasseriesi ile BATİS’in bu bölge için kesinlikle görülmesi gereken bir emek, nefis bir bina ve yaratıcı bir yatırım olduğu ortada.
www.batis.com.tr
Urla Pera Otel
İskele’ye bakan, denizin üzerinde gibi hissettiren Pera Otel, el değiştirip tamamen yenilenip eli yüzü düzgün bir butik otele dönüşmüş. Her odanın kendine özgü bir tarzı var. Kahvaltı denizin üzerinde. Temmuz ayında 2 kişilik oda fiyatı, kahvaltı dahil 150 TL’den başlıyor.
www.urlaperahotel.com
Yengeç
İskele üzerinde iyi meze, iyi balık yiyebileceğiniz, sahibi titiz, müzikleri güzel restoran. Sahibi Oğuz Özer, gustosu olan ve kendi damak tadını geliştiren lezzetler peşinde koşan bir Urla aşığı. Müşterisiyken kendini restoranın sahibi olarak bulmuş ve kendi tarzını oluşturmuş. Mevsiminin dışında, doğal yolla yetişmeyen hiç bir şey yemiyorsunuz. Kesinlikle başarılı.
www.yengec-restaurant.com
Ekose Restoran (Eski Mavi Çam)
İskele’yi ardımda bırakıp Çeşmealtı’na doğru yol alıyorum. Birazdan beni ilk gençliğimin (şimdilerin deyimi ile teenage çağımın) geçtiği tepeye götürecek, müthiş manzaraya doğru tırmanıyorum. Ehliyeti olan arkadaşlarımızla her pazar toplanır, kimimiz bisikletle, kimimiz birbirimizin arabalarına sığışarak soluğu Mavi Çam’da alırdık. Kapının önünde antika bir araba dururdu. Hatta aramızda o Atatürk’ün arabası diye bir efsane bile uydurmuş, sonra buna kendimiz de inanmıştık. Kocaman havuzu ve ev yapımı pastaları ile Mavi Çam, unutulmaz anılarımız arasında birinci sıradadır. Hal böyleyken geçen hafta bir mimar arkadaşımdan gelen telefon beni Urla yollarına düşürdü işte. Mavi Çam, bu kez Ekose isminde, yemekleri güzel, sahibesi güzel bir “fine dining” restoranı olarak geri dönmüş. Manzara ve bitki örtüsü, dünyanın bir çok tepesinde gördüklerimden bile daha iyi. Mima Müge ve ailesi, tertemiz, özenli, kültürlü, nefis insanlar. Bir gece ansızın çaldım kapılarını. Mutfakta MSA mezunu 2 genç şef; Kemal Demirözü ve Mustafa Yüksel var. Şarküteri ürünlerinden, el yapımı yengeç paneye, balık turşusundan, usulünde pişirilmiş T-bone Steak’e kadar hassas düşünülmüş bir mönü yaratmışlar. Tüm malzemeler yerel. Şarap kavı güçlü ve o da bölgenin ürünlerinden oluşuyor. Romantik akşam yemekleri, evlilik teklifi, kalabalık aile yemekleri ya da yurt dışından gelen yabancı misafirleri götürmek için manzara da servis de kararında.
www.ekoserestoran.com
Paylaş