Paylaş
Önce Alaçatı’da taş evler ve mavi kapılar, sonra yemyeşil Ayder Yaylası vardı. Gerisi çorap söküğü gibi geldi. Dar Mardin sokakları, ot ve enginar festivalleri, Doğu Ekspresi, Cappadox, Salda Gölü derken görenlere iç çektiren Instagram karelerinin son adresi Isparta oluverdi. Yani sosyal medya tutkunları için, hele de euro alıp başını gitmişken, dermanı uzaklarda aramaya gerek kalmadı. Ne de olsa salıncaktan ahşap kapıya, sepetten hasır şapkaya, lavanta balyalarından üzerinize gül yaprakları yağdırılan çekim platformlarına kadar her şey burada mevcut. Minyatür Provence’ımız tüm sosyal medya camiasına hayırlı uğurlu olsun. Artık Instagram merkez, Isparta’da hasatta herkes!
Nasıl başladı?
Isparta, Türkiye’nin gül bahçesi. Neredeyse 150 yıldır süren zahmetli üretim, şehrin ve ülkemizin en değerli ihracat kalemlerinden biri. Kozmetik sektörünün en değerli hammaddelerinden biri olan gülyağında dünya üretiminin neredeyse yüzde 65’ini tek başına Keçiborlu ilçesi karşılıyor. Gül hasadı da hem üreticiler hem de orta ölçekli tur operatörleri tarafından, tıpkı Rize’de çay toplama turları gibi epeydir yapılıyor.
Ama ne oluyorsa 2014 yılında oluyor. Sosyal medyanın Türkiye’deki önlenemez yükselişini fark eden gül üreticilerinin, hasada davet ettikleri sosyal medya fenomenlerinin üzerine gül yağdırdıkları videolar bir anda çığ gibi bir etki yaratıyor. Hal böyle olunca, Sam Mendes’in 1999 yapımı kült filmi ‘Amerikan Güzeli’nde üzerine gül yaprakları dökülen güzeller güzeli aktris Mena Suvari görüntüleriyle büyüyen bir kuşak, soluğu Isparta’da almaya başlıyor. Olay kısa sürede bu çarpıcı kareleri fenomenler dünyasından görüp etkilenen tüm sosyal medya kullanıcılarına yayılıyor.
Kuyucak Köyü’nde neler oluyor?
Mayıs ayında başlayan gül hasadı çılgınlığı geçen ay sona erdi ama şu sıralar Instagram’da ne yana baksanız lavanta tarlaları görebilirsiniz. Şimdi objektiflerimizi, her yıl ağustos başına kadar devam eden, benim de kendimi etekler, elbiseler, lavanta kondurulmuş hasır şapkalarla tarlalarında bulduğum, ‘Lavanta Kokulu Köy’ unvanlı Kuyucak’a çevirelim.
Lavanta ilk olarak 1975 yılında gül tüccarı Zeki Konur tarafından bir Fransa ziyareti sonrası bölgeye getiriliyor. Üretim önceleri gül bahçelerinin kenarlarında, evlerin bahçelerinde süs ve hobi amaçlı başlıyor. Ticari üretime ancak 90’lı yıllardan sonra geçiliyor.
Kuyucak Köyü ise ismini bütün Türkiye’ye, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Anadolu Efes ortaklığıyla kurulan bir fona başvurmasıyla duyuruyor. Yönünü Türkiye’nin farklı bölgelerinde yerel modeller oluşturmaya çeviren ‘Gelecek Turizmde Sürdürülebilir Turizm Destek Fonu’na...
Köy, pek çok tasarı arasından sıyrılıp ‘Sürdürülebilir Lavanta Üretimi Projesi’yle galip gelince başlıyor köyün kadınları eğitim almaya: Kooperatifçilik, Girişimcilik, Güzel Konuşma ve Diksiyon, Kırsal Turizm Etkinlikleri, Alan Rehberliği, Tıbbi-Aromatik Bitki Yetiştiriciliği, İşletmede Hijyen, Hediyelik Eşya Tasarımı... Yazarken ben yoruldum!
Eğitimler eğitimleri kovalıyor, evler rengârenk boyanıyor, köy meydanına güzel bir restoran inşa ediliyor, stantlar kuruluyor ve Kuyucak, 2015 yılında, sadece haziran-ağustos döneminde değil, tüm yıl boyunca ziyarete hazır hale getiriliyor. Şu an köyde taze taze o gün pişirilen ve gayet lezzetli yemekler yiyebileceğiniz yer, Kadın Kooperatifi.
Ziyaretçi sayısı hızla artıyor
Kuyucak şimdi Türkiye’deki lavanta üretiminin yüzde 93’ünü karşılıyor. Kırsal turizmin canlandırılması, lavantanın ürün çeşitliliğinin sağlanması, yöre halkının gelir elde etmesi, bölgedeki istihdam ve girişimcilik potansiyelinin harekete geçirilmesi hedeflenen projeyle ilgili çalışmalar da hâlâ sürüyor. Bu doğrultuda ilk olarak kırsal turizmin iyi uygulama örneklerinden olan Fransa Provence bölgesine, proje ekibi ve lavanta üreticisi kadınların katılımıyla çalışma gezisi düzenlenmiş durumda.
Köyü ziyaret ettiğim gün çalışan, çabalayan, tarlada eken, toplayan, elleri nasırlı her kadına tek tek sarılmak istedim. Çünkü bu yolculuğun başkahramanı onlar. Beni traktörüyle tarlalara uçarak götüren Huriye Tezcan ise köyde herkesin saygıyla yaklaştığı öncü kadınlardan biri.
Biraz da rakamları verelim. ‘Gelecek Turizmde’ projesi başlamadan önce Kuyucak Köyü’ne yılda 1500 yabancı ziyaretçi geliyormuş. 2016 yaz sezonunda yani ‘Lavanta Kokulu Köy’e dönüşme süreci tamamlandığında sayı 20 bine çıkmış. Geçen yıl bu rüzgârın kuvvetlenmesi hatta bazı ünlülerin albüm kapağı fotoğrafı çekmek için, yaklaşık 3 bin hektara yayılan lavanta tarlalarına girmesiyle ziyaretçi sayısı 140 bine ulaşmış.
İflah olmaz bir sosyal medya meraklısı değilseniz bile yolunuzu Isparta’nın Ardıçlı ve Kuyucak köylerine mutlaka düşürün. Doğanın içinde kelebeklerle, lavantalarla, güllerle haşır neşir olmak terapilerin en güzeli. Güzel kareler çektirip yıllarca kullanacağınız profil fotoğraflarına kavuşmak da bu güzel seyahatin bonusu!
Nasıl gidilir?
Isparta’da gül hasadı mayıstan haziran sonuna, lavanta hasadı ise haziran ortalarından ağustos başına dek sürüyor. Süleyman Demirel Havaalanı’ndan Kuyucak Köyü yaklaşık 30 dakika. Sadece tarlaları gezecekseniz şehir merkezinden günübirlik turlar da var.
“Sacred7 Travel, mayıs ayında Isparta gül hasadı gezileri düzenliyor. Bu kare oggusto.com misafirlerinin katıldığı geziden...”
Bu popülerliğin arkasında kesinlikle kadınlar var. Beni traktörüyle tarlalara uçarak götüren Huriye Tezcan, Kuyucak’ta herkesin saygıyla yaklaştığı o öncü kadınlardan biri.
Paylaş