Paylaş
GEÇEN gün arabada bilmem nereye koştururken kulağıma çalındı bu şarkı radyoda. Sonra iki kez üst üste her şoför mahalline geçip kontağı çevirdiğimde yine aynı şarkı karşıladı beni. Durdum dinledim en sonuncusunda. Betül Demir söylüyormuş. “Bu dünyada helalleşemedik, orda halleşiriz” nakaratı en çok aklımda kalan.
Düşündüm uzun uzun...
Ne çok helalleşemediğimiz insan var, şu dünyada. Kalbimizi kıranlar, acımadan vuranlar, arkamızdan iş çevirenler, kuyumuzu kazanlar, hiç durmadan konuşanlar, çekemeyenler, çekemeyip bunu bir de belli etmeyenler, etliler, sütlüler, yarım akıllılar, tam deliler.
İşin ilginç tarafıysa, kalbinizi kıran, ipinizi çeken kim olursa olsun, üzerinden zaman geçtikten sonra onu affetmeden hafifleyemeyecek oluşunuz. Hiç itiraz etmeyin, aynen böyle işliyor evrenin yasası tıkır tıkır.
Dertlerini halletmiş, gönül gözünü açmış, 40’ını devirmiş kim varsa bakın etrafınızda, işe önce ağırlıklarından kurtulmakla başlamış. Canını yakanı, defterini düreni affetmekle ergenlikten, yetişkinliğe geçen yolu aşmış.
Çünkü 30’larında bile bazen hala ergen, bu ruh dediğin 21 gram*.
22 yaşındayken İstanbul’da ilk staj yaptığım reklam ajansının art direktörüne sormuştum bir gün... Yaptığım işi beğenmemişti ve canını acıtmak istemiştim. “Söylesenize, 40 yaşına gelip de hala reklamcı olmak nasıl bir duygu?” Aklım sıra diyorum ki, ben gencim, beynim genç, fikrim genç... “Ama sen yaşlısın, benim fikrimi anlamazsın.”
Büyük bir olgunlukla gülümsedi ve hiç unutmayacağım şu cevabı verdi: “Her şeyi bırakıp gidecek kadar gözü kara, negatif enerji aldığın hiç kimseyi yakınında tutmayacak kadar hafif bir duygu.”
Çok ince bir şekilde demişti ki, “Canım istemezse burada bir dakika durmam, canım istemezse senin gibi küçük bir yılanı 1 dakika daha yakınımda tutmam.”
Cevabı yapıştırdığını sezmiştim, ama ne söylediğini anlamam yıllarımı aldı.
Daha 40’ıma var. Ama aynı eşiğin önüne ben biraz daha erken vardım. “Her şeyi bırakıp gidecek kadar gözü kara, negatif enerji veren hiç kimseyi yakınında tutmayacak kadar hafif” olduğu o eşiğe...
Tek fark, eşikten atlarken, sana acı verenleri hayatından uzaklaştırırken, bir de affetmen gerektiği. Olanla bitenle, bu dünyada halleşmen gerekliliği. Bu dünyanın işini öte tarafa bırakırsan taşlar yerine oturmuyor çünkü bir türlü. Bir şey hep tıkır tıkır oynuyor içinde bir yerde.
Bir şarkıdan nerelere geldik. Sen de eşiğe gelenlerdensen, kapıyı vurmadan 2 kere düşün. Bu dünyada helalleşenlerden mi olacaksın? İçinde tıkır tıkır taş taşıyanlardan mı?
* Günün notu: Bu yazının üzerine, bulun, buluşturun, afişini gördüğünüz 21 gram filmini izlemeyi akıl defterinize not düşün.
Paylaş