Paylaş
Endüstriyel ürünlerin miktarı, paketlenmesi, sevkiyatı ve hızlı tüketiminden kaynaklanan atıkların boyutunu düşündüğünüzde dehşete kapılmıyorsanız, başta çocuklarımız, doğa ve diğer tüm canlıların geleceği ile ilgili ilerde karşılaşacağımız sıkıntıların da henüz farkında değilsiniz. Makinenin girdiği herhangi bir üretim bandının göstereceği yüksek performans, aynı oranda doğaya vereceği tahribatla da eş değerdir. Hızlı yaşam alışkanlığının önümüze koyduğu ve koyacağı hedefler, bizi giderek daha da süratli bir yaşama sevk ediyor. Bununla da yetinmeyerek, yediğimiz, içtiğimiz, giydiklerimizin kalitesini de süratle düşürüyor. Çok fazla tüketimle tembelleşmeye yönelten ‘Kullan-At’ akımını zihnimize sokuyor, eşya tüketir gibi duygularımızı da tüketiyoruz. Market raflarında paketlenmiş ürünlerin naylon kamuflajıyla sizi mutluluğa çağıran sunumu; ürünün raf ömrünü uzatıyorsa da tükettiğinizde ne yazık ki sizinkini kısaltıyor. Çok popüler tanınmış isimlerin, giydiği pantolon, süründüğü parfüm, bindiği araç ve yediği dondurmanın sosyal ve görsel medyadaki görüntüleri gözlerimizi kamaştırıyor; geleceğimizle birlikte ruhumuzun da pazarlandığı gerçeğine ise gözlerimizi yumuyoruz. Geçmişte bir çeyiz sandığına sığan, bir ailenin tüm kıyafetleri, şimdilerde giyinmek için yapılan kocaman giyinme odalarına bile sığmıyor. Lütfen yavaş olun! Bu sürat, bu savurganlık, bu acele neden?
SOUL KITCHEN (RUHUN MUTFAĞI)
Günümüz koşullarında kullanmayı unuttuğumuz ancak herkesin içinde barındırdığı bir ruhu ve bu ruhun içgüdüsel tasarımlarla ürettiklerinin lezzetlendirildiği bir mutfağı var. Gözünüzde canlandırdığınız, bildiğiniz anlamda bir mutfak değil burası. Tencere, tava yok mesela, kepçe, kevgir ya da süzgeç yok, fırın da yok, blender da. Sevgi var en başta, saygı var, yaratıcılık var, sabır, anlayış, özen ve tüm olumlu duyguların bir arada ilmek ilmek işlendiği bir yürek var. Pişirdiğiniz yemek, diktiğiniz kıyafet, resimlediğiniz tablo ya da bestelediğiniz şarkı, sevdiğinize karşı biriktirdiğiniz duygular, hepsi ruhunuzun mutfağında lezzetleniyor. Geçenlerde, Kavaklıdere, Göreme Sokak’ta tesadüfen, sadece ruhun mutfağında üretilen ürünlerin sergilendiği bir mağaza-kafe ile karşılaştım; ismi haliyle tahmin ettiğiniz gibi ‘Soul Kitchen.’ Sevgili Nazlı ve Onat Tamergil’in güleç yüzlerine yansıyan ruh haliyle verdikleri bilgiler, ruhumu etkiledi, ben de gülümsedim. Sergilenen tüm ürünler tamamen el emeği, doğaya saygılı ve geleneksel bakış açısıyla ‘Evladiyelik’ denen cinsten ürünlerdi, hepsine ayrı ayrı kapıldım. Kafe kısmındaki ürünler yine ruhun mutfağından. Çok yakından bildiğim ‘Kakule Fırın’ın nefis tatlıları ile iyi kahve kavurucusu ‘Coffee Manifesto’nun kahveleri ruhunuzu mest edecek.
RENKLİ RUHLAR İÇİN…
“Renkli ruhlar için tasarlanan seramik kupaların kulpları, Dali ve Gogh’a muzurca göz kırpıyor” ifadesi, aynı zamanda reklamcılık da yapan sevgili Nazlı’ya ait. Soul Kitchen’da ki markalardan ‘Elele x Elele’yi anlatmak için kendi ruhunun mutfağını kullandığı anlaşılıyor. Özgün ve yavaş üretimler yapan Elele x Elele; sıkça kullanılan kupa ve aksesuar gibi seramik objelerin, her kullanımda, her yudumda hem bedenin hem de ruhun enerjisini uyaracak şekilde tasarlıyor. Paketlemelerini, plastikten arındırılmış, geri dönüştürülmüş kağıt ve dolgularla yapıyor. Ruha ve doğaya yüzde yüz katkısı var, siz de yudumlayın.
BLACK BEAR COFFEE
Çocuklarla gittiğim Panora’nın yorduğu bedenimi dinlendirecek, ruhumu dinginleştirecek bir kahve iyi gelecekti. AVM’nin birinci katındaki ‘Siyah Ayı’nın kahvelerini de özlemiştim. Sevgili Kaan Şenay’ın, ekşi meyveler, üzüm, dut ve narenciye notaları öne çıkan yüksek asiditeli ve gövdeli Kenya çekirdeklerinden keyifle demlediği kahveyi yudumlarken, tüm notaları duyumsamış, kendime gelmiştim. İçtiğim küçük bir fincan kahve, gözüme devasa ve ruhsuz görünen AVM’nin çehresini bir anda değiştirmiş hatta ısıtmıştı. İçimden ‘Her AVM’ye böylesi ruh katacak bir kahve ve Siyah Ayı gerek’ diye geçirmiştim ki, ‘Kahveyi pişirecek bir de Kaan’ gerektiği geldi aklıma ancak Kaan bir taneydi ve o da Panora’daydı, bununla yetinmek en iyisiydi. Söylediklerim iltifat değil gerçekti ancak Kaan yine de gaza geldi. 1 Ekim’de kutlanan kahve günü de vesile oldu. Black Bear ve sevgili Kaan’ın kahvelerini seven herkese, ‘öğütülmüş ya da çekirdek fark etmez’ dedi ve ay boyunca yüzde otuz indirim yapacağını söyledi. Kaçırmayın derim!
Paylaş