Nasıl anlatsam, nereden başlasam ‘Bodrum Bodrum’

“Yokuş başına geldiğinde Bodrum’u göreceksin, sanma ki geldiğin gibi gideceksin, senden öncekiler de böyleydiler, akıllarını Bodrum’da bırakıp gittiler. (Cevat Şakir Kabaağaçlı-Halikarnas Balıkçısı)

Haberin Devamı

“Duygu, biraz duygu, biraz deniz, biraz uyku bütün isteğim buydu... Bodrum Bodrum” MFÖ’nün bu unutulmaz parçasını ve Halikarnas Balıkçısı’nın Bodrum’a girerken yol kenarına asılı cümlesini, giden herkes bir kez de olsa mırıldanmıştır. Duyguların yoğun yaşandığı yerdir Bodrum, yaşanan şeyler kolaylıkla unutulmuyor, kötü de olsa, bıraktığı izlerin güzel bir yanıyla avunuluyor mutlaka. Halikarnas, Hadi Gari, Ora, Veli, Seyfi, Mavi, Cevat Şakir, Zeki Müren, Neyzen Tevfik, Sadun Boro geçmişte Bodrum’la özdeşleşmiş hafızalara kazınmış isimlerden sadece en bilinenleri. Zamanın her şeyi tüketen akışını durdurmak mümkün olmasa da anıları, aşkları halen Bodrum’da bir yerlerde gizlediğine eminim ve “Aşkı anlatmaya ne hacet, Bodrum’a vardığında duyarsın elbet” diyorum.

Nasıl anlatsam, nereden başlasam ‘Bodrum Bodrum’

‘RED PAN’ (RED LION)

Son gidişimde geçmişin izlerine de bakındım. “Her şey eskisi gibiydi” demek zor olsa da üniversite yıllarında benim gibi Ankaralıların da sık uğradığı İlgin ve Yengin kardeşlerin işlettiği Kale Caddesi’nin keyifli mekânı ‘Red Lion’ yerinde duruyordu. Bu kez ‘Red Pan’ ismiyle hizmet veriyor olması güzel anılarımı etkilemedi çünkü manzara aynıydı ve Bodrum Kalesi muhteşem görünüyordu. Çok eskiden tanıdığım Ankaralı Gökhan Öztürk’ün (Ankaralılar, Yonca kafa olarak bilir) önerdiği ‘nane soslu somon ızgara’ya bayıldım. Deneyimli şef Musa’nın kendi tarifi ile hazırladığı yemeği, kaleye nazır masada yerken geçmiş anıların henüz tazeliğini koruyan nane kıvamında damağıma işlemesi mest etti. Pizza ve burgerler de sevgili şef Musa’nın elinden nefis duygular veriyor. Nostalji isterseniz, Bodrum isterseniz, biraz da Ankara olsun diyorsanız, Bodrum’a gittiğinizde ‘yonca kafa’ya uğrayın ‘Red Pan’da hepsi var.

Nasıl anlatsam, nereden başlasam ‘Bodrum Bodrum’

SIFIR DENİZ, SIFIR SIKINTI ‘BALIKÇI İSMET’

Hayalimiz deniz ve deniz kenarıysa ilk aklımıza gelen, ızgarada dumanı tüten balığın kokusu ve roka, domates, soğandan oluşan salataya döktüğümüz yerel zeytinyağının yayılırkenki görüntüsünün verdiği eşsiz iştah değil midir? Sahil kasabalarını ve bu kasabalarda kendine has, kendi elleriyle tuttukları balıkları pişiren salaş balık lokantalarını hayal ederiz hep. Orada yediğimiz balığın lezzetini, şehirlerin en lüks restoranlarında bulamayacağımızı da biliriz. Balığı lezzetlendiren balıkçının kendi eli, balığın ve sebzenin tazeliği, sunumun doğallığı ve huzurun ta kendisi olduğunun da farkındayız zaten. Bodrum ve bağlı köylerinde bu saydığım özellikleri barındıran balıkçılar vardı eskiden, şimdi neredeyse yok gibi bir şey. O sahil balıkçıları dönüştü, şehirdeki lüks restoranların neredeyse aynısı oldu. Neyse ki, Bitez de yalısına varınca, 40 yıllık sahil balıkçısı ‘Balıkçı İsmet’ hâlâ aynı. Yeni nesil İsmet, dedesi İsmet’in tutkuyla başladığı balıkçılığa aynı tutkuyla sarılarak doğallığı ve salaşlığı ‘sıfır deniz, sıfır sıkıntı’ deyimiyle yaşatıyor. Ahtapot ve kalamar ızgarası nefisti hem de Bodrum’un yerlisiydi, dolayısıyla kasaba havası vardı. Ankara, Tunalı’dan emekli bankacı Aynur hanım da oradaydı, kasaba havasına, Ankara havası karışınca ‘Balıkçı İsmet’ ayrı bir anlam kazandı. Unutmayın! Bitez yalısına varın, deniz de sıkıntı da sıfır, ‘Balıkçı İsmet’ 10 numara.

Nasıl anlatsam, nereden başlasam ‘Bodrum Bodrum’

NİLÜFER LOKANTASI

Deniz kenarında hep balık yiyeceğiz diye bir şey yok tabii ki. Özellikle Ege’nin eşsiz otları, zeytinyağlı ve tencere yemeklerini de deneyimlemek gerek. Bodrum büyüdükçe, bu yemekleri pişirenlerin sayısı da artıyor haliyle. Benim geleneksel ve özgün tutkum sayesinde bu sayı ile seçenekler epeyce azaldı. Bodrum’daki son keşfim ev yemeğini, gerçek ev lezzetinde yiyebileceğiniz ‘Mumcularlı Nilüfer’ hanımın Konacık, Kazım Karabekir Caddesi’ndeki lokantası oldu. Sadece kadınların pişirip servis yaptığı esnaf lokantasında yiyeceğiniz her şeyden hoşnut kalacaksınız. Musakka ve İzmir köfte denedim, tadı damağıma yapışıp kaldı. Sebzeler Bodrum ve civar köylerin yerlisi, örtü altı (sera)ürünü kullanmıyor, mevsim sebzesi neyse onu pişiriyorlar. Kelle paçası nefismiş gittiğimde bitmişti, yetişemedim ama siz giderseniz mutlaka yetişin.

Yazarın Tüm Yazıları