Çevre bilinci

Yaz tatilinin buruk sevinci var bugünlerde. Herkes kendi imkânı çerçevesinde pandeminin ruha verdiği hasarları onarmak, biraz da yenilenmek için çeşitli tatil planları yapıyor olmalı.
Kimisi bir sahil kasabasına, kimisi bin ormana gidecektir. Ya da memleketine, köyüne... Gidemeyenlerse yaşadıkları şehrin sükûnetini tatil sayacaktır. Çevre bilincine sahip olduğumuz konusu tartışmaya açık. Halen sokaklara çöp atma geleneğimizi sürdürdüğümüz aşikâr. Kızartma yağlarını lavaboya, sabunla yıkadığımız arabanın atık sularını toprağa döküyoruz. Arabayla giderken camı açıp fırlattığımız çöplerden o an için hızla kurtulsak da gelecekte çocuklarımız bu atıkların etkisinden kurtulamayacak. Piknik yaptığımız mesire yerlerini terk ettiğimizdeki savaş alanı görüntüsü orman sakini canlıların önce yüreğini, söndürmediğimiz mangal ateşi ise hem canlarını hem evleri olan ormanları yakacak. Denizlere saldığınız sintine veya kimyasal fabrika atıklarını kimse görmüyor sanıyorsunuz değil mi? Ancak gören var. Emin olun. En başta siz kendi gözlerinizle görüyorsunuz, ama ne yazar ki aç gözlüsünüz! Ve bugün sebep olduğunuz “müsilaj”dan utanmıyorsunuz!

BİRAZ BODRUM!

En sevdiğimdi Bodrum! Kayrak taşı döşeli sokaklarında çalan şarkıların aşk, denizinin yosun ve balık koktuğu bir sahil kasabası ruhundan, henüz adı olmayan bilinmez bir ruha bürünmesi can yakıcı. Ne yazık ki Bodrum’un çoğu gitti azı kaldı. Vazgeçmek olmaz. Yine de çoğunu görmezden gelip, az da olsa... Bodrumu yaşamak gerek.



BALIKÇI İSMET

Balıkçı İsmet, lokantasındaki duvar yazısında “Sıfır deniz, sıfır sıkıntı” diyor. Bu sözle birçoğumuzun denizden aldığı hazzı da tarif ediyor aslında. Denizin verdiği dinginlik, irtibatımızı kestiğimiz doğaya ve öze dönüşe olan özlemimizi de anlatıyor. Madem deniz bize güzel duygular veriyor, bunun farkındalığını yaşayalım ve koruyalım. Bitez Yalısı’nın en eski balıkçısı İsmet’in üçüncü nesil İsmet’i, kardeşi Özge ile birlikte Bodrum’un o eski deniz ve aşk kokan halini yaşatıyor. Kendi elleriyle denizden çıkardıklarını pişiriyor, tazeliğini hissediyorsunuz. “Denizden babam çıksa yerim” deyimine uygun bir salaş sahil lokantası Balıkçı İsmet. Mutlaka uğrayın. Denizden çıkıp önünüze geleni beğenmezseniz, İsmet’i yiyin.



CHINA BLOOM

Sağlıklı beslenme ve damak zevki tasarımı olarak gördüğüm Çin mutfağı, Japon mutfağı, Tai mutfağı gibi Uzakdoğu lezzetleri, hayatımızda yer etmeye çoktan başlamıştı. Ancak iyisini ve aslına uygunu yapanı bulmak çok zordu. Bodrum’da her şey vardı, ama iyi sushi veya Uzakdoğu mutfağının iyisi hiçbir zaman olmamıştı. Olanlar da lezzet istikrarını yakalayamamış ve vazgeçmişti. Şimdilerde Bodrum’un en revaçta restoran bölgesi Neyzen Tevfik Caddesi. Yat limanı karşısında açılan Ankaralı “China Bloom”un, Uzakdoğu’nun nefis özgün lezzetlerini Ankara disiplin ve özeniyle teşhir etmeye başlaması özellikle sushi’ye bayılan ve Bodrum’da yaşayan çocuklarım Erk, Asya ve May için tatlı bir sürpriz oldu. İlk tadımı yapan çocukların hepsinin bir ağızdan “Şahane” demeleri bir Ankaralı olarak, Ankaralı işletmeciler Suat ve Mutlu adına gurur verdi. Gittiğinizde Neyzen Tevfik’in şu sözü aklınıza gelsin: “Sevdanın od’una pek güvenilmez, tutuşursan eğer kolay sönülmez.”



BODRUM BAKERS

Ekmek ustası sevgili Güray Alsat’ı hatırlar mısınız? Hani pandeminin ilk başlarında evlere kapandığımız dönemler vardı ya! Hatırlamak istemezsiniz o günleri biliyorum, ama çok da şeyler öğrendiğimizi unutmamalısınız. Hepimizin ekmek yapımına merak saldığı zamanlar... İşte o zamanlar köşemde paylaştığım ekşi maya ve ekşi mayalı ekmek yapımı ile ilgili birçok ince detayı anlatan ekmek ustasıydı sevgili Güray. Brioche ekmek tarifini, klasik ekmek yapımını, hatta ramazan pidesi yapımının püf noktalarını da en ince ayrıntılarıyla iki hafta boyunca Güray anlatmış, ben de yazmıştım. Ekmek ustası Güray, arkadaşlarıyla birlikte Bodrum, Gazderesi Caddesi, kale iş merkezinde sadece ekşi mayadan ekmek ve farklı yine ekşi mayalı atıştırmalıklar yapan gurme bir fırın açmış ve adına “Bodrum Bakers” yani “Bodrum Ekmekçisi” demişler. Bodrum’da olmadığım için ilk tadımı yine çocuklar yaptı. Güray’ın pişirdiği ekşi mayalı “Babka”ların(İsrail’in çikolatalı ekmeği) tadı damaklarında kalmış. İtalyan Focaccia da var, haberiniz olsun.