Paylaş
İngiliz Muhafazakar Parti Lideri Margaret Thatcher Kensington Town Hall’da yaptığı bir konuşmada, Sovyetler Birliği’ni ağır eleştirince, Sovyet Savunma Bakanlığı gazetesi Krasnaya Zvezda ( Kızıl Yıldız),lafını esirgemeyen kuaför eli değmiş kabarık saçlarıyla meydanlarda hararetli konuşmalar yapan kadın politikacıya ‘Demir Leydi'
lakabını takıyor. Sonraları sahibiyle çok özdeşleşecek bu lakap Moskova Radyosu’ndan tüm dünyaya duyuruluyor.
İşte, o günlerin ‘Demir Leydisi’ İngiliz politikacı Margaret Thatcher 11 yıllık iktidardan sonra politikadan çekilirken, tam 21 yıl sonra, yeniden farklı şekilde gündeme oturdu. 2008 yılında yönettiği Mama Mia filmiyle dünya çapında başarı yakalayan İngiliz kadın yönetmen Phyllida Lloyd, Margaret Thatcher’in hayatını konu alan ‘The Iron Lady-Demir Leydi’ filmiyle, başta İngiltere olmak üzere bir çok ülkede tartışma başlattı. Margaret Thatcher’i seven ve sevmeyenler ikiye ayrılırken, Thatcher’i Hollywood’un en aranılan kadın yüzlerinden ödüllü Meryl Streep’in oynaması, filme olan ilgiyi ve tartışmaları daha da artırdı.
Londra’da bir araya geldiğim ünlü oyuncu Meryl Streep, sakinliğini korurken, Margaret Thatcher’i oynamanın yarattığı heyecanı da itiraf etti. Margaret Thatcher’i oynamadan önce onu pek sevmediğini anlatan Meryl Streep, ‘ Margaret Thatcher çok sevilmeyen hatta nefret edilen bir politikacı. Onu hiçbir zaman duygularını gösterirken görmüyorsunuz. Hep kontrollü ve soğuk. Zor bir karakter. Tüm bu özellikler ve nefret edilmesi, beni Margaret Thatcher’i oynamaya itti’ derken, filmin sonunda ünlü politikacıyı sevdiğini de gülümseyerek anlattı.
Margaret Thatcher çok tartışma yaratan bir karakter. İngiltere’yi ikiye bölmüştür. Ya sevilir ya nefret edilir. Dünya politikasında da öyle. Böyle bir karakteri canlandırmadan önce kafanızda hiç soru işareti oldu mu?
Tabii çok hızlı geçen soru işaretleri olmadı değil. Ama bununla birlikte öyle şeyler vardı ki. Örneğin, Margaret Thatcher, çok sevilmeyen bir politikacı. Hatta çevresinde ciddi bir nefret var. Soğuk ve kontrollü bir kadın. Duygusuz bir politikacı. Onu, her an gerçek olmayan bir şekilde görüyorsunuz. Çizdiği imaj çok köşeli. Sırf bu yüzden, ilgimi çekti. Aslında film, Margaret Thatcher’in son döneminden yola çıkarak eski günlere yansımalar yapıyor. Margaret Thatcher kendi çizdiği imaj hapishanesinde mahkum gibi geldi bana. Bu nedenle bu karaktere ilgi duydum. Kafamdaki soru işaretlerinin gelmesi ile gitmesi bir oldu.
Margaret Thatcher’i öyle iyi yansıtıyorsunuz ki, şaşırmamak mümkün değil. Şimdi bir şey sormak istiyorum ama şaşırmayın, sanki çok ortak yönünüz var gibi?
Ortak yönlerimiz olabilir..( Nazikçe gülümsüyor ve düşünüyor) Ben de biraz kontrollüyümdür. Hatta çocuklarıma ve eşime sorarsanız, dominant huylarım var. Hayatımda yaptığım her şey beni yansıtır. İçimden geliyorsa, yapacağım iş ya da proje her ne ise, beni yansıtacaksa ve içime siniyorsa, yaparım. Bu bakımlardan evet benzediğimiz söylenebilir. Benim oyunculuğa başladığım dönemlerde ki, 40 yıl öncesine gitmek gerek, kadınlar ya öğretmen olurdu ya da hemşire. Ben, erkeklerin egemen olduğu ortamda farklı bir şey yapmak istedim. O zaman ailem şaşırmıştı. Ama, ne kadar kararlı ve cesaretli olduğumu bilirler.Engel olamadılar. İyi ki de olmamışlar.
Tavırlarım ve oynadığım karakterler nedeniyle feminist olarak algılanabilirim. Ama böyle bir kaygım yok. Tek kaygım ben olmak.
İnanılmaz bir performans görüyoruz. Eminim Margaret Thatcher’in yakınları da, sizi Margaret Thatcher olarak gördüklerinde çok şaşıracaklar..
Teşekkür ederim. Hayatımın rolünü oynadım. 40 yıllık kariyerimin en büyük rolü diyebilirim. Ve bununla da gurur duyuyorum. Düşünsene, koca bir yaşam. Ve bu yaşam hep güç ve iktidarla geçiyor. Yalnız bir kadın. Etrafında ciddi kıskançlık, çelme takma, erkeklerin seni istemediği kadınların ise sana fesatla baktığı bir yaşam. Ve doğru bildiğini yapıyorsun. Ömrünün son günlerinde ise, güçsüzleştiğin, geçmişle, hayatla yüzleştiğin o saatler. Hatıralar. Yaşanmışlıklar. Yaşlılık. Koskocaman bir yaşamı oynamak çok heyecan verici.
Meryl Streep : ‘ Sol eğilimli olduğum için Margaret Thatcher’e önyargılıydım’
Margaret Thatcher’i oynamadan önce ön yargınız var mıydı?
Eee, tabii.. Ben sol görüşlü olduğum için Muhafazakar bir politikacıyı oynamak ilk önce biraz garip geldi. Bir de Amerikalı bir oyuncu olarak İngiliz politik arenasına girip, orada karakter oynamak..Dışarıdan gelen biriydim yani. Ve, sette o kadar çok erkek var ki. Tek kadın neredeyse benim. Her şey bir yana, çekimlere başladığımızda Thatcher’e önyargılı baktığımı farkettim.
Peki mimikleriniz, Margaret Thatcher olmanız?
Bunun bir reçetesi yok. Tamamiyle benle ilgili. Oynamaya karar verdiğim andan itibaren o kişi oluyorum zaten. Şöyle çalıştım böyle şunu yaptım diyemem. Çekimlerin bitmesine yakın maviyi sever hale geldim. İnci kolyeyi de.
Meryl Streep: ‘ Kendimi seyretmeyi sevmem. Keşke google’dan saçma sapan şeyleri silebilsem’
Bize biraz Meryl Streep’ten bahseder misiniz? O çok hayranı olan, ünlü yıldız kendini nasıl bulur?
İlgi, sevilmek, hayranlık duyulmak çok güzel şeyler. Ancak, bunların sizin normal yaşantınızın önüne geçmemesi gerek. Denge çok önemli benim için. Genelde, kendimi seyretmeyi hiç sevmem. Film çekiyorsam bittikten sonra çok gerekmiyorsa seyretmem. Galalarda seyretmeyi tercih ederim. Filmin vizyona giren halini.
Bazen, evde ailemle televizyon seyrederken, kendi filmlerime denk geliyorum. Tabii ki kanalı değiştirmiyorum ancak tüm konsantrasyonum filmin konusu üzerine oluyor. Şurada yanlış bir şey olmuş, adam niye bu kadar kızdı gibi. Yoksa, şöyle oynamışım yüzüm gözüm böyle görünmüş gibi konulara takılmam hiç. Bir de, google’da benle ilgili asılsız o kadar çok haber çıkıyor ki. Keşke imkan olup, hepsini sildirebilsem. Ama, artık onları da okumuyorum.
Genelde heyecanlı biri misiniz? Siz, hangi oyuncuları beğenirsiniz?
Şimdilerde daha sakinim. Heyecan ve paniğin gereksiz olduğunu anlayıncaya kadar sürdü bu durum. 1970’li yıllarda, Al Pacino ile bir projede oynamamız gündeme geldi. Al Pacino o yıllarda öyle ünlü ve şöhretli ki. Godfather filmini çevirmiş, her yerde o var. Ve, evime yemeğe gelmesine karar verildi. Daha rahat konuşup, birbirimizi anlamamız için. Al Pacino’ya spagetti yapmam gerek diye düşündüm. Herhalde, Godfather filminden çağrışım yaptı. Al Pacino, kapıda belirip elimi sıkınca heyecandan kaskatı kesildim. Ne yapacağımı bilemedim. Elim havada öylece kaldı. Sonra düşündüğüm zaman, Al Pacino’ya neden spagetti pişirdiğimi bir türlü anlayamadım. Heyecanımı da. Gerçekten tutulup kalmıştım.
Şimdi de size oyuncular aynı heyecanı gösteriyor olsa gerek?
Sanırım öyle. Sete başladığımız ilk günlerde benden çekinir ve saygı duyarlar. Arada heyecan var. Hissediyorsunuz tabii. Zamanla bu ortadan kalkar. Bunlar doğal şeyler.
www.facebook.com/AysegulEkinciOfficial
www.twitter.com/EkinciAysegul
Paylaş