Paylaş
Hemen hemen hepinizin bildiği gibi ileri düzeyde ve ilerleyici bir kas hastalığı ile savaşarak yaşıyorum. Gerçi aradan geçen uzun yıllar hem hastalığıma alıştırdı beni, hem de bu hastalığın kaybettirdiklerinin yanı sıra kazandırdıklarını da görebilmemi sağladı.
“Böyle bir hastalık insana ne kazandırabilir?” diye soracak olursanız eğer, ‘hayatımda ve etrafımda güzel olan ne varsa hepsini görmemi sağladı’ diyerek tek cümleyle cevaplayabilirim sizi. Yani bu hastalık beni mutsuz etmediği gibi çoğu kişinin önünden fark bile etmeden gelip geçtiği hayatın ince detaylarda saklı güzelliklerini arayıp bulmayı öğretti bana.
Yine hemen hepinizin bildiği gibi, 20’li yaşlarda başlayan kas hastalığım ileri derecede bir skolyoza neden olmuştu. Öyle yamuk oturuyordum ki, kürek kemiklerim kalçama değiyordu. Ancak başka türlü oturmam hiç mümkün değildi.
Kasım 2015’te Koç Üniversitesi Hastanesi’nde geçirdiğim skolyoz ameliyatı ile omurgam, doğru anatomik şekil verildikten sonra, bir kemik dolgu maddesi ile sabitlendi. Ardından her bir omur bir diğerine titanyum çivilerle çivilendi. Bu operasyon sonucunda hem vücut yapım düzeldi hem de eğri duruşumdan kaynaklanan dayanılmaz bel ve bacak ağrılarım yok oldu.
Söz konusu operasyondan bu yana tam üç yıl geçti. Doktorlarımın söylediğine göre ameliyatın başarısının tespiti için geçmesi gereken süre de üç yılmış. Bu nedenle gerekli kontroller için geçtiğimiz hafta Koç Üniversitesi Hastanesi’ne davet ettiler beni.
Hastanede kaldığım süre içinde hem istenen tomografiler ve filmler çekildi hem de kan gazım ölçüldü. Kan gazı hastaların metabolik ve solunumsal durumu hakkında güvenilir bilgi veren en önemli laboratuar yöntemlerinden biri. Ne yazık ki benim kan gazımı gereken düzeylerde tutmayı becerebildiğim pek söylenemez. Zira bu konunun tek çözümü olan Bip-up cihazını yeterli ölçülerde kullanmayı aksatıyorum zaman zaman. İyi haber ise cihazın gereken ölçülerde kullanılmaya başlanılmasıyla kan değerlerinin de normale dönüyor oluşu. Benim değerlerim de iki gün içinde normale döndü ve ben ikinci günün sonunda taburcu edildim.
Bu iki günlük süre içinde Koç Üniversitesi Hastanesi, yine her zamanki gibi, çok güzel ağırladı beni. Yapılan değerlendirmeler hastaneye yatış nedenim olan ameliyat sonuçlarının gayet iyi olduğunu gösterdi. Bu hem beni hem de ameliyatı gerçekleştiren doktorlarımı çok mutlu etti. Ayrıca artık sık sık kontrole gerek olmadığı söylendi.
Hazır hastaneye yatmışken uzun zamandır şikâyetçi olduğum göz rahatsızlığım da incelendi. Bu arada gözlük numaramın da değişmiş olduğu ortaya çıktı.
İkinci günün sonunda, sorunlarım çözümlenmiş olarak hastaneden ayrıldım. Eve dönmekte olduğum için mutluydum, ancak sanki doktorlarımdan ayrıldığım için biraz da hüzünlüydüm.
Bu kısa süre içinde gereken kontrolleri gerçekleştiren
ve hastanede kaldığım süre içinde bana yardımcı olan tüm Koç Üniversitesi Hastanesi görevlilerine yürekten teşekkür ederim.
En büyük teşekkürüm ise ülkemize böylesi bir sağlık kurumu kazandıran Koç Grubu’na…
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…
Paylaş