Paylaş
1.7.2005 tarih ve 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun tam 11 yıldır yürürlükte bulunuyor.
Ancak uygulamaya baktığımızda, özellikle erişilebilirlik alanında, 2005 yılından bu yana somut bir ilerleme kaydedildiği söylenemez.
Sadece engelli bireylerin değil, toplumda yaşayan her bireyin yaşadığı her alanın yaşam konforunu sağlayacak biçimde uygun olmasına erişilebilirlik-ulaşılabilirlik deniliyor. Engelliler söz konusu olduğunda ise erişilebilirlik (Yasa’da yer aldığı gibi); binaların, açık alanların, ulaşım ve bilgilendirme hizmetleri ile bilgi ve iletişim teknolojilerinin, engelliler tarafından güvenli ve bağımsız olarak ulaşılabilir ve kullanılabilir olması olarak tanımlanıyor.
1 Temmuz 2005 tarihinde kabul edilen 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun tüm engelliler için bir umut ışığı olmuştu. Bu Kanun’un Geçici 2. Maddesi’nde “Kamu kurum ve kuruluşlarına ait mevcut resmi yapılar, mevcut tüm yol, kaldırım, yaya geçidi, açık ve yeşil alanlar, spor alanları ve benzeri sosyal ve kültürel alt yapı alanları ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından yapılmış ve umuma açık hizmet veren her türlü yapılar bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yedi yıl içinde engelliler için erişilebilir duruma getirilir.” deniliyordu. Ancak başta yerel yönetimler olmak üzere, tüm kamu kurum ve kuruluşları verilen 7 yıl içinde gerekli önlemleri almadığından, yasal sürenin bitmesine günler kala bu süre uzatıldı. 4.7.2012 tarihinde kabul edilen 6353 sayılı Kanun’un 34. Maddesi ile 1.7.2005 tarih ve 5378 sayılı Engelliler ve Bazı Kanun ve Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un Geçici 2. ve 3. Maddelerinde Yer Alan ‘7 Yıl’ ibareleri ‘8 Yıl’ şeklinde değiştirildi. Geçici 3. Madde’ye de aşağıdaki Fıkra eklendi:
“Bu Kanun’un Geçici 2. Maddesi ile bu Madde’de belirtilen erişilebilirlik standartlarının ve yükümlülüklerinin uygulanmasının izlenmesi ve denetimi her ilde Aile ve Sosyal Politikalar, Bilim Sanayi ve Teknoloji, İç İşleri, Çevre ve Şehircilik, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlıkları ile engellilerle ilgili konfederasyonların temsilcilerinden oluşan komisyon tarafından yapılır. İhtiyaç halinde birden fazla komisyon kurulabilir. Denetim sonucunda ilgili belediye ve kamu kurum ve kuruluşları ile umuma açık hizmet veren her türlü yapıların ve açık alanların malikleri ile toplu taşıma araçlarının sahiplerine eksikleri tamamlaması için daha önce verilmiş olan sürenin bitiminden itibaren iki yılı geçmemek üzere ek süre verilebilir.”
Böylelikle, engelliler üç yıl daha evlerine mahkûm edilmiş oldular.
Bugün baktığımızda hastanelerin ve okulların halâ erişilebilir olmadığını, engelli bireylerin kamu binalarına giremediklerini, yollarda-sokaklarda-kaldırımlarda hayata katılmanın mümkün olmadığını görebiliyoruz. Söz konusu yasanın kabulünün üzerinden 11 yıl geçti. Ülke olarak, engellilerin hayatını kolaylaştıracak önlemleri tam anlamıyla alamadık. Bunun sorumlusu kim ya da kimlerdir? Yasalarda sorun yok… O halde sorun uygulayıcılarda mı? Denetimi sağlamak zorunda olup denetleyemeyenlerde mi? Yoksa erişilebilirliğin anlamını kavrayamamış insanlarımızda mı?
Yapılan rampaların sırf yapılmış olsun diye yapılması,
Defalarca sökülüp yeniden yapılan kaldırımlarda rampaların unutulması,
Bina asansörlerinin görme engelliler için uygun olmayışı… Aslında, sayılmakla bitmez yapılmayanlar. O halde sorun nasıl çözülecek? Vatandaşın şikâyet etme hakkı var ama kime, nereye? Ama nasıl? Hiçbir bilgilendirme yok. Vatandaş erişilebilirlik ile ilgili bir sorun yaşadığında; illerde Valilikler’e başvurabileceğini, şikâyetçi olabileceğini, hatta dava açabileceğini bilmiyor. Bilse bile, kaç engelli vatandaşın dava açma gücü ve olanağı var?
Sanıyorum ki bu sorunlar ancak ülkede erişilebilirlik seferberliği ilân edilerek aşılabilir. Kanımca; nasıl ki kentsel dönüşüm için projeler hazırlanıyorsa, bu projeler uyarınca nasıl koca koca binalar yıkılıp yerine yenileri yapılıyorsa bu konuda da böylesi radikal çözümler üretilmeli. Bu konudaki uygulamaların denetleyicisi de engelli vatandaşlar olmalı. Yapılacak işlerin maliyetine bakılmamalı. Ne yerel yönetimlerin, ne de kurum ve kuruluşların harcamaları artacak şeklinde bir kaygı duyulmamalı. Gerekli önlemler alınmadığı takdirde yaptırım uygulanacağına dair ciddi bilinçlenme sağlanmalı.
21. Yüzyıl’da ülkemize yakışacak olan tüm vatandaşlarına eşit hizmet götürüyor olmaktır. Eşit hizmet sağlandığında, eminim ki, erişilebilirlik diye bir sorun kalmayacaktır.
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…
Paylaş