Paylaş
Dış alanıyla yaklaşık dört bin metrekare üzerine kurulmuş olan Ataşehir’deki Mimar Sinan Camii, İslam cami mimarisi tarzında devam eden gelenek zinciri içinde Osmanlı mimarisine göre inşa edilmiş. Tasarım ve ölçülendirmede, metrik sistem yerine, eski mimari ölçü birimi olan arşın kullanılmış. Üç şerefeli dört adet minareye sahip olan caminin ana kubbesinin etrafında altı yarım kubbe bulunuyor. Ana kubbeye Fâtır Suresi’nin 41. Ayeti, yarım kubbelere ise Furkan Suresi’nin ilk altı ayeti yazılmış.
İBADETİN ÖNÜNDEKİ 'ENGEL' / WEBTV
Mimar Sinan Camii’nde yaklaşık 270 araç kapasiteli 2 katlı otopark ve bu otopark katlarından cami katına çıkan 4 adet 15 kişilik asansör yer alıyor. Bu özellikler biz engelliler için çok büyük bir kolaylık. Ben de camiye girişte otoparkı ve asansörü kullandım. Bu şekilde rahatça yukarıya çıkabildim. Ancak asansör çıkışından cami girişine kadar inilip çıkılması gereken, henüz rampa konulmamış birkaç basamak var. Caminin işletme müdürü inşaatın halen devam etmekte olduğunu, binayı tam olarak teslim almadıklarını, rampaların en kısa sürede tamamlanacağını söyledi bizlere. Başka güzel sözler de aldım işletme müdüründen: Cami içinde, bedensel engellilerin tekerlekli sandalyeleri ile girip ibadet edebilecekleri ıslak zeminli bir yer ayrılacak. Bu mekâna, koltuk değnekleri ile gelen bedensel engelliler için sandalye koyulabilecek. Otoparkta, engelliler için 10-15 araçlık yer ayrılacak. İşitme engelliler için işaret diliyle hutbe verilmesi için gerekli girişimlerde bulunulacak.
Beraberimdeki arkadaşlarım ve cami görevlileri camiyi rahatça gezebilmem için yardımcı oldular bana. Doğrusunu söylememi isterseniz, gerçekten muhteşem olmuş bu cami. Böylesi güzel bir caminin gökdelenler arasında kalmış olması içini acıtıyor insanın. Öyle ki; caminin her biri 72 metre yüksekliğindeki minareleri, arkasında kalan binaların ancak yarı yüksekliğine varıyor. Bunun dışında, her şey çok iyi düşünülmüş. Cenaze namazlarının kılınacağı avluya caddeden giriş düz. Yani engelliler burada da herhangi bir sorun yaşamayacaklar. Camiyi yaptıran Batı Ataşehir Cami ve Hizmet Birimleri Yaptırma ve Yaşatma Derneği’ne, biz engellileri de düşündükleri için teşekkür ediyorum.
Anadolu yakasının en büyük camiinin ardından, yine biz engellileri düşünmüş olan küçük bir mahalle camiini de ziyaret ettim. Bağlarbaşı'ndan Beylerbeyi’ne inen asfaltın sağında, Ömer Hilmi Kasrı'nın önünde yer alan bu caminin adı, Hacı Yakup Kazdal Camii. 1935 yılında Rize’li Hacı Yakup Kazdağlı tarafından yaptırılmış. Bu caminin girişine, engelli asansörü konulmuş. Tekerlekli sandalyesi ile camiye gelen bir engelli, asansörün yanındaki düğmeye basarak yararlanıyor bu olanaktan. Ben de bu şekilde çıktım yukarıya. Ancak bu camide de, tıpkı diğerinde olduğu gibi, cami içine girebilmek için rampa konulmamış. Cami görevlisi, en kısa süre içinde, rampaları tamamlayacaklarına; ayrıca, camiye engelli tuvaleti yaptıracaklarına dair söz verdi bize.
Meşhur tefsir, hadis ve fıkıh âlimlerinden olan Taberani, “Beş vakit namazı cemaatle kılan, Sırat köprüsünü şimşek gibi geçer” demiş. Hadis bilginlerinin ileri gelenlerinden olan Buhârî ise, “Cemaatle namaz kılmak için bekleyen, hep namazda gibi sevap kazanır.” diyerek ifade etmiş, camide kılınan namazın önemini.
Bu sevabı engelliler de kazanmak istiyorlar. Bu nedenle, engelsiz cemaatten biraz hoşgörü bekliyorlar. Sayın Başbakanımız’ın sözleri ile: “Birbirimizi sevmek, imanımızın gereğidir. Onun için birbirimizi sevmeye mecburuz. Birbirimizi dışlayamayız, ötekileştiremeyiz. Dayanışma içinde, birlik içinde olacağız ve her yönüyle Türkiye çok daha farklı olacak.”
Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...
Paylaş