Merhabalar sevgili okurlar. Bildiğiniz gibi, 7/7/2005 tarih ve 25868 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 1/7/2005 tarih ve 5378 sayılı Kanun ile tüm kamusal alanların ve tüm toplu taşıma araçlarının engellilerin erişimine uygun hale getirilmesi için verilen yedi yıllık süre 7 Temmuz’da doluyor.
5378 sayılı Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi yerel yönetimlere ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarına çok açık yükümlülükler getiriyor. Bu maddede “Kamu kurum ve kuruluşlarına ait mevcut resmî yapılar, mevcut tüm yol, kaldırım, yaya geçidi, açık ve yeşil alanlar, spor alanları ve benzeri sosyal ve kültürel alt yapı alanları ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından yapılmış ve umuma açık hizmet veren her türlü yapılar bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yedi yıl içinde özürlülerin erişebilirliğine uygun duruma getirilir.” hükmü yer alıyor. Verilen sürenin bitmesine sayılı günler kala, Adana Milletvekili M. Şükrü Erdinç ve Amasya Milletvekili Avni Erdemir tarafından T.B.M.M. Başkanlığı’na sunulan bir kanun teklifi ile bu sürenin 3 yıl daha uzatılması öngörülüyor. Engelli hakları konusunda çalışan sivil toplum örgütleri "Yedi yılda yapamadığınızı, üç yılda mı yapacaksınız" diyerek 3 yıllık öteleme düzenlemesine karşı çıkmak için bir araya geldiler ve “7 Temmuz Platformu"nu oluşturdular. Platform üyeleri, 28 Haziran 2012 Perşembe günü saat 13.00'de, İstanbul Taksim Gezi Parkı'nda bir basın açıklaması yaparak 48 saat sürecek olan "UYUMUYORUZ" etkinliğini başlattılar. Platform isteklerini şu şekilde sıralıyor: * Bu yasa değişikliği teklifi hemen geri çekilmeli, * 5378 sayılı Yasa'da ve BM Engellilerin Hakları Sözleşmesi'nde belirtilen erişilebilirlikle ilgili yükümlülükleri yerine getirmeyen yetkililer hakkında cezai müeyyide uygulanmalı, * BM Engellilerin Haklarına Dair Sözleşme Ek Protokolünün onaylanmalı ve denetim birimi oluşturulmalı, * Kentleşme ve kamu hizmetleri sunumu politikalarında engellilik bir odak noktası olarak kabul edilmeli, * Erişilebilir olmayan alanların envanteri çıkarılmalı ve karmaşanın önlenmesi için her bir alan için sorumlu kurum belirlenmeli, * Mevcut alanların erişilebilir hale getirilmesi için mali kaynaklar yaratılması ve aktarılması. Ulaşılabilirlik konusunda bir çok yazı yazdım ben. Bu yazıların çoğu umut içeriyordu. Ama bugün “kandırılmış” hissediyorum kendimi. 7 Temmuz tarihinde sona erecek olan sürenin uzatılması, engellilerin yalnızca üç yıl daha eve hapsedilmeleri anlamına gelmiyor. Bu öteleme, aynı zamanda; engellilerin inançlarının yok edilmesi, umutlarının tükenme noktasına getirilmesi demek oluyor. Türkiye’nin de imzalamış olduğu Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’nin 1 inci maddesinde Sözleşme’nin amacı “engellilerin tüm insan hak ve temel özgürlüklerinden tam ve eşit şekilde yararlanmasını teşvik ve temin etmek ve insanlık onurlarına saygıyı güçlendirmek” olarak belirlenmiştir. Bana göre, söz konusu sürenin uzatılması için verilen yasa teklifi engellilerin vatandaş olarak hiçe sayıldıklarını göstermiş ve insanlık onurlarının kırılmasına neden olmuştur. 7 Temmuz Platformu adına konuşan Sayın Hakan Özgül’ün sözleri ile: "Bu değişiklik, 7 yıl boyunca görevlerini yapmayan başta Bakanlar Kurulu olmak üzere tüm kamu görevlilerini ve yerel yöneticileri sorumsuzluklarını sürdürmeleri için teşvik edecek. Bu bir af yasası, görevini yapmayanlar ödüllendiriliyor." Umuyorum ki, verilen yasa önerisi geri çekilir ya da TBMM tarafından kabul görmez. Aslında yalnızca ummak değil, inanmak istiyorum… Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...