“Dönence”

Otizm Spektrum Bozukluğu -kısaca otizm deniliyor- doğuştan gelen ya da yaşamın ilk yıllarında ortaya çıkan karmaşık bir nörogelişimsel bir farklılık. Bu farklılığın beynin yapısını ya da işleyişini etkileyen bazı sinir sistemi sorunlarından kaynaklandığı düşünülüyor. 

Otizm Spektrum Bozukluğu’ na neyin neden olduğu henüz bilinmemekle birlikte, genetik temelli olduğuna ilişkin bulgular mevcut. Ancak hangi gen ya da genlerin bu durumdan sorumlu olduğu konusunda bilgi bulunmuyor. Çevresel faktörlerin de otizme yol açabileceğine ilişkin görüşler de var. Bu yüzden hem genetik temellerin hem de çevresel faktörlerin etkileri üzerine çok sayıda araştırma yapılıyor.

Dünya Sağlık Örgütü raporları, son yıllarda Otizm Spektrum Bozukluğu görülme sıklığında önemli bir artış yaşandığını ortaya koyuyor. Otizmle ilgili verilere bakıldığında; 1980’lerde binde 2-3 görülme oranı var iken, bu oranın yavaş yavaş artmış olduğu görülüyor. Sağlık Bakanımız Dr. Fahrettin Koca, son 20 yılda otizmin dünyada görülme sıklığının 240 kat artmış olduğuna dikkat çekiyor. Bu artış, yapılması gereken hizmetlerin önemini de ortaya koymuş bulunuyor.

Tohum Otizm Vakfı’ndan alınan bilgilere göre; günümüzde, her yirmi dakikada bir çocuk otizm tanısı alıyor. Bu artışın son yıllarda otizm farkındalığının artmasıyla birlikte ailelerin doktorlara daha çok başvurmasına bağlı olduğu düşünülüyor. Otizmi erken dönemde fark etmek çocukların eğitim alarak gelişimlerini sağlıklı bir şekilde tamamlayabilmeleri açısından büyük önem taşıyor. Erken tanı ve doğru bir eğitim yöntemi ile yoğun olarak eğitim alan çocukların yaklaşık yüzde ellisinde otizmin belirtileri kontrol altına alınabiliyor, gelişim sağlanabiliniyor, büyük ilerleme kaydedilebiliyor ve hatta bazı otizmli çocukların ergenlik yaşına geldiklerinde diğer arkadaşlarından farkı kalmayabiliyor..

Otizmin belirtileri:

· Sosyal etkileşim zorlukları

· İletişim zorlukları

· Tekrarlayıcı ve kısıtlı davranışlar

· Duyusal hassasiyetler

· Motor becerilerinde farklılık 

olarak özetlenebilir. Bu belirtiler otizmin genel özellikleri. Ancak her otizmli birey bu belirtilerin tümünü olmasa da bir kombinasyonunu sergiliyor. Bu belirtilerin şiddeti ve yaygınlığı ise her otizmli bireyde farklılık gösterebiliyor. Ayrıca, otizm spektrum bozukluğu tanılı bireylerin yaklaşık %10’ unda; çok güçlü bellek, müzik ya da resim yeteneği gibi üstün özelliklere rastlanabiliyor. 

Otizmin çocuk yetiştirme özellikleriyle ya da ailenin ekonomik koşullarıyla hiçbir ilişkisi bulunmuyor. Bu nedenle otizm spektrum bozukluğu her çeşit toplumda, farklı coğrafyalarda, ırkta ve ailede görülebiliyor. 

Bugüne kadar otizmle ilgili birçok yazı kaleme aldım. Ancak bunların hiçbirinde otizmi Kanal D’nin yeni dizisi “Dönence” nin tanıttığı anlamda anlatmayı beceremedim. D Media imzalı dizi, otizmli iki genç çocuğun ve onların çekirdek ailelerinin yaşantılarını konu alıyor. 

Ülkü Hayal Çiftçi’ nin canlandırdığı Gülce, 17 yasında özel gereksinimli bir birey. Özel durumu nedeniyle gürültü, yüksek ses, kaotik ortamlar, dokunulmakta ısrar edilmesi, mevcut ve alışkın olduğu düzenin değişmesi gibi birçok durumdan rahatsız oluyor. Tüm bu olumsuzluklara rağmen üstün zekaya, resim ve ezber konusunda müthiş yeteneğe sahip. 

Gülce’ nin ablası Gece ise Sümeyye Aydoğan tarafından canlandırılıyor. Gece, en büyük hayali ‘sevgilisi Miro (Emir) ile birlikte besteledikleri şarkıları kitlelere ulaştırmak’ olan 19 yaşında bir genç kız. Ancak tüm hayatı boyunca yaptığı gibi, yine kız kardeşi için hayallerini ertelemek zorunda kalıyor. Ailesinin kardeşine daha sakin ve huzurlu bir ortam sağlama isteği üzerine onlarla birlikte kendisini bir anda İzmir/Foça’ya taşınmış buluyor.. 

Gece ve Gülce ’nin anneleri Verda, Didem İnselel’ in oyunculuğunda hayat buluyor. Verda, Gülce ’nin ihtiyaçları için akademik kariyerini bırakıp kendini ona adamış bir anne. . En büyük isteği, kızı Gülce ‘nin, onlar olmadan da hayatta kalacak kadar güçlü hale gelmesi. Kızı için Foça’ ya taşınan Verda’ yı hiç hesap etmediği sınavlar bekliyor. 

Gece ve Gülce’ nin babaları, Verda’ nın eşi Cem’ i ise Emre Kınay canlandırıyor., Cem, yetenekli bir mimar olması bir yana, sanki aile babası olmak için yaratılmış gibi. Ancak Cem’in ailesinden bile sakladığı büyük sırrı, Foça’ya taşınmasıyla onu zorlamaya başlıyor. 

Doğan Karakaş’ ın hayat verdiği Rüzgar da, yine Gülce gibi 17 yaşında olan, özel gereksinimli bir genç. Sahip olduğu tek ailesi, her anında onun yanında olan ve birlikte olmaktan keyif aldığı ağabeyi Özgür. Rüzgar, sempatik ve sıcakkanlı oluşuyla kasaba halkının gözdesi. 

Doğan Karakaş tarafından canlandırılan Özgür; 23 yaşında denize aşık bir kaptan olmasına rağmen, özel gereksinimli kardeşi Rüzgar için tüm hayallerinden vazgeçmiş gizemli bir genç. Tüm hayatını kardeşine adayan Özgür, aşka da kapılarını böylece kapatmış. 

İnsanlarla iletişim kurma konusunda sıkıntılar yaşayan Gülce için Foça’ya taşınmak iyi gelecek mi? 

Foça’ da Gece’yi neler bekliyor?

Verda, hiç beklemediği sınavların üstesinden gelebilecek mi? 

Yıllardır tüm zorlukların sevgi bağıyla üstesinden gelmiş ailenin hayatı Cem’in sırrı yüzünden alt üst olacak mı? 

Gece’nin Foça’ya gelişiyle, Özgür hayatı ıskalamaması gerektiğini fark edip, kalbine söz geçirebilecek mi? 

Tüm bu sorular, biz bu diziyi izlerken yanıt bulacak. 

Senaryosu Ebru Hacıoğlu, İbrahim Güler ve Melek Ordu tarafından kaleme alınan, yönetmenliğini ise Serdar Gözelekli’ nin üstlendiği; Salı akşamları ekrana gelen bu muhteşem diziyi kaçırmamanızı öneriyorum.

Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz günler dileğiyle…