Paylaş
“Türkiye son 1,5 ayda 57 şehidin acısını yaşarken, Ankara’nın Kızılcahamam ilçesinde şehitlerin anısına yapılan ve her şehit için bir künye asılan Şehitler Ağacı’nda yer kalmadı. Şehitler Ağacı’na önceki gün, son 1,5 ayda yaşanan terör saldırılarında verilen 56 şehidin daha künyesi çakıldı. Dün ölen 57’nci şehit Yüzbaşı Ali Alkan’ın künyesi ise daha sonra çakılacak.”
Yukarıdaki paragraf dünkü gazetemizden bir alıntı. 2009’da, Heykeltıraş Dr. Derviş Özer’in hazırladığı Şehitler Ağacı projesi kapsamında, Kızılcahamam Şehit Fatih Duru Parkı’nda kurumuş bir sedir ağacı anıt haline getirilmiş.
Bu anıta da 1980 yılından sonra şehit olanların isimleri, rütbeleri ve ölüm tarihlerinin yazılı olduğu künyeler çakılmış.
7 bin 300’den fazla şehit künyesinin yer aldığı, Çözüm Süreci’yle beraber son birkaç yıldır künye çakılmayan Şehitler Ağacı’na önceki gün, son 1,5 ayda yaşanan terör saldırılarında verilen 56 şehidin daha künyesi çakılmış.
Gerçekler acıtıyor… Kabaca hesapladım da, ortalama, her yıl 230 şehit vermişiz. Ve kim bilir kaç kişi sakat, kaç çocuk babasız kalmıştır…
Dr. Çiğdem Çağlayan, “Çocuk ve Savaş” başlıklı makalesinde savaşın en çok çocukları vurduğunu; çocukların savaşta yaralandıklarını, fiziksel, psikolojik ve cinsel travmaya uğradıklarını söylüyor.
Dr. Çağlayan’a göre; geçtiğimiz son on yılda, 4 milyondan fazla çocuk kalıcı olarak sakatlanmış bulunuyor.
“Savaş sırasında ve sonrasında görülen yaralanmaların ve sakatlıkların en önemli nedeni mayınlar. Dünyada 70’ten fazla ülkede 60 milyondan fazla mayın var. Mayın sonucu yaralanan ve ölen sayısı tam olarak bilinmese de toplam nüfusun ne kadarının mayın nedeniyle ampute olduğu saptanmıştır. Buna göre Kamboçya’da 1/236, Afganistan’da 1/470 oranında ampute insan vardır. Afganistan’da her iki saatte bir kişi, mayın nedeniyle yaralanmakta ya da ölmektedir.”diyor, Dr. Çiğdem Çağlayan.
İngiltere’de üç anne - kızı tekerlekli sandalye kullanan, işitme engelli gazeteci Melissa Mostyn; hem işitme hem de görme engelli bir başka gazeteci Rebecca Atkinson; kör bir oğlu bulunan danışman Karen Newell - oyuncak şirketlerinden engelli çocukları da içine alan bebekler yapmalarını talep etmişler.
Bu suretle “engelliliğin oyuncak dünyasında da olumlu biçimde temsil edilmesi gereğini vurgulamak, oyuncak üreticilerine daha kapsayıcı oyuncaklara talep olduğunu göstermek” istemişler.
Bu üç anne, girişimci annelerin çoğu zaman yaptıkları gibi, örnek olarak ilk oyuncağı kendileri yapmışlar.
Ve Peter Pan’ın sevimli perisi Tinker Bell’in kulağına bir işitme cihazı takmışlar.
Facebook’ta “Toy Like Me” (Bana Benzeyen Oyuncak) adlı bir kampanya sayfası açmışlar.
Tinker Bell sosyal medyada yayılınca, insanların farklı bebeklere olan talebi çıkmış ortaya.
Bir hafta içinde MakieLab adlı İngiliz oyuncak şirketi girmiş devreye.
“Bana Benzeyen Oyuncak” kampanyasına destek vererek üretime geçmiş.
Sevimli bebeklerinin birinin yüzünde doğum lekesi var, diğerlerinin de biri işitme biri de görme engelli.
Çocuklar hem fark edilmek hem de kalabalığa karışabilmek isterler.
İşte bu yüzden mükemmel olmayan yanlarıyla başa çıkmakta bu kadar zorluk çekerler.
Bu tamamen anlaşılabilir bir şey. Barbie bebekleri ve pop starlar sayesinde mükemmelin ne olduğu hakkında belli fikirlerle büyüyorlar.
Televizyonda gördükleri ile aynada gördükleri birbirine uymayınca akıllarına ilk gelen şey kendilerinde bir kusur olduğu.
“Bana Benzeyen Oyuncak” kampanyası “kusursuz oyuncaklar”ın neden olduğu kendine güven meselesinden de öteye geçiyor; engelli çocukları dışlayan oyuncak endüstrisine sesleniyor.
Şimdiye kadar tekerlekli sandalyede, bastonlu, işitme cihazlı ya da mükemmelliğin bu plastik figürünün herhangi bir engeli olabileceğini ima eden herhangi bir yönü olan bir Barbie ya da Ken henüz piyasaya sürülmüş değil.
Bu da bu tür engellere sahip çocukların kendilerinin normal olmadığını, başka çocuklar gibi olmadıklarını düşünmelerine neden oluyor.
Oyuncakları onları hiç temsil etmiyor.
Kampanya oyuncak şirketlerinin ilgisini çekip engelli çocukların da temsil edilmesi için uğraşıyor.
Destekleyen ilk uluslararası firma Playmobil olmuş.
İlk engelli karakterlerini tasarlamaya başlamışlar bile.
Şimdiki hedef Lego. Change.org’da bir imza kampanyası başlatılmış durumda.
Talep: “Lütfen oyuncaklarınızda engellilik durumunu olumlu bir şekilde yansıtarak nesiller boyu çocukların insanlar arasındaki farklılıklara daha iyi yaklaşarak büyümelerine katkıda bulunun.”
Amaç: Tekerlekli sandalyeyi ve engelliliği oyuncak hastane setlerinin ötesine taşımak.
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…
Not: Bir haftalık kısa bir izne çıkıyorum. Görüşmek üzere.
Paylaş