Haberi Der Spiegel'de okudum ve nedense bir dejavu duygusuna kapıldım. Bu nedenle size de aktarmak istiyorum. Ancak şunu hemen belirtmeliyim ki, şimdi okuyacağınız yazıda geçen olaylarla, bizzat tanık olduğunuz olaylar arasındaki benzerlikler tamamen tesadüf eseridir. Benim gibi ‘Bu filmi görmüştüm’ türünden bir düşünceye kapılmanıza hiç gerek yok.Yazıya konu olan olaylar İsrail'de geçiyor. Muhafazakar eğilimli Başbakan Benjamin Netanyahu'nun 1996'da iktidara gelmesinin ardından, aşırı dincilerin giderek güçlendiği ve ‘dindar kesimle laikler arasında bir çatışmanın patlak verdiği’ anlatılıyor. Der Spiegel'in alıntılar yaptığı Haaretz Gazetesi, dinci kesimin İsrail'i köktendinci bir devlete dönüştürme çabası içinde olduğunu yazıyor. Çünkü Tel Aviv ve Kudüs'teki aşırı dinciler o garip kılıkları ve saç tuvaletleriyle dolaştıkları kendi mahallelerinden dışarı taşıp, laik hayatların içine sızmaya başlıyorlar.İbranice'de ‘Haredim’ olarak adlandırılan dindarların bütün ülkeyi kendi dünya görüşlerine göre şekillendirmeye çalıştığını yazan Haaretz'e göre, ‘Aşırı dinciler kendi kabuklarından çıktıkları için ülke kültürler arası bir savaşa sürükleniyor. Dinciler, absürd bir teokratik devlet kurup, dindar olmayan Yahudileri ikinci sınıf vatandaş konumuna düşürmek istiyor.’Tabii sıradan dindar vatandaşlar bunu tek başlarına yapmaya çalışmıyor; siyaset platformunda çok sıkı temsilcileri var. Bugün İsrail Parlamentosu Knesset'in dörtte birini oluşturan dinci milletvekilleri, açıkça din devleti hedefliyor ve tahrik dolu konuşmalar yapmaktan geri kalmıyorlar. Aşırı dinci Shas Partisi'nin ruhani lideri Haham Ovadia Josef, iki nesil sonra ülkeyi ele geçireceklerini ilan ediyor. Aşırı dinci milletvekili Moşe Gafni, ‘Eğer kardeşi kardeşe kırdırmak istiyorsanız, Tanrı’nın izniyle o savaşı da çıkarırız' diye meclis kürsüsünü yumrukluyor. Yapılan anketlere göre dindarların sayısı her geçen gün artıyor. Bu da devlet kasasına aşırı yük oluşturuyor. Çünkü dindar kesime mensup erkeklerin yüzde 60'ı dini okulların dışında eğitim görmeyi reddediyor ve işsiz kalıyor. Bu durumda dindar ailelerin yüzde 51'i yoksulluk sınırında yaşıyor ve çoluk çocuk devlet yardımıyla geçiniyor. Devletin dindarlar için yaptığı harcamalar yılda beş milyar markı buluyor. Diğer bir deyişle devletin yaptığı sosyal harcamaların üçte birden fazlası dindarların kasasına akıyor ve laikler çileden çıkıyor. Dindarlar ‘kan emicilikle’ suçlanıyor. Geliyoruz işin daha ‘vahim’ tarafına; İsrail'deki laiklerin eli armut toplamıyor. Tel Aviv'de liberal görüşlü insanların oturduğu bir semtin yavaş yavaş dincilerin işgaline uğramasını engellemeye çalışan bir grup ‘Özgür Halk’ adı altında örgütlenip, yeni taşınanları kovalıyor.Sinagog yolundaki dindar giyimliler, gençlerin bıçaklı saldırısına uğruyor. Genç kızlarla oğların dans edip, kutsal Sebt günü sigara içtikleri bir gençlik kulübünü kapatan Haham Mordehay Eichler'in evi kundaklanıyor. Daha da ‘vahimi’, bu tür olaylarda polis laiklerden yana çıkıyor; yani düpedüz suç işlendiği halde taraf tutuyor. Örneğin dindarların bıçaklı saldırıya uğradığı olayda polisin yorumuna göre, gençler çeteci bir tutum içinde bulunmuyor, gençlerin eylemi ‘genel bir öfkenin dışavurumu’ olarak görülüyor. Dindarlara karşı uyanan bu militan hareket, Filistinlilerin İsrail devletine karşı yürüttüğü İntifada'dan esinlenilerek ‘Laik İntifada’ diye tanımlanıyor. Dindarlar böyle kızdırıyor‘DİNSİZ bir İsrailli yargıcın hükmüne itaat etmektense, Müslüman bir Kadı’nın sözünü dinlerim daha iyi.' Laikleri çileden çıkaran bu sözler Shas Partisi'nin ruhani lideri Haham Ovadia Josef'e ait. Bu tür sivri çıkışlar, laik-dindar uçurumunun derinleşmesine yol açıyor. Peki dinciler başka ne yapıyor da laikler bu kadar kızıyor? Bir kere hahamlar toplumsal yaşamın tamamen dini kurallara göre şekillenmesini istiyor. Toplu taşıma araçlarında kadın ve erkeklerin ayrı yerlere oturmasını, dindarların bir dinsizin taksisine binmesini engellemek için, hiçbir dünyevi işle uğraşılmayan Sebt günü çalışmayan taksilere etiket yapıştırılmasını ve Sebt günü dükkan açan esnafa yasal işlem uygulanmasını istiyorlar.