Kahinlerin dediği doğru çıksaydı, Diana'nın 1997'de yaşayacağı tek trajedi, evli bir erkeğe tutulmaktan ibaret olacaktı. Amerikalı ünlü medyum Jeanne Dixon'ın geçen yılbaşındaki kehaneti böyleydi. Ya da başka bir yıldız falcısına göre Diana feci şekilde kilo alacak, yusyuvarlak bir kadın olup çıkacaktı. Ama, hiçbiri tutmadı. Diana bütün kehanetleri altüst ederek, gitti öldü. Tutmayan tek kehanet Diana'ya ilgili değil. Dixon'a göre ABD Başkanı Bill Clinton, bir yurtdışı gezisi sırasında fettan bir dişi tarafından baştan çıkarılacak ve bu kişi Başkan'a suikast girişiminde bulunacaktı. Ayrıca Saddam bir akrabası tarafından devrilecek, Castro da iktidardan düşecek ve Küba, Dominik Cumhuriyeti ile birleşecekti. ABD ve Kanada'daki yerliler de güya devlet kurmak üzere birleşeceklerdi. Aktör John Travolta, bütün mürettabatı zehirlenen bir yolcu uçağını indirmeyi başararak büyük bir kahraman olacaktı. Her yılın başında türlü kehanetlerde bulunan falcılara göre her ünlünün başına son derece sıradışı işler gelmesi gerekir ama, bunların hiçbiri doğru çıkmaz. Hepsi de inanılmaz derecede abartılıdır. Örneğin Tunuslu bir falcı bu yıl içinde Clinton, Yeltsin ve Netanyahu'nun istifa edeceklerini iddia ediyor.Amerikalı falcılar da bol bol bilimsel kehanette bulunuyorlar. Örneğin bu yıl içinde mucize bir içecek icat edilecek ve bundan içen geceyarısı joggingcileri gece karanlığında fosforlu olarak koşacaklar. Ayrıca insanları kör eden bir virüs nedeniyle kedilerin kitleler halinde itlaf edilmesi gerekecek. Siyasi analizcilerin tahminleri de pek tutmaz. Beklenen olaylar asla gerçekleşmez, beklenmeyenler ise ansızın patlak verir. Örneğin 1989 yılı başında analizcilerin büyük çoğunluğu Doğu Bloku'nda hiçbir değişim umudu bulunmadığını öne sürüyordu. Ancak aynı yılın sonunda Berlin Duvarı çökmüş ve doğuda tek bir komünist rejim bile kalmamıştı. Irak'ın Kuveyt'i işgali de aynı şekilde gerçekleşti ve hiç beklenmeyen bir savaş patlayıverdi. Şah'ın düşüşünü ve Humeyni liderliğindeki İran İslam Devrimi'ni de hiç kimse tahmin edememişti. İran'daki değişim sinyallerini farkedenlere ise deli gözüyle bakılmıştı. Alman basını yıllardır Başbakan Helmut Kohl'un gidici olduğunu yazar durur. Özellikle genel seçim yıllarının başında ‘‘Artık Kohl'ü uğurluyoruz’’ türünden gazete manşetleri, dergi kapakları çıkar ama, Kohl her badireden yakayı sıyırır. Şimdi bu yılın eylül ayında Almanya'da yine seçim var ve Kohl'ü postalamaktan umudunu kesen basın, Başbakan'ın bu seçimden de zaferle çıkacağını yazıyor. Eh bütün tahminler ters çıktığına göre, Kohl bu yıl da sürpriz yapıp, iktidardan düşebilir demektir. Yeltsin'e gelince; son yıllarda hakkında en fazla spekülasyon yapılan lider olarak bu yıl da başına kötü şeyler gelmesi gerekiyor. Aslında 1993'ten beri siyasi ya da biyolojik ölümü bekleniyor, bir hastanenin önünden geçse ajanslar ‘‘acil’’ koduyla haber geçiyor, nezle olsa enfarktüs sanılıyor ama, o yeniden ortaya çıkıveriyor. Kahinlerle analizcilerin gözdeleri Castro, Saddam ve Yeltsin doğanın kuralları gereği günün birinde elbet gidecek. Ama, muhtemelen hepsinin de gidişi büyük sürpriz olacak. Hiçbiri önceden tahmin edilemeyecek. Castro'dan sonra Küba'nın ne olacağını, Yeltsin'den sonra Rusya liderinin demokrat mı yoksa milliyetçi mi olacağını, ya da Kuzey Kone'de rejimin ne zaman çökeceğini kimse bilemeyecek.