Fokların azizleri

Kanada’nın inadını kimseler kıramadı. Protestolara rağmen, onların deyişiyle ‘fok hasadı’ aynen planlandığı gibi olanca vahşetiyle devam ediyor.

Atlantik kıyıları artık kızıla boyalı. Kanada inatçı ama, fokların azizleri de öyle. Sea Shepherd örgütünün kurucusu Kaptan Paul Watson’ın yönetimindeki Farley Mowat gemisi 20 mürettebatıyla fok avcılarının önüne set çekmeye çalışıyor. Ancak düşman kalabalık. Tam 300 gemi dolusu avcı var. Ve fok yavruları dövüle dövüle öldürülüyor diye ağlayanlar arasında binlerce Türk de var. Türkiye’deki protesto platformunu oluşturan Defne Voronin ve Şenay Gökyılmaz’ın kurduğu foklar.gen.tr sitesi bir-iki gün içinde 694 üye ediniverdi. Ziyaretçi sayısı 22 bini aştı. Defne ve Şenay uluslararası örgütlerle temas halinde, Kanada aleyhinde dava açmak için hukuk yollarını araştırıyor.

‘Sonu gelmeyen bir yolculuk:

İnsan korkusu.

Yavru Fok: Neden arkamıza bakamıyoruz

Anne Fok: Geçmişimiz acı da ondan.’

Süreyya Berfe’nin lirik fok destanı bu dizelerle başlıyor. Foça’da yaşayan şair ‘Foklar Söyledi Ben Yazdım’da Akdeniz foklarının iç sesiyle konuşuyor. Akdeniz fokları, Kanada’dakilerden şanslı. Münferit saldırılara uğradıkları oluyor tabii, ancak onlara karşı soykırıma girişen yok.

Süreyya Berfe’nin kitabını bana Defne verdi. Defne Voronin, foklar.gen.tr sitesinin kurucu ortağı. Kanada’daki fok kıyımına isyan Defne ile Şenay Gökyılmaz’ı internet ortamında tanıştırıyor. Birlikte 1 Nisan günü Türkiye’nin protesto platformunu kuruyorlar.

Bu arada sitenin ziyaretçilerine bir uyarı: ‘Hanım’ diye hitap ettiğiniz Şenay, aslında bir erkek. Yığınla uğraşı var. İçlerinden aklımdan kalanı tango öğretmenliği. Defne de büyük bir seyahat acentesinde havayolları temsilcisi.

Gündüzleri kendi işleriyle, geceleri de sabahlara kadar fok protestoculuğuyla uğraşıyorlar. Sadece emeklerini değil, ceplerini de bu işe adamışlar. Broşürler, internet giderleri, ABD’deki örgütlere açılan telefonlar hep cepten. Reklamdı, sponsordu yok. Ama olmasını istiyorlar. Çünkü 15 Mayıs’ta katliam durduğunda, tepkinin de dozu soğuyacak ya, ondan sonrasını düşünüyorlar. Kalıcı olmak için mutlaka destek bulmaları gerekiyor. Çünkü Kanada gelecek baharda yine başlayacak ‘hasada’.

Defne ile Şenay’ın sitesinin 694 üyesi var. Yaptıkları ankete 3 bini aşkın kişi katılmış. Çoğunluk Kanada’nın yazılı olarak protesto edilmesinden yana, kimisi de Kanada malları boykot edilsin istiyor. Türkiye’den giden tepkiler, Dünya Hayvan Hakları Örgütü’nün kayıtlarına geçmiş durumda.

Mesaj yazanlar sabırsız, kıyım bir an önce dursun istiyor. Ancak sataşmalar da var. Marlboro nick’li biri yazıyor: ‘Şurada hemen baş ucumuzda bir savaş yaşanıyor ve binlerce insan katlediliyor. Kimse Amerika’yı protesto etmek için bu kadar uğraşmıyor. Yazık. Çevrenizde olan bitenden haberiniz yok.’

Acaba bu konuda bir sivil toplum hareketi başlatmayı düşünüyor mu Sayın Marlboro? Yoksa, günlerini hayatın çeşitli alanlarında demokratik tepkilerini dile getiren insanlara çıkışarak mı geçiriyor diye merak ediyorum.

Defne ve Şenay’la buluştuğumuz geçen çarşamba haberler iyiydi. Sert bir bora, avcı gemilerini limanlara çekilmeye zorlamış, ‘hasat’ tavsamıştı. Bu satırları yazarken yeniden başlamış olması ise pek muhtemel.

PLAYBOY GÜZELİ GİDEMEDİ

Kanada’nın yavru fokları kürkleri henüz bembeyazken, yani altı haftalık kadarken, yani renkleri griye çalmadan öldürülüyor. Çünkü fok kürkünün esas pazarları olan Kanada, Norveç ve Danimarka’da moda ‘beyaz’. Cinsel organlarının ise Çin’de büyülerde kullanıldığına dair söylentiler var. Etlerini ise yiyen yok, kadavralar öylece bırakılıyor.

Dünyanın en büyük memeli katliamında bu yılki kota 320 bin. Yarım yüz yıldır devam eden fok katliamının anavatanı Newfoundland ve Labrador bölgeleri. Hayvanların azizleri de şu anda olay yerinde. Kaptan Paul Watson, 20 mürettebatlı gemisi Farley Mowat’la orada. Diğer örgütlerin temsilcileri de.

Karşılarında 300 gemilik bir avcı ordusu var ve yasalara göre avcılara 10 metreden daha fazla yaklaşmak yasak. Geçenlerde bir grup yaklaşma kuralını ihlal edecek olunca, uyarı ateşi açılıyor ve canlarını zor kurtarıyorlar. Üç protestocu tutuklanıyor. Sonra yine çatışma çıkıyor. Avcılar, fokları öldürdükleri hakapiklerle saldırıyor, kar araçlarını protestocuların üzerine sürüyor.

Durum öyle tehlikeli ki, eski Playboy güzeli Anna Nicole Smith, protesto için bölgeye gidecekken, can güvenliği kaygısıyla vazgeçiyor. Buzlar üzerinde kanlı fok görüntüleri dünyaya yayıldıkça tepki de büyüyor. Kanada Hükümeti ise ABD’den Avrupa’ya önemli gazetelerde, dergilerde yayınlanan fotoğraflara propaganda gözüyle bakıyor. Balıkçılık Bakanı Trevor Taylor şöyle diyor: ‘Mezbahalar, kürk çiftlikleri hayvanları kapalı kapılar ardında öldürüyor. Fokların kanı ise kameraların önünde. Utanmaz çevreciler, foklara ‘bebek’ diyerek insanların duygularını sömürüp bağış topluyorlar. Avrupa aşırı avlanmadan balıkların soyunu tüketiyor. Oysa 5 milyonluk fok nüfusu rekor seviyede, ancak onlar suyun üstünde öldürülüyor ve filme alınıyorlar. Kimse o fokların kırsal kesimin geçim kaynağı olduğunu düşünmüyor.’

Bakan böyle diyor ama, bazı Kanada gazeteleri fok avının perde arkasında ekonomik değil siyasi gerekçeler bulunduğunu yazıyor. Çünkü hiçbir parti bölge oylarını kaybetmek istemiyor. Fok avından elde edilen gelir aslında bölge balıkçılarının yıllık gelirinin sadece yüzde 5’ini oluşturuyor.

Fok avından gelen 16.5 milyon dolar uğruna ABD’ye yapılan yılda 3 milyar dolarlık ihracat bile riske atılıyor. ABD’deki The Humane Society, lokantalara, tüketiciye Kanada’nın deniz ürünlerini boykot çağrısında bulununca, Boston ve New York’taki bazı lokanta zinciri ve dağıtımcılar hemen harekete katılıyor. ABD kürk ithalatını zaten yasaklamış durumda.

Bazı tutucu Kanada gazeteleri ise av karşıtlarına ateş püskürüyor, protesto için bölgeye gidenlere ‘Limuzin liberalleri’ diye lakaplar takılıyor, av karşıtı kampanyaya katılan ünlüler reklam peşinde koşmakla suçlanıyor, Montreal Gazette ise fok yemeği tarifleri veriyor.

BOYA VE TIRAŞ HİLESİ

Fok avı yavrular doğduktan iki hafta sonra, kürkleri beyazdan griye dönmeden önce başlıyor. Beyaz iyi, gri geç. Kürkler zarar görürse avcılar için durum vahim. İşte bu yüzden, hayatını fok avıyla mücadeleye adayan Kanadalı Kaptan Paul Watson (55), yavruların kürklerini tıraşlayıp boya sürerek façalarını bozuyor. 1977 yılında da hayvan hakları savunucusu Brigitte Bardot’yu bölgeye götürerek bütün dünyanın dikkatini çekmeyi başarıyor.

Sea Shepherd örgütünün komutanı Watson aynı zamanda Greenpeace’in de kurucularından (1972). Nükleer denemeleri protestoyla başladığı eylemci hayatı, 1975 yılında Rus balina avcılarına karşı girişilen operasyonda yeni bir yön kazanıyor. Zodyak botuyla, balinalarla zıpkınların arasına dalan Watson, isabet almış bir balinanın ölüm bakışıyla göz göze geldikten sonra bütün hayatını deniz canlılarına korumaya adıyor. 1977 yılında Sea Shepherd örgütünü kurduğundan beri dünya denizlerinde uluslararası yasaların korunması için dolaşıyor.
Yazarın Tüm Yazıları