Paylaş
Bu sözler Diyanet İşleri Başkanımız Mehmet Görmez’e ait.
Sayın Görmez’in, ülkemizde ve dünyada yaşayan tüm inananları kucaklayıcı tutumundan rahatsız değilim. Şahsen tanımasam da kendisinin bu sorumluluğu taşıyabilecek kapasitede olduğunu düşünüyorum.
Son zamanlarda hepimizin malumu olan meşhur “Mercedes Vakası” var. Diyanet kurumunun yıpratılmaya ve itibarsızlaştırılmaya çalışıldığı iddialarıyla ilgili gözlemlerimi samimi bir Müslüman olarak paylaşmak istiyorum. Umarım kendisi yazımı okuma imkânı bulur.
Dokuz yıl önce babam vefat ettiğinde çok üzülmüştüm. Kocaman insandım ama yine de büyük bir kayıp olarak görmüştüm. O zamana kadar defalarca okuduğum Siyer-i Nebi’de daha önce dikkatimi hiç çekmeyen bir ayrıntı bana teselli olmuştu…
Peygamberim doğmadan önce babasını, altı yaşında da annesini kaybetmişti. O küçücük bir çocuk olarak bununla başa çıkabilmişti, benim mızmızlanmam şımarıklık olacaktı.
İşte o günden sonra Peygamber hayatına daha farklı baktım.
Mesela, Peygamberimiz -iktidar dönemi dâhil- hiçbir zaman çok varlıklı bir insan olmadı. Bunu sıradan bir mütevazılık olarak değerlendirirdim hep.
Allah’ın; “Sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım.”dediği kulunu, habibini,kıyamete kadar hayatının örnek alınacağı resulünü neden yokluk içinde yaşattığını kendi hayat mücadelemi verirken anladım.
Ne Batıdaki Müslüman maddi varlığıyla kendini üstün görsün, ne de Afrika’nın ücra köşesindeki fakir Müslüman kendini ezik hissetsin , bir anlamda Peygamberin yoksulluğu, fakire teselli olsun, örnek olsun…
Allah’ın Resulü’ne yoksulluğunu anlatan ve sabır tavsiyesi alan sahabe biliyordu ki, Peygamberi de yokluğa sabrediyordu. Sofrasına davet ederken en ufak bir rahatsızlık duymuyordu. Çünkü o sofranın aynısı Allah Resulü’nün evinde vardı.
Bugün de asgari ücretle onurlu yaşamaya çalışan Müslüman bir vatandaşın örnek aldığı şahsiyetler dini liderleri ve siyasilerdir. Onların yaşantısından uzaklaştıran her adımın gerekçesi ne olursa olsun sonu hüsrandır. Çocuklarına lüks araç alan zengin aileler örneği teselli değildir, zira onların dünyası zaten vatandaşın dünyasından uzaktır.
İktidar yetkilileri bir taraftan asgari ücrete itiraz eden vatandaşa “Sabredeceksin ve harcamalarını kısacaksınız” diyerek elindeki akıllı telefonunun israf olduğuna vurgu yaparken diğer taraftan o vatandaşın Diyanet İşleri Başkanına “Lüks araç tahsis etmesi” ve “ Bu makam bütün Müslümanların itibar makamıdır” sözleriyle durumu izah etmesi vatandaşı yalnızlaştırmaktır.
Bir Müslüman olarak, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın itibarının maddiyatla ölçülmesinden rahatsızım. Çünkü yeryüzündeki en itibarlı Müslüman, Peygamber’di.
..........
Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Görmez;
Dünya Müslümanlarından önce ülkemizdeki her inanç gruplarına eşit mesafede olmanızı,
Diyaneti siyasetten bağımsız bir kurum haline getirmenizi,
Allah ve Resulü’nün itibarını tüm fanilerin itibarından öncelikli tutmanızı istirham ediyorum.
Paylaş