Paylaş
İki kafadar bu hafta Anadolu Yakası’nda nereye gitmiş bakacağız.
18 Mayıs günü İstanbul’da dünyanın en büyük sergisi açılıyor. Tam 21 yaşına girecek bu sergide 20.000’e yakın ürün sergilenecek. Haliyle bu kadar ürünün arasından hangilerinin fotoğraflarını koyacağıma karar vermek çok zor ama ben size ilham olsun diye bir giriş fotoğrafı paylaşmak istiyorum.
Bu fotoğraf karesini “Bir araba lastiğini, bir bidonu bu hâle getiren kadınların neler yapabileceği” hakkında bilgi sahibi olmanız açısından koydum.
Mesela sokaklarımız böyle bisikletlerle dolsa güzel olmaz mı? Hatta araçları da böyle süslesek, trafikte beklerken filan kimse sıkılıp kornalara yüklenmez diye düşünüyorum.
İşte, bugünkü kadınlarımız böyle rengârenk; tıpkı onları temsilen konuk edeceğim Fatma Özden’in olduğu gibi… Fatma’yla arkadaşlığımız sanırım 25 yılını doldurdu.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meslek Edindirme Kursları (İSMEK)’nın kurulduğu günden bugüne koordinatörlüğünü yürütüyor. İşiyle özdeşleşmiş nadir insanlardandır. Ayrıca kendisi, tanıdığım en şık kadınlardan biridir. Hem de öyle yüksek rakamlarla giyinmez; çuvalı verin, size abiye yapsın, o derece.
Sergi hazırlıkları sebebiyle kendisini Eyüp Feshane’de ziyarete gittim. İnanın, abartmıyorum hazırlıkları gördüğünüz -de küçük bir şehir yapılıyor zannedersiniz.
Yatak odaları, mutfaklar, koltuklar, masalar… Hatta Galata Kulesi bile var. Müthiş bir organizasyon, müthiş bir çalışma.
İSMEK sergisine Türkiye’nin her yerinden ve dünyadan ziyaretçiler geliyor. Bugün Türkiye’nin bir çok ilinde İSMEK modelleniyor, bu yüzden sergileri de model olma özelliğinde.
“21 yıl önceki sergiyle bugün arasında ne farklar var?” diye soruyorum Fatma’ya. “Artık sergilerimizde tasarım ürünlere yer veriyoruz, konsept çalışmaları var.” diyor. “Bu yıl, sergi boyunca bahçede ve iç mekanda workshoplar olacak, etkinlikler yapılacak. Nefis ikramlarımız olacak.”
Bana ilginç gelen bir detay ise, İSMEK artık öğrencilere aynı kursa katılmak için sınırlandırma getirmiş olması. Bir öğrenci aynı branşa üst üste en fazla iki yıl katılabiliyor. Bir alanda profesyonelleşmek isteyenler için İSMEK okulları var. Mesela Pastacılık ve Fırıncılık Okulu, Çolpan İlhan Moda Okulu gibi... Bu arada Moda Okulu’nun adının neden Çolpan İlhan olduğunu da öğrendim. Çolpan Hanım vefat ettiğinde (Allah rahmet etsin) moda atölyesindeki demirbaşlar, kostümler vs. İSMEK’e bağışlanmış, İSMEK de bir vefa göstergesi olarak Moda Okulu’na Çolpan İlhan adını vermiş.
Benim buraya yazıp bitiremeyeceğim kadar branş var İSMEK’te. En iyisi siz 18 -30 Mayıs arası Feshane’ye bir uğrayın. İnanın, pişman olmayacaksınız.
İSMEK ailesini tebrik ediyorum, harika işler yapıyorlar…
ÇENGELKÖY’ÜN SARI DÜNYASI
Aradığınızı bulmak konusunda siz de sınır tanımayanlardan iseniz gelin, bu hafta sizi Anadolu yakasının güzide semti Çengelköy’e götürelim. Aramak ve bulmak deyince, İki Kafadar burada da kendine göre samimi ve rahat bir yer keşfettiler. Hani şöyle ayağın kendiliğinden gittiği yerlerden; Nilda Cafe.
Sarının en sıcak tonu ile boyanmış dış cephesi ve kapısındaki ‘Yer, diyorum gençler, çekmeseydi de uçsaydık’ yazısı ile sizi ağırlayan Nilda’nın anlamı; Arapçada ‘mucize’, İspanyolcada ise ‘kadın savaşçı’ demekmiş. Kafe adını sahibinin minik kızından almış. Nilda, 1 yıldır misafirlerini ağırlıyor Çengelköy’de.
Konsepti tamamen doğaçlama oluşan mekânda, hemen girişte sizi örgü çantalar, tasarım kupalar, bez çantalar karşılıyor.Balıklı Oda’yı geçtikten sonra, biraz daha ilerlediğinizde büyük bir kara tahta mevcut. Birkaç cümle karalamak isteyenler için hâlihazırda bekliyor. O an içinizden geçen ne varsa yazıyorsunuz. ‘Gelmişken içimi dökeyim’ diyenler için ideal bir fikir.
İçinizi döktükten sonra bahçeye çıkıyorsunuz. Bahçesinde kuş cıvıltıları, salıncak, grafitiler ile ayrı bir dünya var. O kadar sakin ve huzurlu ki, o kalabalıktan sıyrılıp nefes almanıza yardımcı oluyor. Elbette bizim için vazgeçilmez tatlısı Nildolia’yı denemeden de dönmeyin.
Paylaş