Dün Hürriyet Pazar’da Şermin Terzi imzalı bir haber vardı. Şermin, iki eşcinsel erkeğin ölümle sonuçlanan aşkını anlatıyordu. Olay felaketti, acı bir Türkiye gerçeğiydi. Şermin’i tebrik ediyorum ve sizi önce John, sonra da Kemal Can’dan gelen mektupla baş başa bırakıyorum.
Ben John
Türkiye’de yaşayan yabancı bir gay’im.
Bu ülkeyi çok seviyorum.
Kendi ülkem olarak kabul ediyorum.
Hiçbir yere gitmeye niyetim yok.
Ama itiraf etmem gerekiyor:
Eşcinselliğe bakış açınız içler acısı.
Katı ve önyargılı.
Dünyanın pek çok yerinde yaşadım, ama böyle bir şey görmedim.
Evlilik konusunda ailelerden o kadar çok büyük baskı var ki, bir sürü eşcinsel erkek, dışlanmaktan korktuğu için ailelerinin onlara uygun bulduğu bir kızla evleniyor.
Bu nasıl bir şey biliyor musunuz?
Erkekleri seven bir kadının, bir kadınla evlenmesi gibi...
Kendinizi düşünün Ayşe Hanım, erkekleri bu kadar severken, bir kadınla evlendirildiğinizi...
Hayal bile edemiyorsunuz değil mi?
İşte onlar, bu haldeler...
Ve etrafımızdalar...
İnanılmaz acı çekiyorlar...
Kimse farkında değil.
Çoğu insanın umurunda bile değil.
Korkuyorlar, çok korkuyorlar, çünkü her gün sevdikleri kişilerin ağızlarından kendileri gibi eşcinsel olanlara dair en ağır hakaretleri ve küfürleri duyuyorlar.
Böyle bir ortamda çıkıp "Ben gay’im" der misiniz?
Milyonların stadyumda kızıp "İ.ne hakem!" diye bağırdığı bir ülkede...
* * *
Bir süre önce Türkiye’nin ilk gay namus cinayeti işlendi.
Dün sizin gazetenizde de yer aldı.
İlk değildi, çok vaka var, isteyen öğrenebilir, sadece bu tür haberler yeni yeni gazetelerde yer alıyor.
Böyle bir ortamda geleneksel ailelerde yaşayan gay’lerin neler yaşadıklarını hayal etmek hiç de zor değil. Batman’da bir genç, ailesinden evlilik baskısı artınca sık sık intiharı düşünmeye başlıyor. Ankara’nın bir ilçesinde yaşayan başka bir genç, ailesinden uzak bir şehirde, hatta başka bir ülkede yaşayabilmek için elinden geleni yapıyor.
Ayrıntılar değişebilir fakat olayın özü aynı: Büyük çoğunluk evliliği ertelemeye çalışıyor ama sonra gitgide artan baskının altında ezilip, mecburen evleniyorlar.
Bu halde olan bir sürü gençle konuşup, umut ve cesaret vermeye çalıştım.
Eninde sonunda korkularına yenik düşüp ailelerin baskılarına boyun eğeceklerini bilerek...
Öyle de yaptılar.
Söyler misiniz, yazık değil mi bu gençlere, bu gay’lere.
Aynı şekilde onlarla evlenen bu genç kadınlara...
Birkaç ay önce bir gay’le evlendiğini sonradan fark eden ve boşanan, dünyası başına yıkılan, inanılmaz sarsılan erkeklere güveni kalmayan bir kadınla röportaj yaptınız...
Hatırlayınız...
Sizce tek suçlu gay olduğunu gizleyen o koca mıydı?
Bu ülkede çaresiz bir durum var.
Müthiş bir baskı.
Ve eşcinsellikle ilgili inanılmaz büyük bir cehalet.
Haliyle, deşifre olmamak için aşksız evliliklerde, mutsuz mutsuz yaşayan tonlarca gizli gay var. Pek çok konuda farkındalık yaratıyorsunuz, lütfen bu konuda da yaratın. (John R. S.)
Elimden geleni yaparım. Ama yardıma ihtiyacım var. Beni bu konuda yönlendirecek insanlara, öykülere ve bizzat yaşananlara örneklere... Mail’lerinizi bekliyorum. Sadece erkek eşcinsellerden değil, kadın eşcinsellerden de.
"Anne ben gay’im!" diyemiyorum
17 yaşında bir gay’im.
Hayatım hamamlarda seks yaparak ya da otellerde sevişerek geçmedi, geçmiyor.
Öyle bir yazınız vardı, sanki tek düşündüğümüz seksmiş gibi.
Türkiye’de insanların üzerin yapışmış erkek ve kadın rolleri var. Ve bu roller o kadar katı çizgilerle belirlenmiş ki, öncelikle "farklı" olduğunuzu kabul etmeniz çok zor oluyor. 13 yaşında fark ettim bazı şeyleri ama kabul etmem 17 ’yi buldu. Bu 4 yılda, kaç kere intiharın eşiğinden döndüğümü, ailemden saklarken ne acılar çektiğimi bir ben bilirim, bir de Allah. Ailem modern görüşlü ama hangi aile böyle bir gerçekle yüzleşmeye hazır ki?
Annem, torunlarının hayaliyle yatıp kalkıyor.
Babamı 2 yıl önce kaybettim.
Düşünsenize, evde, evin erkeği gözüyle bana bakan bir annem var.
Ona ne diyebilirim ki... "Anne, ben gay’im" dediğimde, beni bağrına bassa da içi kan ağlayacak.
Onu üzmeye hakkım var mı?
Arkadaşlarımdan saklamak için hiç sevmediğim kızlarla beraber olup dikkat çekmemeye çalıştım. Hep ama hep kendimden ödün verdim ve acı çektim. Muhtemelen de birkaç yıl sonra torun isteyen annemi mutlu etmek için evlenir, baba olurum.
İyi de, ben böyle bir hayat yaşamak istemiyorum.
Ama ne yapmam gerektiğini de bilmiyorum. Ben utanılacak bir şey yapmadım, cinsel kimliğimi gizlemek hoşuma gitmiyor. Ama bu ülkede gay olduğu için öldürülen insanlar var. Ne yapacağız peki? Çözüm ne? Bu ikiyüzlülük ne kadar daha sürecek? Bizler yeraltında yaşamaya, sizler de bizleri "yaratık" olarak görmeye devam edeceksiniz... Öyle mi?
(Kemal Can M.)
Sana çok hak veriyorum. İnanılmaz büyük bir sorun. Bir sürü gay arkadaşım var, anneleri bilmiyor ya da bilmezden geliyor. Zor. Çok zor... Söyleyebileceğim tek şey, hayat senin hayatın, dilediğin gibi yaşa. Bu arada, hayatın sevişerek geçiyorsa, benim hiçbir itirazım olmaz, deli misin, senin adına sevinirim bile..!