İlk duyduğunuzda ‘‘öteki kadın’’ın Sumru Yavrucuk olduğunu biliyor muydunuz? Onu merak ettiniz mi, kendinizi onunla hiç kıyasladınız mı?
- Yok, merak etmedim. İlhan'ın Sumru'yla ilişkisi benden kaynaklanmadı. Beni ilgilendiren bir konu değildi yani. Ben İlhan'a bir şey yapmamıştım ki, o bana böyle bir şey yapsın. Önüne çıkan bir şeydi, yaşaması gerekiyordu. Sumru'yla kendimi hiç kıyaslamadım. Ben onu severek seyrederdim. Bir zamanlar Bursa Devlet Tiyatrosu'ndaydı, biz de Bursa'daydık o zamanlar. Filmlerini de bilirim. Saygı duyduğum oyunculardan biridir.
İnsan şöyle bir hisse kapılıyor mu, ‘‘Kocam da böyle bir kadınla beraber olurdu ancak, başka türlüsü düşünülemez.’’
- İçim o kadar çok acıyordu ki... Dünyanın en flaş, en dayanılmaz kadını, kim olursa olsun, o an için beni hiç ilgilendirmiyordu, benim sadece içim acıyordu. Onun için kendimi ne onunla kıyasladım ne de ‘‘İlhan bunu nasıl yapar!’’ dedim. Sadece içimdeki o acıyı dindirmeye çalıştım. Bunu yapabilmem için de, o konuyu hiç düşünmemem gerekiyordu. Yavaş yavaş da küllendi zaten.
Albümde hem sizin için hem de Sumru Yavrucuk için yapılmış şarkılar var. Duyduğunuzda ne hissettiniz?
- İlhan'ın bir lafı vardır, benim şarkılarımı kimse üzerine alınmasın der. Ondan da esinlenmiş olabilir, benden de. Ona da yapmış olabilir, ama o anda başka bir şeye, kişiye de. Öyle deniyorsa öyledir. Fakat İlhan'ın ağzından, ‘‘Ben bunu ona yaptım’’ diye bir şey duymadım. Benim için yaptığı şarkıya gelince, zaten seneler önce yapılmıştı. Bayağa da tombalaktım o zaman!
Hiç mi alınmadınız yani?
- Yoo. Neden alınayım ki? Hem ‘‘tombalak’’ diyor, hem ‘‘tomurcuk’’. Açma ümidim var yani! Hoşuma gitti. O zamanlar, öyle şeyler yaşıyorduk. İlhan'ın hiçbir şeyinden alınmadım ben.
Sizle olan ilişkisinde ‘‘şeker’’, ‘‘tansiyon’’ var ama Sumru Hanım için yapılanlarda bambaşka duygular...
- İyi güzel ama, bende şeker var, onda tansiyon. Bu da bir gerçek! O diğer şarkılarda İlhan kendini sorguluyor, hiç olmazsa bizim ilişkimizde kendini sorgulamıyor.
Sumru Yavrucuk'la ilişkisinin bittiğini öğrendiğinizde tepkiniz ne oldu?
- İnanın bitip bitmediğini bile bilmiyorum.
Bu kadar açıksanız birbirinize neden sormuyorsunuz?
- Sormuyorum, çünkü ‘‘bitmedi’’ cevabını almaktan korkuyorum. Nasıl kötü bir şey çıkacak diye doktora gitmezsiniz, o hesap...
Denk düşerse bu adamdan intikam almak ister misiniz?
- Asla. Hiç öyle bir duygu yok içimde. Bir gün bir kitap okudum. İsmi: Bir Pınar ki. Orada, Howard Rock diye genç bir mimar vardı. Yaptıklarına o kadar çok güveniyordu ki, en ufak bir detayı değiştiren Rockefeller bile olsa, itiraz ediyordu. Sonra birisi bütün istediklerini kabul etti, ama bir detayla oynadılar, Howard da gitti kendi yaptığı binayı bombaladı. Ben kendi hayatımda hep bir Howard Rock olsun istedim. Benim Howard Rock'um İlhan'dı! Yani benim için hep devdi, bugün olmadı. Bu kasetteki belki üç beş şarkı yeni, ama ben onu bildim bileli hep beste yapan bir adamdı ve hep devdi. Bu işi yapmış olmasaydı da devdi, hálá öyle benim için...
Siz bu anlattıklarınızla önce kendinizi sonra bizi kandırmıyorsunuz değil mi?
- Ne münasebet. Bizi çok eskiden tanıyan arkadaşlarımız var, onlar da çok soru soruyorlar bana. ‘‘Nasıl oldu? Neden oldu? Nasıl yapar?’’ Cevap bile vermiyorum. Hayat bu. İnsana ne göstereceği belli olmaz. Böyle olmasaydı da, İlhan ilk enfarktüste ölseydi ne olurdu? Dünya yüzünde olmasaydı? Başka bir kadına aşık olmamış olmasını mı, yaşamamasını mı tercih ederdim? Bütün hayatım boyunca, ilk önce kendi önceliklerimi sıraya koydum ben. Benim önceliğim hep İlhan oldu. Odağım oydu. Ona olan sevgim, bazen çocuklarımın bile üzerine çıkmıştır. Çocuklarım beni çok ikaz etmişlerdir, ‘‘Gözün kapalı. Babamdan başka hiçbir şeyi görmüyorsun’’ demişlerdir. Ben de hep şöyle dedim onlara: ‘‘Benim yaşıma gelin. Bu kadar büyük bir aşk yaşayın. Hele bir insanı bu kadar çok sevin, ondan sonra konuşalım.’’ Belki de bunun yaşımla da alakası vardır. Evliliğimin beşinci yılında olsaydı bunlar, kim bilir belki de tahammül edemezdim. Ama düşünüyorum da... Yine ederdim! Çünkü o zaman daha yakışıklıydı İlhan! Şimdi biraz yaşlandı...
Melis Şeşen
O BENİM BABAM DEMEYE KORKUYORDUM
Yirmi senedir bunları hakettiğini düşünüyorum. Şimdi oldu. Güzel oldu. Mutluyum. Ben hiç ‘‘İlhan Şeşen'in kızıyım!’’ diyemiyordum, konservatuarın trompet bölümünü bitirdim, malesef bizim okulda böyle şeylere çok yüreklilikle bakmıyorlar. Özgün müzik yapan birinin kızı olduğum için beni hep yadırgıyorlardı. İlla klasik müzik olacak ya! O yüzden hep korktum. Yeni yeni ‘‘İlhan Şeşen'in kızıyım’’ diyebiliyorum. Tabii ki çok gurur duyuyorum. Ayrıca çok iyi bir baba. Bizi hiç ihmal etmedi.
Fuat Şeşen
EN BÜYÜK HAYRANLARI BİZDİK
Geç oldu ama iyi oldu. İnsan gurur duyuyor. Artık babamın şarkıları her yerde çalıyor, herkes onu tanıyor. Ama bugüne kadar en büyük hayranları herhalde bizdik...
İLHAN ŞEŞEN NASIL BİR BABA?
Ondan iyi baba yoktur. Bir anne gibi baktı İlhan, çocuklara. Çünkü ben de çalışıyordum. Ama avukatlıktan müziğe dönünce hemen istifa ettim, çocuklarımı yabancıların eline bırakamazdım. Annelerimize bile bırakmadık, kendimiz baktık hep. Mükemmel bir erkek, mükemmel bir babadır İlhan. Son derece romantik ve duygusaldır. Konuşmadığı zamanlarda bile onun içinde büyük fırtınalar koptuğunu bilirim. Belki o fırtına, şimdilerde biraz lodosa döndü ama yine de kopuyor, biliyorum. Onun için diyorum ki, sağlıklı olsun, ne yaparsa yapsın, kimin için yaparsa yapsın. Yeter ki bu şarkıları hep yapsın. Bir de tabii sağlıklı ve mutlu yaşasın...
DÜNÜN ÖZETİ
Arzu Şeşen 33 yıldır İlhan Şeşen'le birlikte yaşamaktadır. Fiilen Lise 1'den beri hiçbir kopmaları olmamıştır. Ta ki bundan 6 yıl önce, amca İlhan Şeşen, sevgili eşine ‘‘Arzu ya, bu evlilik senin de sırtına yük olmadı mı? Gel, artık karım değil, metresim ol’’ deyinceye kadar. Bu esprili laf üzerine çift mahkemeye müracaat edip resmen boşanmışlardır. Lakin, Arzu Şeşen'in anlattıklarından aralarında yoğun bir sevgi bulunduğu, İlhan Şeşen'in hiçbir zaman o evden ve eski karısından ayrılamadığı anlaşılmaktadır.
BUGÜNÜN SUNUŞU
Resmi boşanma ilamından sonra İlhan Şeşen ile ünlü tiyatro ve sinema oyuncusu Sumru Yavrucuk arasında bir yakınlaşma olur, bir ilişki yaşanır. Bu ilişki sırasında Sumru Yavrucuk'un neler düşündüğünü, bu olayı nasıl değerlendirdiğini Pakize Suda'nın röportajından okuyacaksınız. Benim köşemde ise Arzu Şeşen'in bakış açısını bulacaksınız. Bu iki röportajın üst üste çakışması ise Kuran'a el basarım ki, tamamen bir tesadüftür.