Paylaş
Bütün Türkiye kahroldu! Hepimiz küçük Gizem için ağladık...
- Allah razı olsun!
Herkesin başsağlığı dilemesi acınız hafifletiyor mu? İçinizdeki ateşi biraz olsun söndürüyor mu?
- Zaten bizi ayakta tutan bu! Öyle bir acı ki, tarifi yok. Ama Allah’a şükür, herkes bu korkunç vahşete karşı duyarlılık gösterdi. Belediye başkanları, vali, kaymakam, üniversitelerden hocalarımız, bütün dostlarımız aradı, taziyeye geldi. Sadece Adanalılar mı? Hayır, memleket ayağa kalktı. Yurtdışından bile aradılar. Ama ben babayım, içimdeki ateş sönmez. Benim 5.5 yaşındaki evladım öldü. İşkenceler yapılarak öldürüldü. İnsan aklını kaybeder. Dostların desteği biraz olsun rahatlatıyor. Ne diyeyim... Suçu, günahı olmayan masum bir çocuğu katletti. Nedeni bile yok. Düşünürsem çıldıracak hale geliyorum.
NASIL BİR ACİZLİKTİR
Allah kimseye vermesin, evlat acısı korkunç bir şey... Kalbinizden neler geçiyor?
- Kalbim acıyor. Keşke bana yapsaydı da, Gizem’ime kıymasaydı! Bir de dünyadan haberi olmayan bir çocuktu o. Ona işkence yapıyorsun, yakıyorsun da, ne geçiyor eline? Amacın ne? “İntikam aldı” denmesi bana yeterli gelmiyor. Kan davalı insanlar bile, bebeğe, kadına bu tür şeyler yapmıyorlar. Bir de şuna öfkeleniyorum: Daha büyük insanlar vardı ama o korkak adam, iğrenç adam onlara bulaşmadı. Gücü onlara yetmezdi çünkü. Kalktı savunmasız bir çocuğa yaptı bunları. Nasıl bir acizlik, nasıl bir hayvanlıktır bu!
‘O SENİN AMCA OĞLUN’
Büyük kızınızı isteme olayı nasıl gerçekleşti?
- Bu mahluk benim büyük kıza talip oldu. Kızım da üniversitede okuyor. Aldım karşıma sordum, “İstiyor musun evlenmek?” dedim. “Hayır baba! Okumak istiyorum. Beni evlendireceksen neden okula gönderiyorsun?” dedi. Ekledi, “Hem senin öz amca oğlun o. Benim abim olur, hayatta olmaz”! Tüm bunlar 7 ay önce oldu. Hanım gitti annesine anlattı. Ben dayılarına izah ettim. Abisini çağırdım söyledim. Uzun uzun konuştum. Kimsenin izzetinefsini kırmadık. Bu kadar kibar olmamın nedeni de, hani bir husumet olur, okula mokula gidip gelirken, büyük kızı kaçırır filan diye. Ama aklımdan geçmedi ufaklığa, savunmasız bir çocuğa zarar verebileceği. Zaten polisler söyleyince, “Olur mu canım, bırakın onu! O benim ailemden biri. Mümkün değil olamaz!” dedim. Ben suçluyu dışarıda arıyordum. Düşünün ki, Gizem bu adamı gördüğünde, “Amca, amca!” diye koşuyordu. Bizim karşı komşumuz.
Çocukluğundan beri tanıyorsunuz yani...
- Öz amcamın oğlu. Ama aile içine pek girmezdi. Kişiliğini sorsanız bilemiyorum. Tanımıyorum. Sürekli karşılaşıyoruz, aynı sokakta oturuyoruz ama hiçbir zaman bir araya gelip bir bardak çay içmişliğimiz yok. Diğer amca oğullarıyla aram iyi, bununla pek ilişkimiz yoktu.
DİRİ DİRİ YAKMIŞ!
Başka bir hikâye olmasın bu işin arkasında... Bir insan manyak mı, niye böyle bir şey yapsın?
- Hiçbir şey yok ablacım. Biliyorum, bir mantığı yok! Ama yaptı işte. Gizem de akıllı da bir çocuktu. Onu tanıdığı için birlikte gitmiş, yoksa gitmez...
Siz morgda bedenini gördünüz mü Gizem’in?
- Görmem mi? Ben teşhis ettim. Ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Yüzü gözü tanınmaz haldeydi. Bıçak sokmuş o Allah’ın cezası, taşla kafasına vurmuş, dövmüş... Boğmaya çalışmış... Olmamış, üzerine benzin döküp yakmış. Bir de 25 dakika başında bekliyor çocuk yanarken...
Nerden anlamışlar?
- Polislere kendisi söylemiş. Benzin döküp yaktığında çocuk diriymiş. Böyle bir şey var mı! İnsan çıldırmaz mı? Bir de devlet alıyor, bunu besliyor! Niye besliyor? Bunun hakkı idam.
İdam olsaydı, katilin idam edilmesini ister miydiniz?
- Onu benim elime versinler. Çünkü hızlı bir ölüm, onun için “kurtuluş” olur!
Sizce yasalar yeterli mi?
- Tabii ki değil, bir kere caydırıcı değil. Bu tür canilere hak ettikleri cezayı vereceksin ki, başkalarının çocukları böyle zulüm görmesin!
Bir gün afla çıkar mı?
- İnşallah çıkar! Karşısında bizi bulur. Allah sesimizi duysun. Çıksın ki, insanlar onu pisliğiyle boğsun. Bu beddualar, onu hiçbir zaman huzur içinde uyutmayacak.Öyle bir adam ki, o onu toprak bile kabul etmez... Allah’ından bulsun!
Eşimin yanından geçip gitmişler
O son günü anlatır mısınız?
- Amcamın torunları pikniğe gitmiş, maaile. Bizim kız da evin önünde, arkadaşlarıyla oynuyor, “Gel seni onların yanına götüreyim!” diyor. Bir akrabası hangi çocuğu böyle söylese gider...
Peki, bütün bunları yapanın “akraba” olması sizi nasıl etkiliyor?
- Felaket. Biz aslen Siirtli’yiz ama babam 60 yıldır Adana’da, bütün sülale buradayız ve birbirine bağlı bir aileyiz. 40 yıl düşünsem aklımıza gelmezdi. Olmaz ya! Böyle bir vahşeti kimse kabul edemez, ailesi de kabul etmiyor. Bugün, “Ölse cenazesine gitmeyeceğiz!” dediler, bu biraz içimi soğuttu. Annesi de, “Böyle bir evladım yok!” diyor. Kan davalı bir adam bile, babasını öldürmüş mesela, hanımına, çocuğuna dokunmuyor. Bir insan yolda bir köpek, kedi görüyor ona vurmamak için takla atıp ölüyor. Bir hayvana yapmıyorlar bunu... Biz ailece birbirimizin her işine koşarız. Bizim kız kaybolunca, kardeşleri inanılmaz yardım etti. Sabahlara kadar aradılar. Ben uyudum onlar uyumadılar...
KATİL DE KIZIMI ARADI
Katil de aradı değil mi?
- Evet. Bu nasıl bir alçaklıksa, kızımı katlettikten sonra abisine gidiyor, benim ablam ona yemek yapıyor. Sonra bizimle aramalara katıldı. Gözümün içine baka baka.
Abla ne durumda?
- Vicdan azabından ölmek üzere. Sürekli “Baba, benim yüzümden oldu!” diyor. Bakın, istedi de ben vermedim gibi bir durum kesinlikle yok... Kiminle evleneceğine kendisi karar verecek. Onun hayatına ben niye karışayım?
Kızınız reddedince kuzeniniz bunalıma mı girdi?
- Onu hiç bilmiyoruz. Hiç görmüyoruz ki. Ama yani senden benden sağlıklı. Uyuşturucu filan desen yok. Hadi haplandı da mı yaptı? Hayır. Bir insan böyle bir vahşete nasıl karışır, nasıl yapar? Bilmiyorum.
GÖZ GÖZE GELDİK
Öğrenince ne yaptınız?
- İnanmadım. Emniyet Müdürü “Bu mu? “ diyor, “Yok!” diyorum. “Benim çocuğumun katilini başka yerde ara, neden aile içinde arıyorsun!”
Peki ya karınız?
- Onu hiç sorma... O da kendini suçluyor.
Neden?
- Çünkü ana-kız hiç ayrılmazlardı. O gün biz saat 11’de evden çıktık. Gizem, annesiyle birlikte pazara gidecekti. Ama sokakta arkadaşlarını görünce annesine, “Ben oynamak istiyorum, burada kalayım” demiş, o da “Tamam” demiş. Çünkü kapının önü güvenli, herkes de tanırdı. Ben işe doğru yola koyuldum. O arada gördüm, bu cani son sürat karşıdan geldi. Ben sokağı dönmeden. Evlerinin önüne durdu, göz göze geldik bir an. Sonra ben ilerledim, gittim. Demek ki önceden planlamış, Gizem’in yanına gitmiş, onu pikniğe götürmeye ikna etmiş, arabasına almış. Geçerken hanımın yanından geçiyorlar ama hanım görmüyor arkada oturan bizim kızı, hızla gidiyorlar. Karım şimdi perişan tabii.
Paylaş