Paylaş
Fotoğraflar: Emre Yunusoğlu |
Orhan Barlas Hoca belki bir umut olur |
Kişi ölüme yatabilmeli ama kendi seçimiyse
Feray K., öncelikle samimiyetiniz için teşekkürler. Cesaretiniz için de. İnsanların kolay kolay dile getiremeyeceği bir şeyi yazmışsınız. Ben ötanaziyi savunan biriyim. Tam da sizin dediğiniz gibi insanlığın dibine vurmuşsam; varlığım, çevremdeki herkesi için bir yükse, bir azapsa, kendi seçimimle buna son verebilme hakkım olmalı. Eğer annenizin, böyle bir talebi varsa, evet ölüme yatabilmeli. Ama onun ya da bir başkasının adına bizim karar vermemiz ne kadar doğru olur bilmiyorum. Ben ne sizin ne de Tijen’in yerindeyim. O yüzen fikir yürütmek, ahkam kesmek gibi geliyor. Mail’inizi Tijen’e attım, aşağıda onun görüşlerini de okuyacaksınız. Kolaylıklar diliyorum. Kolay da olmadığını biliyorum.
Ben onun yerine karar veremem
Tijen anlatıyor |
Kızımı soyup koli bantlarıyla banyoda bağlamış
KANYON’daki ziyaretçilerimden biri...
Bir askerî hekimdi.
Oturdu karşıma ve kızını anlatmaya başladı.
Kimliğini gizleme gibi bir derdi yok, ama kızını düşündüğüm için ve dava devam ettiği için ben adını vermeyi uygun bulmuyorum.
Müjde 12 yaşında, her zamanki gibi evden okula, yürüyerek geliyor. Saat 3 sularında. Annesi de babası da çalışıyor, birkaç saat sonra onlar da evde olacak.
Ama o gün diğer günlerden farklı bir gün, peşine biri takılıyor, Müjde farkında bile değil. 30 yaşlarındaki adam, yaşadıkları apartmana kadar onu takip ediyor. Müjde, apartmandan içeri giriyor, adam da peşinden. Müjde 4’üncü kata çıkıyor, adam da peşinden. Müjde yaşadıkları dairenin önüne geldiğinde çantasından anahtarlarını çıkarıyor, kapıyı açarken, adamın hâlâ arkasında olduğunu görüyor.
Adam, “Veli bilmem kim bu katta mı oturuyor?” diyor.
En saf haliyle, “Hayır bu katta biz oturuyoruz ve komşumuz Handan Hanımlar” diyor.
“Ha öyle mi?” diyor adam.
Müjde o anda kapıyı açmış durumda.
Adam, şimdi evde birileri var mı yok mu onu anlamaya çalışıyor.
Tam içeri girecekken, “Kâğıt-kaleminiz var mı?” diyor, Müjde çantasından kalem çıkarıyor, kâğıt bulamıyor, bir telaş içeri giriyor, mutfağı karıştırıyor kâğıt bulmak için.
Adam hâlâ durumdan emin değil, evde biri var mı yok mu, Müjde onun için ideal kurban olabilir mi, olamaz mı?
Kafasını içeri uzatıyor, Müjde o sırada elinde kâğıtla geliyor ve adam son numarasını patlatıyor, “Küçük hanım, bir bardak su alabilir miyim?”
“Tabii” diyor Müjde, mutfaktan suyu getirirken, artık adam, açık adıyla sapık, kızın evde yapayalnız olduğuna kanaat getiriyor, eve giriyor ve kapıyı arkasından kapatıyor.
Bundan sonrasını baba, gözleri yaşlı anlatıyor:
“12 yaşındaki kızımı soymuş, tecavüz etmemiş ama tacizde bulunmuş. Kızım hiçbir zaman detayları anlatmak istemedi. Banyoda koli bandıyla onu bir sandalyeye bağlamış. Yanına da bir bıçak koymuş. Ağzını bantlamamış, sadece ‘Sakın bağırma ve saçma bir şey yapma, seni öldürürüm’ demiş. Sonra eklemiş: ‘Söyle bakalım evde para var mı?”
Tesadüf bu ya, maaile yurtdışına tatile gideceklermiş, evi iyice karıştıran adam, pasaportları ve zarf içindeki dolarları buluyor, alıyor ve kaçıyor.
Babanın yorumu şöyle, herhalde benim üniformamı gördü, o yüzden kızıma daha fazla zarar vermeden çekti gitti.
*
Sonrasını merak ediyorsanız, ben size anlatayım...
Müjde, 3 yıldır psikolojik tedavi görüyor.
Asla bu konu hakkında konuşmak istemiyor.
Yaşadıklarının ona nasıl bir zarar verdiği, o gün, o evde olanların hayatını nasıl etkilediğini ve etkileyeceğini kimse bilmiyor.
Sapık onlarca çocuğu da aynı şekilde taciz ettikten sonra yakalanıyor. Dava hâlâ sürüyor. Acılı baba, “Mahkeme süreci de felaketti” diye anlatıyor, “Mağdur muyuz, suçlu muyuz anlayamadık. Defalarca Adli Tıp’a çağrıldık. Ben kızımın tekrar tekrar muayene edilmesini, ruh sağlığı açısından uygun bulmadım. Bu tür olaylar hep vardı, olacak. Ama anneleri, babaları ve çocukları uyarmak gerekiyor. Hep tetikte olmak gerekiyor...”
Ben bu hikâyeden bir sürü şey öğrendim.
En çok da daha dikkatli olmamız gerektiğini.
Kalem kâğıt, su istemek bana da ders oldu.
Çünkü ben de kazık kadar kadın olmama rağmen aynen Müjde gibi iyi niyetliyim, ben de olsam o suyu verirdim.
Bu tür örnekler giderek artıyor, ben de sizi uyarmak istedim...
Paylaş