Paylaş
Bodrum Türkbükü’nde “Hatice Teyze Organik ve Doğal Ürünler”in içine doğru yürüyoruz. Orası benim için lunapark gibi. Kendimi kaybediyorum.
Işıl Tan’ın dünyası.
Dükkânı diyemiyorum.
Öte bir şey.
Işıl’ın, o girişimci kadının tüm ruhunu, tüm enerjisini koyduğu bir yer orası...
Neler mi var?
İçilebilir ve sürülebilir yağlar. Reçeller, kurutulmuş sebzeler, annelerimizin yaptığı gibi ev usulü konserveler, baharatlar, bakliyatlar, pekmezler, çaylar, doğal bakım vücut ürünleri, sabunlar...
Kadın zevkli olduğu için dükkân da çok güzel. Kendisi dekore etmiş, duvarlara meyve-sebze kasalarını ter çevirip çivilemiş, yazılar yazmış...
Orada üretilen malzemeler, Türkiye’nin dört bir yanından geliyor. Her ürün, en iyi nerede yetişiyorsa orayı buluyor, böylece yerel tarıma ve yerel üreticilere de destek veriyor. Elazığlı teyze grubu, şahane pekmez yapıyor. Fatma ablası, Uşak’tan antibiyotik değerinde tarhana yapıyor, nar ekşisi Antakya’dan, salça ve bulguru Mardin’den geliyor.
Esas olarak da satışını internetten yapıyor.
Kendi yağında kavrulan müthiş bir kadın Işıl Tan.
Tebrik ediyorum, Işıl’ların çoğalmasını diliyorum...
Bodrum’a kapağı atma sebebin?...
- 8 yıl önceydi. İstanbul’dan baygınlık gelmişti. O koşuşturmadan, keşmekeşten kaçmak istedim. Nefes alamıyordum. Bütün şehir üzerime üzerime geliyordu. Üstelik hayatta en sevdiğim varlığı, annemi de kaybetmiştim. Kendime yepyeni bir hayat kurmak, odağına da sağlığı, güzelliği, keyfi, lezzeti koymayı istedim. İşte bu hayalle Bodrum’a yerleştim...
Peki Hatice Teyze’yi kurma fikri nasıl doğdu?
- Hatice, benim annemin ismi. Bir şekilde enerjisi hep bana yakın olsun istedim. Onu kanserden kaybettim. Belki de bu yüzden doğal yaşam ve sağlıklı beslenme konusuna kafayı taktım. Zaten araştırıp duruyordum. İtalya, İspanya, Yunanistan, Türkiye... İstediğim de kendim ülkemde, modern donanım ve teknikleri, geleneksel yöntemlerle birleştirip üretim yapmaktı. Bütün enerjimi yeni ürünler geliştirmeye vermek, insanlara iyi gelmek istedim. Lokman Hekim misali...
Nasıl yani?
- O bir isim değil, aslında öyle biri de yok. Yediğimiz her lokma, bizim hekimimiz demek istiyor. Yani “Ne yersek oyuz” diyor. Ki ben de 100’de 100 katılıyorum buna...
Sen de bize iyi gelecek ürünler satan bir yer mi açmak istedin?
- Evet. Hem size hem kendime! İlk başta sadece zeytinyağı üretmekti amacım. Ama insanoğluna hiçbir şey yetmiyor, bir de bu alan dipsiz kuyu ve müthiş eğlenceli... Ne kadar keyif aldığımı anlatamam. Derken sabun, derken reçel, derken tarhana, cipsler, sirkeler oh çoğaldıkça çoğaldık! Türkiye’deki ilk bebek tarhanası ve bebek zeytinyağını bile biz yaptık! Pek gururluyum.
Peki Türkiye’nin dört bir köşesindeki teyzeler nasıl girdi hayatına...
- Tam da bu aşamada! Hep daha iyi ürün peşindeydim. Gezdim Türkiye’yi, buldum onları, anlattım derdimi. Benimle işbirliği yapmak istediler. Hem ek gelir oldu onlara hem de eğlenceli geldi. Böylece daha fazla organik ve tamamen doğal ürün elde etmeye başladım. Pekmezler, salçalar, bulgurlar, tarhanalar, nar ekşileri... Yediklerimizin doğallığına odaklanmışken, vücudumuza kullandıklarımızı da sorgulamaya başladım.
Neleri mesela?
- Güneş yağı mı yapacağım? Benimkinin özelliği hem vücuda iyi gelmesi, nemlendirmesi hem de bronzlaştırması. Sabun zaten yapıyordum, onu alan, gülsuyu sormaya başladı. Araştırınca öğrendim ki gülsuyunu yaparken, gülyağını ayrıştırmadan yapmak gerekirmiş. Sürekli kendimi geliştirmeye çabalıyorum. Ne mutlu bana ki, yaptığımız sağlıklı yağlar Sağlık Bakanlığı tarafından da onaylandı ve artık eczanelerde de satışa sunulabilecek...
Nedir o yağlar?
- Ergen sivilcelerine iyi gelen vişne çekirdeği yağı, gençlik iksiri olan ısırganotu tohumu yağı, karaciğer enzimlerini düzenleyen ve mide asitlerini dengeleyen yan etkisi olarak da iştah kesen yabani enginar ve maydanoz yağı, hazımsızlığı çözen kişniş yağı, ciltteki yanık, çatlak ve yaraları onaran kantaron yağı. Ayrıca C vitamini deposu olup, yaşlanmayı geciktiren goji berry yağı ve acı biber yağı ile yüz kremi yaptık. Kantaron yağı, balmumu ve shea yağı ile egzama, sedef, yara, yanık iyileştirici bir krem yaptık...
YEREL TARIMA DESTEK OLUYORUZ
- Bahçesinde herhangi bir ürün yetiştiren herkes, bunu “doğal ürün” olarak tanımlıyor. Ya da semt pazarına gittiğinizde, “Abla, bunlar organik!” deniyor. Ya da “Köyden Mehmet Amca yolladı, valla hakiki bal!”
- Biz işte, bu aşamada devreye giriyoruz, mevsimleri takip ediyor, ürünleri zamanında topluyor, ilaç kullanmıyoruz. Ama ilaç kullanılmayan meyvede kurt olur diye sağlıksız ürünlerden reçel yapmıyoruz. Her ürün en iyi nerede yetişiyorsa orayı buluyor, toprak analizimizi yapıyor ve kendimize yöreden bir ekip kuruyoruz. Böylece yerel tarıma ve yerel üreticilere de destek veriyoruz.
Paylaş