Hadi, 19. Yarım Kalan Hayatlar’ı birlikte yapıyoruz

Sevgili kadınlar...

Türkiye’nin kadınları...

Haberin Devamı

Bana kulak verin...
Dilerseniz, destek de verin...
Önümüzde, birlikte bir Yarım Kalan Hayatlar projesi gerçekleştirme imkânı var. 19. Yarım Kalan Hayatlar.
Bu sefer sadece ben değil, hep birlikte bir değer yaratacağız.
20 bin lira kazanacağız.
Ve o para, şiddete uğramış, şu an kadın sığınma evinde olan kendini toparlamaya çalışan bir kadına gidecek.
Mor Çatı Sığınma Evi’nde bu durumda 12 kadın var.
6. Yarım Kalan Hayatlar da hatırlarsanız, kocası tarafından tarifsiz eziyetlere maruz bırakılan Behiye Buket’ti. O hayvan herif, kusura bakmayın insan demek gelmiyor içinden, kızcağızın hem ayaklarını kırmış hem de ağzının kenarlarını jiletle kesmişti.
Mor Çatı Sığınma Evi’nde bir buçuk yıl kaldı. Sonra hayatını yavaş yavaş düzene soktu. Evet, 20 bin lira kimseyi ihya etmiyor, ama en azından silkelenmesine, hayatının biraz olsun kolaylaşmasına yardımcı oluyor.
Mor Çatı’nın kadınlara verdiği destek yanında lafı bile olmaz, ama hiç yoktan da iyidir. Şimdi yine böyle bir güzellik yapabiliriz, yine şiddete uğramış bir kadına yardımcı olabiliriz.
Üstelik oturduğunuz yerden.
Bana mail atmanız yeterli.

haz@hurriyet.com.tr’ye yazın

O zaman en baştan başlayayım:
Proje, Magnum’un.
Bir ürünü var, Magnum Mini.
Ağzınıza attığınızda hissettiğiniz duygu haz.
Allah’tan mini haz!
Çünkü mini Magnum.
Neyse ne, bizden istenen, kendi mini hazlarımızı yazmamız, bu kadar.
Önümüzdeki günlerde yayınlayacağım.
Magnum, kadınlara evde yaşayabilecekler hazlar konusunda ilham vermek istiyor.
İlhamı da sizlerden alarak, haz profili çıkarmayı amaçlıyor.
Çünkü bu, bütün kadınların ortak derdi.
Hayatımızı uğraşmakla geçiyor, kocayla, sevgiliyle, babayla, kardeşle, çocuklarımızla, onların okullarıyla, beslenmeleriyle, sağlıklarıyla, aşılarıyla, bakıcılarıyla, aktiviteleriyle, neşeleriyle, hüzünleriyle, evle, işle, yemekle, ev işleriyle, say say bitmez...
Ona buna yetişmeye çalışmakla...
Kadınsan, genel müdürsen de böyle, evinin hanımıysan da...
Her şeyi senin halletmen, senin ayarlaman gerekiyor.
Bütün bu keşmekeşin içinde, “Ohhh be” dediğimiz anlar, haz aldığımız, zevk yaşadığımız anlar bizim bonus’umuz. Ve o anlar, o küçük mutluluklar bizim için çok kıymetli. Hepinizden aklınıza gelen haz anlarınızı sıralamanızı istiyorum.
Hadi ben başlıyorum.
Sizinkileri de haz@hurriyet.com.tr adresine bekliyorum.
Öptüm...

Haberin Devamı

*  Malzemesi hazır brownie’ler, çikolata sufleler var. İki yumurta, un, biraz şeker çırpıyorsun, fırına veriyorsun. 15-20 dakikada pişiyor. Öldürücü güzel. Evde kimse yokken, kendime yapıyorum, bir top da dondurma koyuyorum yanına üç-beş de franbuaz, oh benden mutlusu yok! Yalana yalana yiyorum.
*  Evdeki koşu bandında yürümek, hatta koşmak. Eee o kadar brownie’leri yersen sonu budur! Ama spor yaparken, mutluluk hormonu salgılanıyor, o da beni mutlu ediyor. Üstelik 3 kilometreden sonra, aklım da açılıyor, şahane fikirler, yazı konuları, buluşlar yağmaya başlıyor.
*  Soğuk çayla göze kompres, pamuğu çaya batırıyorsun, iki gözünün üzerine koyuyorsun. Kendin için bir şeyler yapmış oluyorsun. Bu arada gözlerin de dinlenmiş oluyor. Betûl Hanım’dan öğrendim, o yıllardır yaptığına göre bir bildiği vardır.
*  Bir gün param olursa hamamlı ev istiyorum. Çünkü hamama bayılıyorum. Kızımı yıkamak çok hoşuma gidiyor. Saçlarımıza krem sürüp, bakım yapmak büyük keyif.
*  Cumartesi sabahlarını Alya ve sevgilimle, uzun uzun yatakta geçirmek. “Birini tuttum” oyunu oynamak. Aileden biri olabilir, arkadaşlarımızdan biri, meşhur biri, tarihi bir karakter olabilir, Fenerbahçe bile olabilir. Diğer iki kişi sorular soruyor, tutan ise sadece “evet” ya da “hayır” olarak cevap veriyor. Dünyanın en basit ama en eğlenceli oyunu.
*  Kahvaltı sofrası hazırlamak. Ama şık sofra. Konseptli sofra. Bahçeden begonviller filan topluyorum.
*  Evin dekorasyonuyla oynamak. Bunun için araştırmak. Dergiler bakmak, kumaşçılar dolaşmak. Koltukları hangi kumaşla kaplatsam diye hayal kurmak.
*  Aile ağacı yapmak. Alya, kartona dev bir ağaç çiziyor, baba ve ben de, aile fertlerinin fotoğraflarını getiriyoruz, hep birlikle kelleleri kesip, o ağacın dallarına yapıştırıyoruz. Güzel ve komik oluyor. Böylece bizim kız, aile fertlerini de daha iyi öğreniyor.
*  Albüm yapmak. Çeşitli aile fertleri için özel, el yapımı hediyeler tasarlamak.
*  Fotoğraf çekmek.
*  Hayatımıza dair kısa, manalı-manasız belgeseller yapmak.
*  Bahçeyle meşgul olmak.
*  Tavşan Hım’la oynamak, elma yerken ve uyurken onu izlemek.
*  Alya uyuduktan sonra, iki sevgili, sarmaş dolaş film seyretmek.
*  Limonata yapmak, ama harbi, naneli filan.
*  Bahçede güneşin altında mayışarak kitap okumak.
* Bahçede akşamüzeri, hafif serinlikte, battaniye altında uyumak.
*  Ayçekirdeği yemek, yanında kola içmek.
*  Dolapları temizlemek. Bir tarafı işkence ama öteki tarafı büyük haz, hafifleyeceğiz çünkü.
*  İç çamaşırı koleksiyonunu elden geçirip, onları şampuanla yıkamak, havlular arasında kurutmak. Gelecek maceralara hazır olmalarını sağlamak.
*  Tatil planları yapmak.
*  Şarap eşliğinde yeni müzikler dinlemek.
*  Amatörce ekmek pişirmek, “Bir şeye benzedi mi acaba?” diye heyecan yapmak.
*  Yemek kitabını açıp, enteresan yemekler denemek.
*  İçine giremediğim için kaldırdığım dar elbisenin içine girmek.
*  Tuhaf, şimdi farkına varıyorum, diyet yapıp o diyete uygun davranmak da haz veriyor, “Ne diyeti ya!” deyip bozarak yemeğe dalmak da...
*  Adana’dan pamuklar içinde getirilip dipfrizlerde saklanmış içliköfteleri mücevher niyetine yemek.
*  Ummadığın, hesaplamadığın, planlamadığın anda sevgilinle sevişmek.
*  Domates dilimlerinin üzerinde sızma zeytinyağı gezdirmek.
*  Sevgilim her gün akşam eve geldiğinde, “Alyaaaa, baba geldiiii” diye bağırıp, kapıya koşmak.

Haberin Devamı

Aklıma şimdilik bu kadar geldi, hadi ben gidiyorum, sizden haber bekliyorum...

Yazarın Tüm Yazıları