Geçmiş bayramınız kutlu olsun

Gözlerimi alamıyorum. Bu nasıl bir şey böyle. Bütün kız bebek elbiseleri çok şeker, çok güzel, çok komiktir aslında ama bu başka bir şey.

Upuzuuun, beyaz bir elbise.

Gelinlik gibi.

Belli belirsiz minik pembe çiçekler var üzerinde. Masumiyetin ve saflığın simgesi.

İnsan, daha bakınca bir hoş oluyor.

Kollar karpuz. Bebe yaka. Bele kadar bedene oturuyor sonra 18. yüzyıl prensesleri gibi etek kabarıyor.

İçine bir Alya daha saklanabilir.

Çünkü elbisenin içine çıt çıtlanmış bir jüpon var. Alya büyüdü, jüpon takacak.

Neredeyse Versailles Sarayı’nın koridorlarında koşacak.

Kim bilir bebeğim bu elbisenin içinde nasıl sevimli duracak.

Kızım bayramda bu elbiseyle hava atacak.

Di mi Alya?

*

Bana bak Alya...

İnat etme...

Bu elbiseyi giyeceksin...

Düzgün dur, şunu geçireyim kafandan...

Babaannen üşenmedi taa Londra’lardan getirdi. Toruna Şeker Bayramı’nda giymesi için, prenses elbisesi hediye etti.

Kimin böyle elbisesi var?

Uzatma... Ver o kolunu...

Ve lütfen bırak elinden o itfaiye arabasını...

O kamyonetten de kurtul...

Unutma, sen bir kız çocuğusun Alya.

Tamam anlıyorum genetik, ben de küçükken bebekler yerine tüfeklerle oynardım ama benim yaptığım her salaklığı senin de yapman gerekmiyor.

Şeker bir kız çocuğusun sen.

Elbisen de şeker.

Çok şeker.

Evet, konuyu yine bu elbiseye getirdim, çünkü giyeceksin bunu.

Daha kafana tüylü ponpon toka takacağız.

Bugün senin ilk bayramın...

İnsan önce bayramlıklarını giyer.

Aman aman, peki giyme!

Zaten daha saat erken.

Amma zormuş, çıplak dolaşmak isteyen bir çocuğu giydirmeye çalışmak...

Neyse ki, daha vaktimiz var.

Hadi gel evin odalarını dolaşalım.

Herkesin bayram hazırlığına bir bakalım...

*

Bugün bayram Alya.

Şeker Bayramı.

Bayram şahane bir şeydir.

İnsan büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinde öper. Bütün aile bir arada birlikte olmanın keyfine, geleneğini yaşar.

Ama aynı zamanda çevresine yardım etmenin yollarına da bakar.

*

Evin içinde tatlı bir telaş.

Alya’nın babannesi, halası, eniştesi Dubai’de...

Bu kadar çok insanı bir arada görmeye alışık olmayan Alya sevindirik halde.

Bir kucaktan ötekine gidiyor.

Ailenin en küçüğü olmanın tadını çıkarıyor.

Bayram sabahı fonda belli belirsiz bir müzik...

Ev halkında hummalı bir faaliyet...

Bugün herkes erken uyanmış.

Birinin gömleği ütüleniyor, öteki ‘Eteğim nerede?’ diye bir odadan diğerine koşuyor.

İnoka mutfakta portakal suyu sıkıyor, sesi geliyor, yaşasın demek ki kahvaltı da hazırlanıyor.

Ben?

Dokuz aylık kızımı misler gibi yıkamışım.

Elbisesini giysin diye ikna etmeye çalışıyorum.

Evin içinde dolaştırırsam inadını kırarım diye düşünüyorum.

*

A aaa!

Bak, babası da uyanmış...

Bayram tıraşını oluyor...

Bayram günü böyle, özel tıraş...

Sinekkaydı tıraş...

Çok komik görünüyor değil mi, o yüzündeki beyaz köpüklerle. Gel biraz köpük alalım elimize, sana bıyık yapalım.

Şimdi yıkayacak köpükleri baba, biz de gidip onu öpeceğiz.

‘İyi bayramlar babacığım’ diyeceğiz.

Bayramlar özeldir Alya.

Bayram günü herkesin üzerinde yeni bir şey olur, gelenektir.

Birinin pabucu yenidir, birinin gömleği.

Ben mesela babanın aldığı ayakkabıları giyeceğim...

Baban da halanın hediye ettiği gömleği giyiyor.

Sakın yanlış anlama, konuyu yeni elbisene getirmeye çalışmıyorum ama sen de birazdan o elbiseyi giyeceksin!

Yüzünü öyle buruşturma...

Suratını düğme gibi yapma...

Dubai 30 derece ama çıplak gezemezsin.

Tamam tamam gel, peki, babaannenin odasına gidelim...

İyi bayramlar diyelim. Elini bir öpelim.

Kelimenin bütün anlamlarıyla süper babaanne o.

Bak, sabah jimnastiğini yapıyor.

40 yıldır her sabah yapar, o yüzden bu kadar dinç.

Hayır Alya hayır, ısırmıyoruz, o eli öpeceğiz!

Sana bir mendil uzatıyor babaanne, alsana.

Nasıl güzel bir mendil değil mi?

Keten bir mendil, ucu da işli.

İçinde ne var?

Aaa bu sarı şey de ne?

Altın...

Tadı iyi değildir, aklından bile geçirme, bütün dişlerini kırar, yemeni tavsiye etmem.

Teşekkür et babaanneye.

Hayır Alya hayır, yutma!

Ver onu bana...

Kocaman da bir sarıl şimdi

Aferin Alya’ya.

Bu babaanne başka babaanne.

En güzel sürprizli hikayeleri o anlatacak sana.

Destan gibi hayatı var.

Bu kadar yeter.

Birazdan aşağı iniyoruz ama yeni elbisemizi giymiş olarak.

Gel çabuk, bir de halanın odasına gidelim.

Şık şık giyinmiş hala, bak şimdi de makyaj yapıyor.

Hayır Alya, bırak o allık fırçasını...

Babanın ‘Redbull’ dediği kadar varsın valla.

Öp halayı, iyi bayramlar dile, birazdan aşağıda buluşuruz de.

*

Bayramları insanlar dönem dönem farklı algılar. Ele avuca gelinceye kadar bayramlar şenlikli bir şeydir.

Sonra sıkıcı hale gelir.

Gereksiz bulursun, kaçarsın.

İnkar edersin, ne manası var dersin.

Ama sonra yavaş yavaş bir yaş gelir, bir de bakarsın kendini o geleneğin içinde buluvermişsin...

Keten mendillerin içinde hediyeleri hazırlayıvermişsin.

Benim için de bayramların zerre kadar önemi olmadığı bir dönem vardı elbette.

Bayram demek seyahat demekti, tatil, izin yolculuk, serserilik demekti...

Vınlamak demekti...

Kaçış için ideal zamanlar.

Öyle geleneklerine, göreneklerine düşkün biri değilim. Aile büyüklerine ‘Bayramınız kutlu olsun’ demek bile zül gelirdi bana, kim uğraşacak şimdi derdim. Hoşlanmazdım el öpmekten, birtakım ritüelleri yerine getirmekten.

Artık farklı düşünüyorum. Yaşlanmaya başladığım için midir, bir çocuğum olduğu için midir, yurtdışında yaşadığım için midir bilinmez, benim için bayramlar önemli. Maaile bir arada olmaktan, bayramlaşmaktan artık hoşlanıyorum. Hem de çok. Kızımın hem benim hem sevgilimin ailesiyle haşır neşir büyümesini istiyorum. Akrabalarını tanımasını istiyorum. Bayram geleneklerini yaşamasını istiyorum. Ama biliyorum, o da belli bir yaşa kadar, ‘Amaaaan... Şimdi kim bunların ellerini öpecek’ diyecek. Sonra bunları yapmanın ona bir şey kaybettirmediğini anlayacak...

*

Alya, o gün babaannesinin ona hediye ettiği bayramlığı içinde çok şekerdi.

Tabii sürekli orasını burasını çekiştirdi.

Elbiseyi kafasına geçirdi.

Bileğindeki bilezikleri dişledi.

Jüpondan kurtulmak için özel gayret sarfetti.

Kafasındaki ponponu yere attı.

Ama ben hiç oralı olmadım.

Üstünü düzelttim.

Tokasını geri kafasına geri taktım.

Aile fotoğrafı çekilirken Alya üzerindeki prenses elbisesiyle kucağımdaydı.

Ben de çok gururluydum.
Yazarın Tüm Yazıları