Paylaş
Ama bir kadın olarak bildiğim bir tek şey var, aldatma söz konusu olunca ve aldatan kadınsa erkeklerin karılarını çekip vurdukları bile oluyor.
Öyle bir kültürde yaşıyoruz.
Bu, erkeğin hakkı oluyor.
Erkek mahvoluyor, namusu elden gidiyor.
Mahkeme de, karısının onu aldatmış olmasını, hafifletici sebep sayıyor.
Ama erkek aldatırsa, “E ne var bunda!” oluyor.
İki gündür tartışılan Tuğba-Mehmet Ali Erbil boşanmasının özü, malları paylaşamamak değil, bir adamın karısını aldatması...
Ve o kadının da artık bu duruma tahammül etmek istememesi...
Sizin durumunuz biraz tuhaf değil mi? Bir adamdan çocuk yapıyorsunuz, toplam beş sene evli kalıyorsunuz... Ve o hayatının sonuna kadar size bakmak mecburiyetinde...
- Ben böyle bir şey istemiyorum ki... Sadece yasal haklarımı talep ediyorum. O zaman ben de size şunu soruyorum: Bu kadar malı mülkü olan adam, çocuğunun hayatını garanti etmesin de kumarda mı yesin?
Benim anladığım kadarıyla, Mehmet Ali Erbil “Bu talepler fazla. Zaten hangi karıma vermedim ki, ayrıldığım bütün karılarıma, çocuklarıma destek oluyorum” diyor...
- Çünkü arıyorlar, ağlıyorlar! Mehmet Ali, kadınlar ona bağımlı olsun istiyor. Benim reddettiğim bu! Bu yasa, “Eşine destek olmuşsan, motive etmişsen, evdeki işleri düzenlemişsen, huzurlu bir ortam yaratmışsan, kolektif bir çalışma içine girmişsen, malların yarısı senindir” diyor. Ben de bunları yaptım. Ama işsiz güçsüz bir kadın değilim, hamileliğimin yedinci ayına kadar çalıştım. Geçen sene de bir sezon televizyon programı yaptım...
Ayşe Özyılmazel hiç çalışmadığınızı yazmış...
- Evet, Ayşe’nin annesi de benim avukatımı arayıp, “Mehmet Ali bütün gazetecileri toplamış anlatıyor, ağlıyor, dikkatli olun” diyor. Her kafadan bir ses çıkıyor. Ayşe de beni aradı, “Konuşalım” dedi. Ben konuşmadım. Mehmet Ali, bana yaşattığı travmanın bedelini, kaç para verirse versin ödeyemez. Konuşmuyorum diye haksız görünüyorum. Tekrar ediyorum, kendim için istemiyorum çocuğum için istiyorum.
Karşınızdaki adam da onun babası...
- Olur mu canım, nasıl güvenebilirim bu adama, her gece kumar oynayan adama...
İŞ İNADA BİNDİ
Ama siz avukatınıza, “Daha makul bir şey istiyorum” diyebilirdiniz...
- Dedim ama yani bu da onların işi. Zaten çocuğum olmasaydı, inanın çantamı alır giderdim. Ama boşanmak istemiyor. İşler içinden çıkılmaz bir hale geldi. Sizin kocanız, “Aile dostumla dedikodun çıktı, gerçek olmadığını biliyorum ama davada kullanacağım” dese, siz ne yapardınız?
Önder Fırat hikâyesinden söz ediyorsunuz...
- Evet. İş inada bindi. Sen bunu yaparsan, ben de bunu yaparım...
Şimdi tabii bir sürü şey yazılıp çiziliyor. Bir önceki eşi Sedef’le evliyken sizinle birlikte oldu deniyor...
- Hayır, hayır onların boşanma sebebi ben değilim. Tamam, Mehmet Ali’nin temiz bir sicili yok ama bana söz vermişti. “Geçmişte böyle vukuatlarım olmuş olabilir, fakat seni seviyorum, sana aşığım ve sana bağlı kalacağım” demişti. Bir sürü röportajında da söyledi, “Tuğba’yı biliyorum, onu aldatırsam beni boşar” dedi. Ben her zaman söyledim, benim için aşkın teminatı sadakat. Geçmişte nasıl bir adam olduğu beni ilgilendirmiyor, ben ona bunu kaldıramayacağımı söyledim. Mecbur muyum beni aldatan bir adamla birlikte olmaya? Yoksa çok çok âşık olarak evlendim onunla.
ALDATMADAN DURAMIYOR
O da ayrılmak istemiyor...
- Evet ama adam duramıyor ki, hep aldatıyor. Sorunumuz para pul değil yani. Kamuoyunu arkasına alma derdinde, çünkü dava başladığında olabileceklerden korkuyor. Korkması gereken şeyler var...
Sizi son aldattığı kadın mı?
- Anlatmak istemiyorum bunları. Bir de Mehmet Ali şöyle bir adam; o kendi istediği zaman ayrılır. Şimdi ben istediğim için boşanmak istemiyor.
Peki 1.5 trilyonluk maddi-manevi tazminat davası?
- E söyledim daha önce, tamamen avukatımın prosedür olarak yazdığı bir şey...
Ama işte yazılıp çizilince, siz kafa koparmaya çalışan kadın gibi duruyorsunuz...
- Kim ne düşünürse düşünsün bu saatten sonra. Ben yaşadıklarımı biliyorum. Bana yaptığı şeyleri de o biliyor. Her şey nasıl olsa bir gün ortaya çıkacak.
O da size âşık olduğunu söylüyor. O zaman bütün bu aldatmalar neyin nesi? Hastalık gibi bir şey mi?
- Galiba. Aldattığını hiç düşünmedim. Biraz kurcalayınca çıktı...
Kabul etti mi?
- Bana etti, kamuoyuna etmedi...
Tablo ve gümüşleri depoya kaldırmış
Belki de M.Ali Erbil’in tedavi olması gerekiyor. Ne bileyim Michael Douglas filan gibi. Hollywood yıldızları seks terapisi filan görüyorlar ya...
- Bilmiyorum bunların cevabını. Belki de mutsuzdu. Belki de aşk bitti. Ben sadece beni sürekli aldatan bir adamla birlikte olamam. Evden ayrılırken çocuğumun oyuncaklarını aldım, biraz da mutfak eşyası, bunları paket yaptım. Geri dönüp paketleri alırken, bir de ne göreyim? Evdeki tabloları ve gümüş çatal bıçakları depoya kaldırmış! Bu ne fena bir şey ya! Ben mi parayı düşünüyorum! “Sen ne yapacaksın ki gümüş çatalları tek başına” diyor, “Kızlarım gelince biz burada yemek yeriz!” Sanki ben onları almayı düşündüm. İş, ne yazık ki bu noktalara geldi. Ama sağlıklı düşündüğünü filan sanmıyorum. İkimiz de çok yıprandık. “Bütün mal varlığımı üzerine yapayım, yeter ki boşanma” da diyor. Ama artık çok geç...
Paylaş