Ayşe Arman: Bu yazıya başlık bulamadım






Ayşe ARMAN
Haberin Devamı

E-MAİL 1/ Mimar Sinan Koleji'ne gidiyorum. Lise 2'yim. Babamın da öyle yüksek yerlerde filan tanıdığı yok. Bizim de dönem ödevimiz oldu: ‘‘Atatürk ve Basın’’. Başladım tabii medyayı taramaya. Ve ne oldu? Uğur Dündar, Ali Kırca, Altemur Kılıç, Mehmet Ali Önel, Emin Çölaşan hepsiyle görüştüm ben. O kadar beğenildi ki, ödevimi Süleyman Demirel'e verdim. Herşey rüya gibiydi. Bir önceki referanslarımı kullanarak, bu sefer de ‘‘Günümüz Kadın ve Erkek Yazarları’’ başlığı altında, Tayfun Talipoğlu, Ayşe Kulin, Buket Uzuner ve Attila Atalay'la görüştüm. Gençlere değer verenler olduğu müddetçe bizler de başarılı olabiliriz. Anlayışlı yazarların şerefine! (Nazlı Akkaş)

YANIT 1/ Yaşasın Nazlı. Seni tebrik ediyorum. Adını saydığın insanlara ulaşmanın boru olmadığını ben biliyorum, dış kapının son mandalıyım ama seninle ben de gurur duyuyorum. Pazartesi yazdığım yazıyla tam da bunu kastetmiştim, kinayeli bir yazıydı aslında, ‘‘Tamam arkadaşlar dönem ödevlerinizi yaparım ama bu kadar da hazırlopa konmayın!’’ demek istiyordum. Sen sıkı bir araştırmacılık yapmışsın, afferin sana.

E-MAİL 2/ Nuri Çolakoğlu röportajınız istifa etme kararımı kendi kendime onaylamama yardımcı oldu. Başlayalı henüz 5 ay olmuştu ama o iş beni sarmadı. Taşınmaya gelince, güç aldım ya, inşallah önümüzdeki 2 ay içinde. Hiperaktifler birleşsek, şu ortalığı bir elden geçirsek. Yoksa pesimist ve statik insanlar sayesinde batacağız. Tabii hala batmadıysak. (S.C.A)

YANIT 2/ Yok batmadık. Ama her okuduğunuz röportajdan etkilenip, işi bırakırsanız siz batarsınız. Onun için hiperaktivitenizi kontrol altında tutup yazılardan etkilenme derecenizi azaltmanızı tavsiye ederim ama biliyorum ki, bir hiperaktife tavsiyede bulunmak, suya yazı yazmak gibi bir şeydir, siz nasıl olsa bildiğinizi yapacaksınız. Yapın. Ama pişman olmayın. (Bir küçük tavsiye daha: Yapın ama yakalanmayın!).

E-MAİL 3/ Yaptığımız bir filmle ilgili olarak Nuri Çolakoğlu'nun kurduğu tematik kanallara ulaşmak istiyorum. Size sekreter muamelesi yapmak istemem ama böyle yardımları geri çevirmediğinizi biliyorum. (Y. Ertürk)

YANIT 3/ Nuri Bey'in halka ilişkiler müdiresi Ayşe Kocaer'in e-mail adresini versem yeter mi? Oradan kendisine ulaşabilirsiniz:

ayse.kocaer @newmediaco.net

E-MAİL 4/ Başlangıçta tarzınız iyi sattı ama artık eskisi kadar popülariteniz yok galiba. O modern hava, hınzır sorular, farklılıklar azalıyor mu ne? Sizi kırıp geçirmek değil niyetim, sadece bir iletişim fakültesi mezunu olarak, o eski tadı bulamamaktan yakınıyorum. (Hasan K.)

YANIT 4/ Peki Hasan. Siz söyleyin. Nasıl yazılar yazmamı istiyorsunuz? Hangi konulara değineyim, kimlerle söyleşeyim? Kendimi tekrarlıyor olabilirim, bana yardımcı olun. Mesela bir liste hazırlayın, kimlerle röportaj yapmamı istiyorsanız sıralayın, bana yollayın. Hatta ortak bir isim belirleyelim ve bütün okuyuculardan sorular isteyelim. Yaparım yani. Bu tür bir işbirliğine açığım ama size yaranacağım diye beyin ameliyatı olacak halim yok.

E-MAİL 5/ Kel kafalı, göbekli kocanızı Aktüel Dergisi'nin kapağında gördüm. Bir hayli yakışıklıymış. Zafer Bey'in bir dahaki seçimlerde adaylığını bekliyoruz. Belki ailece Türkiye'nin sorularına bir çözüm bulursunuz. (E.Y)

YANIT 5/ Çok beklersin canım. Ama kocamı yakışıklı bulman hoşuma gitti. O da havaya girdi, haftada üç gün spor yapıyor. Bakarsın göbeği tamamen erir, biz de (kedim ve ben) sana duacı oluruz.

E MAİL 6/ Siz hiç yağmurda çıplak dolaştınız mı başlıklı yazınızı okudum. Hani otelin isminin (Ma Biche) ne anlama geldiğini öğrendinizde ‘‘Haaa tamam o zaman olmuşsunuz’’ ya, işte oraya takıldım. ‘‘Haa tamam o zaman olmak!’’ ne demek? Ben de istesem olabilir miyim? Dilbilgisi dersi vermek niyetinde değilim ama ‘‘oldum’’ fiilini sizin gibi yerli yerinde kullanıp, taşı gediğine oturtamıyorum. İlk kez ‘‘Biri Bizi Gözetliyor’’ programında duymuştum. Böyle yazmayı siz onlardan mı öğrendiniz, yoksa onlar mı sizden kopya çekiyorlar? (C.Kaya)

YANIT 7/ Ben nasıl konuşuyorsam, öyle yazıyorum. Eski İstanbul Türkçesi konuştuğumu iddia edecek halim yok. Dünyanın her tarafında ‘‘olmak’’ fiili dilin ana taşlarından bir tanesidir. O yüzden en çok o fiille oynanır. İsterseniz oynamam! Ama oynayınca da kıyamet kopmuyor, ayrıca insan kolayına geldiği için öyle konuşuyor. Konuştuğu gibi yazınca da sonuç böyle oluyor. Hem sizin ‘‘Biri Bizi Gözetliyor’’ programıyla alıp vermediğiniz ne var? Alındım doğrusu. Bu de nereden çıktı oldum!

E-MAİL 8/ You are so boring and old fashioned in terms of displaying your ego. You are so self centered and selfish and I wonder when they gonna kick you out. How much did they pay for the advertisement of Thalasso? Why don't you write ‘‘the column for sale’’ on to your forehead, just above your ‘‘tatar eyes’’? Then you can gain more than you guess. Du hast kein qualitaet fuer die Zetinug. Schade fuer uns. Tshues. (Charlie Brown)

YANIT 8/ Bu da Serdar Turgut'tan sonra moda oldu. Türkçe yazamayacağını millet İngilizce ifade etmeye etmeye başladı. Charlie Brown rumuzlu arkadaş, isimini verebilecek kadar cesur da değil. Mektubuna Almanca cümleler eklemesini de gösteriş merakına bağladım. Hayır canım, bu sütun satılık değil, ama işler böyle giderse sponsor almak zorunda kalacağız. Senin kendini Charlie Brown'a bedavaya satmana da üzüldüm!

E-MAİl 9/ Sen biraz numaracı bir insanmışsın gibi geliyor bana. Geçenlerde evlenmeden çocuk yapmayacağına dair annene söz verdiğini yazmıştın. Yani bu bir tabu öyle mi? Ama bir yandan da evli değilken kürtaj oldum diyorsun. Herkesin tercihleri kendini ilgilendirir ama neden kürtaj oldun söylesene? Annen gerçekten sadece çocuk doğurmaman için mi aldı o sözü senden? Gerçekleri doğru yansıttığına emin misin? Bu arada ben bir iletişim öğrencisiyim, gazetecilik hocaları hakkında neler anlatıyorlar biliyor musun? (Başak)

YANIT 9/ Başakcım. Senin kafan karışmış. Durum şöyle: Annem evlenmeden sevişme demedi. Evlenmeden çocuk sahibi olma dedi. Çok üzücü ama hayatta bazen kazalar olabiliyor. O zaman da devreye tıp giriyor. Bunun numaracılıkla ne alakası var? Aksine, en azından, kendi gerçeklerimi olduğu gibi yansıtıyorum. Gazetecilik hocalarının hakkımda neler anlattığını ise bilmiyorum, çok da ilgilendirmiyor. Sen başkalarının o gazetecilik hocaları hakkında neler dediğini biliyor musun? Üffffffffffffff!

E MAİL 11/ Limandaki teknelerin, yelken iplerinin direklere vururken çıkardığı sesleri dinlemek ya da faturaları ödemek için çalışmak. Seç?

YANIT 11/ Seçtim: Yelken iplerinin direklere vururken çıkardığı sesleri dinlerken, çalışmak. İkisi de bir arada olabiliyor. Öptüm.

Yazarın Tüm Yazıları