Paylaş
Telefonuma şöyle bir mesaj düştü:
“Emine Ülker Tarhan’ın duruşu bile bana umut verdi. Şahane şeyler anlatıyor. Oh be! Nasıl iyi geldi anlatamam. Sabah sabah üzerimdeki ürkek, korkak, bıkmış, sümsük hal gitti, bir dik duruş geldi. İyi ki yapmışsın bu röportajı. N’olur onun anlattıklarını günlerce yayınla. Bizim böyle kadınlara ihtiyacımız var!”
Sonra Twitter ve Instagram yorumlarına baktım...
“Emine Ülker Tarhan, Türkiye’nin en aydın kadınlarından biri...”
“Türkiye’nin aydınlık yüzü ve geleceğin lideri...” “Artık onun gibi siyasetçiler görelim. Bıktık kavgacı ve cahil olanlardan...”
“İçi umutla doldu, işte bizim liderimiz!”
“Ona hakaret eden AKP milletvekiline verdiği, “Beni susturabilecek tek şey bilgidir hanımefendi, o da sizde yok...” cevabı tarihe geçecek bir cevaptı...
Gerçekten de Emine Ülker Tarhan özellikle de gençler ve kadınlar tarafından çok seviliyor.Neredeyse, herkesin üzerinde hemfikir olduğu bir isim. Bugün onunla kadın meselesini konuşuyoruz...
Daha doğrusu, kadın düşmanlığını...
Bu ülkede kadın düşmanlığı ne ölçüde?
-Bize neredeyse “Affedersin kadın!” diyecekler. O ölçüde işte...
Hadi tek tek sayın... Bu iktidar zamanında kadınlar aleyhine ne tür gelişmeler yaşandı?
-O-oooo! Nereden başlasam? “Kızlı erkekli” sözünü kim kazandırdı siyaset jargonuna? “Kadına şiddetin nedeni, kadının çalışmasıdır. Erkeğin fıtratını bozuyor!” bile demediler mi? Koskoca akademisyenler, “Kadını, iz bırakmadan dövebilirsiniz!” demedi mi bu ülkede? Utanmasalar, “Kadına iz bırakmadan işkencenin püf noktaları”nı anlatacaklar! Yeni eğitim sistemiyle birlikte, iyice sinik kadınlar istiyorlar çevrelerinde. Kadın katilleri, bu mesajı aldığı için artıyor kadın cinayetleri. Hem çok çocuk istiyorlar, hem hamile kadının sokağa çıkması muhafazakâr ahlaka ters! Ama rüşvet almak, kasalar dolusu para saymak, devleti soymak nedense ters değil...
KADINLARI SEVMİYORLAR
Kadınlardan oy istemesini de biliyorlar...
-Aynen öyle! Bizi yönetenlerin kadına bakışını mı, bakmayışını mı konuşmak lazım. Kadına bakmamayı, yok saymayı tercih ediyorlar. Onlara göre, yoksul kız çocuklarının payına birkaç sene okula gidebilmek, sonra evlenmek ve çok çocuk düşmeli. Tecavüze uğrayanı, tecavüzcüsüyle evlendirmek istiyorlar. Hatta tecavüz mağduru kadın ölsün istiyorlar! Cinayeti, “namus temizlemek” olarak görüyorlar. Kadınları sevmiyorlar. Mesele bu. Çünkü biliyorlar ki, kadınlar boyun eğmezse bu ülke asla boyun eğmez! Kadına sadece, “Seçebilirsin, seçilemezsin. Broşür dağıtabilirsin, akıl dağıtamazsın. Eksik eteksin, yönetici olamazsın!” diyorlar. Kadın yönetici sadece göstermelik etki yaratması için seçiliyor, seçtiriliyor. Bakınız Başbakan’ın araya girip seçtirdiği Danıştay başkanı...
Kadınlardan korkuluyor mu?
-Aslında kadından değil, değişimden korkuluyor! Kadının güçlenmesi ekonomik ve toplumsal yaşamda aktif hale gelmesi, değer yargılarını ve toplumsal ilişkileri de değiştirecek. İşte esas korkulan bu!
AK Parti kadınlar için bir şey yapmıyor. Peki CHP yapıyor mu?
-Hiçbir partinin derde deva olacak kadar çaba gösterdiğine inanmıyorum. Ama bu konuda bir şey yapmamanın şampiyonu AKP!
reddediyorum!
Başka ne tür baskılarla karşı karışa kadınlar...
-Tecavüz mağduru kadının hamileyse kürtaj yaptırmasını istememeleri mesele... Kadının bu konuda karar vermesini nasıl engellerler? Olabilir mi böyle bir şey? Bırakın hangi diziyi seyredeceği, ekmeğin siyahını mı, beyazını mı yiyeceği, kaç çocuk doğurup, hatta nasıl doğuracağına kadar kontrol etmek istemelerini ben reddediyorum! Onlara göre kadın, düşünmemeli, düşünemez. Bizim evde oturmaya hakkımız var ama dünyayı değiştirmeye yok! Yankıya hakkımız var ama sese yok. Bizi yöneten adama göre ya söyleneni yapacağız ya da susacağız! Kadınlar onu, sadece doğuracakları çocuklar açısından ilgilendiriyor. Kadınların eğitimsiz kalmaları, mutsuzlukları, işsizlikleri, hastalıkları onun umuru değil. Kadınlar, seçim deposuna eklenen kalemlerden ibaret. Bu pespayeliği ben, kader olarak kabul etmeyi reddediyorum!
Bu zihniyete göre...
Tecavüze uğrayan suçlu tecavüzcü masum!
Peki Meclis’te kadın milletvekili sayısının artması bir işe yaramadı mı?
-Hayır. Kadın vekil oranı yüzde 4’ten yüzde 14’e yükseldi de ne oldu? Kadın cinayetleri azaldı mı? Tam tersine daha da arttı! Çünkü zihniyet değişmedi. Vekil sayısı arttı ama kadın istihdamı, yargıda kadın temsili yerle bir oldu. Bıraksanız Mısır’daki gibi kadın yargıcı da, domatesi de yasaklayacak bunlar! Çocuk gelinleri ve yoksul oğlanları köle yapacak sisteme, AKP’nin kadınları gözü kapalı oy verdiler mi, vermediler mi? Sadece zengin aileden güçlü olan kadınların bir yerlere gelmesine izin verdiler mi, vermediler mi? Hani yoksul kadınlar, hani emekçi, hani eğitimli, zeki, cıva gibi üretken, tırnaklarıyla kazıyarak bir yerlere gelmiş kadınlar? Onların Meclis’te olmalarını sağlamalıyız. Özellikle son yıllarda en çok kadınlar ve yoksullar görünmez oldu bu ülkede...
Siz meselenin esasını nerede görüyorsunuz?
-Esas olarak bir zihniyet sorunu bu! Bu noktaya gelmemiz, kadını bir nesneye indirgeyen anlayışın sonucu. 13 yaşında, onlarca kişinin tecavüzüne uğrayan kız çocuğunu, “kötülüğün farkında olduğu” gerekçesiyle suçlu, tecavüzcülerin yaptıklarını ise, neredeyse makul ilan edenler mi kadınlara adalet dağıtacak? Bu tıpkı Amerika’nın Irak’a adalet ve özgürlük getireceği iddiası gibi bir şey. Kadına yönelik şiddet toplantılarda konuşulacak hep, ama itiraz eden kadınlar bakanlık binasında dahi dövülecek! Demek ki bu zihniyet her eve düğmeler, butonlar da koysa, her birimizin başına bir polis jandarma da dikse bu sorunu çözemez!
Şiddet yüzde bin dört yüz arttı
Daha çok kadın ölür mü bu ülkede? Daha çok tecavüzcü serbest kalır mı? Daha ne kadar bedel ödeyecek kadınlar...
-Kadına şiddet, ne yazık ki bir gelenek bu topraklarda. Kadınların her şeyi, giysisi, çocuk sayısı, devlet meselesi. “Kızlarla erkekler okulda aynı merdivenleri kullanıyor. İçime sinmiyor” diyen bir emniyet müdürümüz, “Kızlı-erkekli banklarda oturuyorlar. Ben buraya kaydolursam, yoldan çıkarım dedim” diyen bir bakanımız vardı. “Eşimi yanımda çanta gibi taşıyorum” diyen bir bakan daha, “Kim kızının birilerinin kucağına oturmasını ister ki!” diyen bir başbakan yardımcısı. “Kız ve erkek öğrencilerin birlikte eğitim yaptırılması büyük bir yanlışlık!” diyen Meclis başkan vekilimiz var. Daha ne olsun! Çocuk gelin sayısı yetmezmiş gibi, “Liseye devam ederken evliliğe izin” bunların döneminde oldu. Bunların döneminde, tayt giydiği için suçlanıp mesleğe kabul edilmeyen bir hâkim adayı canına kıydı. Bir de üstüne, “Kadına şiddet abartılıyor” dendi ya, ne diyeyim artık ben! Ölü kadın bedenleri en çok bu dönemde manşetlere taşındı. Şiddet yüzde bin dört yüz artmışken, “Güzel adliye saraylarımız var!” dendi. O işe yaramaz, içinde hukuk olmayan adliye saraylarını yıksınlar, artık gerekmez! Yerine AVM yakışır! Bu gidişle daha çok bedel ödeyecek kadınlar. Çözüm, öncelikle bu zihniyeti tasfiye etmektir. Daha eşitlikçi, hoşgörülü bir anlayışı egemen kılmak. Sonra etkili ve iyi bir takımla, kararlı ve doğru projelerle, kadınların bakış açısıyla sorunun üzerine gidip, çözmek! Neden çözülmesin ki...
Fotoğraflar: Emre Yunusoğlu
Paylaş