Paylaş
İzliyoruz tenis maçı gibi. Hayretle, dehşetle.
Ama bugün cuma.
Tüm bu olan bitenler, şahane kadın girişimcileri size tanıtmama engel değil.
Tam tersine, boğazımıza kadar batmışken, yürünmemiş yollarda yürüyen bu azimli kadınlar bize güç veriyor, umut veriyor...
Bugün de şahane bir kadın girişimciyle huzurlarınızdayım.
*
Adı Bedriye.
O da bir KADİGER üyesi. Bence bir çılgın.
Kafasına koyup yapamayacağı şey yok.
O, b-fit Bedriye.
Gerçekleştirdiği bir tür devrim.
Kadınların hem spor yapıp hem sosyalleşebilecekleri, evden dışarı çıkabilecekleri salonları açtı.
Adını da b-fit koydu.
Denk gelmişsinizdir, pek çok semtte var.
12 yılda her ay binlerce kadına etkinlik düzenledi, sosyal ortam sağladı, neşe verdi, seminer düzenledi, sağlık aşıladı.
b-fit 12 yılda 532.976 kadına spor yaptırdı, kadınları 514 ton hafifletti, 6.901.012 cm inceltti, 8.318.456 saat spor yaptırdı.
970 kadın spor eğitmenine istihdam imkânı sağladı.
Ve 12 yılda, toplam 300’den fazla kadını girişimci yaptı.
Bedriye, çılgın değil de ne? Gerçek Çılgın Bediş o! İzmir Amerikanlı. Önce işletme okuyor. Sonra evleniyor, iş hayatına atılıyor. Ama içinde psikoloji okumak kalıyor. Columbia Üniversitesi’ne başvuruyor, kabul ediliyor, her şeyi bırakıp Amerika’ya gidip psikoloji okuyor...
Canı ne isterse onu yapıyor.
Ve hayal ettiği her şeyi birer birer hayata geçiriyor.
Güçlü, azimli ve şahane bir kadın.
Enerjik, pozitif, deli gibi üretken ve dibine kadar kadın dayanışmasına inanan biri.
Türkiye’de bulunan franchise şirketleri arasında yüzde 100 kadın girişimci sayısıyla tek kadın franchise şirketi. 2017 UFRAD (Franchise Derneği) Pozitif Ayrımcılık Ödülü’nün sahibi.
Ondan etkilenmemek mümkün değil...
Enerji saçan bir kadın...
BEDRİYE HÜLYA’NIN AĞZINDAN KENDİ HİKÂYESİ
“3 çocuklu bir ailenin en büyük kızıyım. Konya doğumlu ama İzmirliyim. Kendimi bildim bileli biraz tuhaftım. İçekapanıktım ve çok okurdum. Aklımdan geçirdiklerimi hemen hayata geçirmeye çalıştım. Ve pes etmeyi hiç bilmedim.
16 yaşında, beni uzun süre yatağa bağlayan bir kaza geçirdim. İlk düşüncem yattığım yerde daha fazla kitap okuyabileceğimdi. Bu da beni tanımlayan bir özellik, bardağın dolu tarafına odaklanabiliyorum.
İzmir Amerikan’dan sonra işletme okudum. Kısa süren bankacılık serüvenimden sonra, âşık oldum. Evlendim ve eşimle birlikte turizm sektörüne atıldık.
HER ŞEYİN ÇÖZÜMÜ VAR
Otelcilik işi bana, “Her şeyin bir çözümü mutlaka vardır”ı öğretti... Ve balık satın alan değil, balık tutan olmayı.
Ben aslında hep psikoloji okuma istemiştim. Columbia Üniversitesi’nden kabul alınca hayalimin peşinden Amerika’ya gittim. Amerika’dan süper bir iş fikriyle 4 yıl sonra geri döndüm. Kadınların hem spor yapıp hem sosyalleşebilecekleri, evden dışarı çıkabilecekleri salonlar açmaktı hedefim. İlk olarak İzmir’den başladım, “İzmirli beğenirse herkes beğenir!” dedim ve kolları sıvadım.
Müthiş bir kadın dayanışmasıyla, çok yakın arkadaşlarımı bir telefonla yanıma alıp, işe başladığım ilk aylarda tiroit kanseri olduğumu öğrendim.
Yapacak çok işim vardı, hayallerim vardı, kanser bana engel olmamalıydı. Bunu daha önce atlatanlar olduğunu öğrenince kendimi toparladım, “Ben de atlatabilirim!” dedim. “Bir kişi yaptıysa ben de yapabilirim” mottosu işte o gün hayatıma girdi. Sadece kadınlarla bir arada bir iş yapıyordum ve kadın enerjisine acayip inanıyordum. Benim gibi düşünen kadınlarla birlikte b-fit’ler gün geçtikçe çoğaldı.
Bir süre sonra, “Başka ne olabilir? Ne yapabilirim?” diye düşünmeye başladım. Kadınların spor yapmasına engel olan etkenleri inceledim: Evine yakın olmayan gelemiyordu. Bunun üzerine, “Her mahalleye bir b-fit sloganı”nı geliştirdim. Kadının kocası, babası, abisi, erkeklerin olduğu bir salonda hoplayıp zıplamasını istemiyordu. E b-fit’ler tam bu noktada, can kurtaran simidi oldu. Antrenöründen işletmesine kadar herkes kadındı! Ama çok önemli bir engel daha vardı. Kadın, çocuğunu bir yere emanet edip bırakamayınca gelemiyordu. Ona da bir çözüm üretmek gerekiyordu. Öyle bir yer olmasını hayal ettim ki, kadın kendi için sadece 30 dakika ayırıp spora geldiğinde, çocuğunu da aynı süre için bir yere bırakabilmeliydi. Bu düşüncelerle ‘MUZİPO çocukların hareket üssü’ ortaya çıktı.
ZANNETMEK YASAKTIR
B-fit’lerden sonra, çocuklar için de hareket ve sosyal yaşam merkezleri açmaya başladık. Kadını evinden çıkarmış, çocuklarına da güvenilir ve sağlıklı alanlar oluşturmuştuk.
Sonra kafayı, kadınlara, kadının iş hayatındaki yerine taktım. Her gelir seviyesinden kadının kendi gücünün farkında olması ve onu kullanmasının bir yolu olmalıydı. Destek almak isteyenler vardı. Destek verebilecek olanlar vardı. Ama bunların buluşabileceği bir platform yoktu. Bu düşüncelerle, BİZBİZE platformunu oluşturdum. Endeavor, ashoka, KAGİDER gibi güçlü STK’ların desteğiyle, projenin hedef kitlesi olan 300 kadına ulaştık. ‘Girişimcilik, İstihdam ve Gönülülük’ olarak üçe ayırdığımız programımız var. İlgilenenler http://bizbizze.com/bizbizze göz atabilir.
Ofisimin duvarında, “Bu işyerinde ZANNETMEK katiyetle yasaktır!” sözü herkese tavsiyemdir. Hiçbir şeyi zannetmeyin, “Öyle sanmıştım!” demeyin, deneyin, yaşayın, görün, deneyimleyin.
KIZIN OKUYOR MU? KARIN ÇALIŞIYOR MU?
- Bedriye, üretken. Kafasında sürekli bir iş var, bir proje var. Takside mi? Şoföre, “Kızın okuyor mu, karın çalışıyor mu?” diye soruyor. Çalışmıyorsa, okumuyorsa, adamın başının etini yiyor. “Bak, şurada şöyle bir iş var, burada böyle bir şey var. Gönder karını, kızını, çalışsınlar!” diyor.
- Bedriye öyle bir kadın ki, diyelim biri yanına çaycı olarak girdi. Eğer biraz potansiyel gördüyse, çaycı giren asla çaycı kalmıyor. Sekreter giren de sekreter kalmıyor! “Daha fazlasını yapabilirsin! Üniversite mezunu olman şart değil. Kendini ne kadar geliştirebildiğine bakar!” diye teşvik ediyor. Hiçbir zaman “Ben yapamam!” sözünü kabul etmiyor. “Daha önce biri yapmış bunu. Senden çok daha akıllı ya da becerikli olduğu için değil, yapmak istediği için! Sen de yapabilirsin!” diyor ve karşısındakine ilham veriyor.
Paylaş