Paylaş
Onların hayatlarının karardığı gün.
Bir yıl önce o gün anneleri öldü. Babaları, sokak ortasında anne Selma Civek’i tam 27 yerinden bıçaklayarak öldürdü.
*
Bu ülkede kadına karşı şiddet ne yazık bitecek gibi değil.
Pınar Civek ve kardeşlerinin yaşadıkları, o binlerce örnekten sadece biri.
Selma Civek 14 yaşından beri Hüseyin Civek’le evli. Adam çalışmıyor. Kumar oynuyor, alkol alıyor. Her türlü melanet var. İkide bir Selma’nın karşısına dikilip ondan para istiyor.
Selma çalışkan bir arı.Motorsiklete atladığı gibi evlere temizliğe gidiyor, Dikili’de yazlık evlere bekçilik ediyor, bahçeleriyle ilgileniyor, bir günde üç işe gidiyor.
Üç çocuğa da o bakıyor. Çocukların hepsi güzel güzel okuyor. Dişinden tırnağından artırdığı parayla bir eve giriyor. Çalışıyor, para biriktiriyor. Çalışıyor, para biriktiriyor.
Amacı o evin borcunu ödeyebilmek. Adam parayı eve değil, ona vermesini istiyor.
Oğulcan dün iyiydi bugün kötü
ARTIK iyice inanıyorum, hiçbir şey için erken konuşmayacaksın hayatta. Mutlaka bir şey çıkıyor, bir aksilik tepene biniyor.
Dün en havalı halimle “Müjdeler olsun! Oğulcan iyi” demiştim. Bugün aksini söylemek zorunda kalıyorum.
*
Bu kez karnına basınca hareket eden sevimli bir penguenle gittim hastaneye. O da ne! Oğulcan’ın etrafında bir sürü sağlık personeli. İlaç verecekler, damarını bulmaya çalışıyorlar.
Kıyameti koparıyor. Debeleniyor, ona buna kafa atmaya çalışıyor. Dünkü melek yok artık. Zaptetmeye çalışıyorlar ama ne mümkün. Dün geceyi de felaket geçirmiş.
Neden?
Eve gitmek istiyor. Giysilerini silkelemeye başlamış. Yetişkin hayatında bıktım senden anlamına gelen o hareket, onun dilinde giysilerimi giydir, beni eve götür demek.
Tijen oralı olmayınca delirmiş. Kafayı oraya buraya vurmuş, dikişler patlayacak diye korkmuşlar, tekrar yatağa bağlamak zorunda kalmışlar.
Aynı tantana sabah da sürerken, ben içeri oyuncak penguenle girince, birden ilgisi o hareketli, değişik şeye odaklandı. Aldı, evirdi, çevirdi, karnına bastı, baktı kanatlar hareket ediyor, penguen dans ediyor, gülümsedi. Neşelendi, eğlendi.
O anda damar bulundu.
İlaç işi de halledildi.
Ama bu macera daha sürüyor haberiniz olsun.
Gelişmelerden sizi haberdar edeceğim...
SESSİZLERE SELAM OLSUN
GEÇENLERDE bir yazınızda “suskunlar”dan bahsetmiştiniz. Ben de çok etkilendiğim bir deyişi yazmak istedim: “Sessizler.”
Hastanelerde anne karnında ölen bebeklerin defin kağıtları biz yakınlarına imzalatılıyor. Ben orada gördüm, onlara “sessiz” deniyor, sadece sonuna ailenin soyadı ekleniyor. Soyadları belli ama hepsinin adı aynı; “sessiz”. Bir isim konamadığı için. İlk gördüğümde çok etkilenmiş, şaşırmıştım. Hâlâ da gözlerim dolar hatırladıkça, ne yazık ki kız kardeşimin soyadıyla da bir sessizin kağıdına imza attığım için belki de...
- Gerçekten de çok hüzün verici, sarsıcı bir şey bu anlattığınız. Ben de okurken ağladım. Bütün o sessizlere selam olsun...
Paylaş