Geçen pazar günkü röportaj üzerine beğenenlerin, sevenlerin yanı sıra, kafama domates atanlar da çıktı. Demek ki, kendimi adam gibi ifade edememişim.
O zaman şimdi yeniden deneyeyim:
Benim son zamanlarda en dişi bulduğum kadın, Türkan Saylan mesela. Hiç öyle femme fatale biri değil. Ne alaka değil mi? Altı çizili, vurgulanmış bir kadınsılığı, feminenliği de yok. Ama müthiş bir özelliği var.
İnanılmaz verici.
Benimle röportaj yaparken söylediği "Vermek dünyanın en güzel şeyi" lafını unutamıyorum, çok etkilendim.
İşte Türkan Saylan bu yüzden dişi.
Benim annelik ve dişilik tarifimde, esas olan doğurmak değil, vermek... Korumak, kollamak, kol kanat germek, sorumluluğunu üstlenmek, birlikte büyümek... Ve bunun için ille de hamile kalmak ve dünyaya getirmek gerekmiyor. Anne olmayan kadınları yeteri kadar dişi bulmuyorum derken, fiilen anne konumunda olmayı reddeden kadınlardan söz etmiştim.
Vücudunun formu bozulmasın diye doğurmak istemeyenler, evlat edinmeyenler, kendisinden başkasını sevemeyenler... Onlar dünyanın en güzel kadınları bile olsa, benim gözümde dişi olamıyorlar.
Çünkü vermenin anlamını keşfedebilmiş durumda değiller...
Katılırsınız, katılmazsınız ben böyle düşünüyorum.
BİLİYORUM YAZDIKLARINDA ART NİYET YOK
Yazılarını sürekli takip ediyorum. Bütün fikirlerine katılmasam da, hiç şüphem yok, sen ne düşünüyorsan, ne yaşıyorsan, onu yazıyorsun. Bunun adı samimiyettir. Ve bu, çok yakın olduğunu düşündüğümüz insanlarda bile her zaman bulamadığımız bir özelliktir. O yüzden, seni okurken "Art niyetle yazmıştır!" demiyorum. Geçen pazar da demedim. (Füsun.)
- Sen çok yaşa Füsun! Beni anladığın ve doğru anladığın için teşekkür ederim. Genellikle kristal dükkanına giren fil durumuna düşüyorum. Çünkü bazen samimi olacağım diye, dan-dun olabiliyorum. Türkçesi kırıcı.
BIRAKIN ANLAMASINLAR
Sen diyorsun ki, "Annelik süper bir macera. Olağanüstü güzel bir şey. Fırsatınız varsa, ıskalamayın. Zaten anne olmayanlar da yeteri kadar dişi değil bence..." İyi de kariyerinde son sürat giden çocuksuz kadınlar, senin bu söylediklerini okuyunca n’olacak? Ben söyleyeyim, depresyona girecekler, mutsuz olacaklar. O yüzden bırak ne demek istediğini anlamasınlar. Kendi iyilikleri için. (Gizem P.)
- Gizem P. Kırıcı olmamak adına, yalancı olmayı da reddediyorum. Düşündüklerimizi söylemeyelim mi yani?
ASIL SİZİN GİBİ DÜŞÜNEN BİRİ DİŞİ OLAMAZ
Söylediklerinizi kulağınız duyuyor mu! 41 yaşındayım. 33 yaşında rahim kanseri ameliyatı geçirdim ve çocuğum olmuyor. Sizce ben neyim? Benim gibi birçok insan var. Hiç mi düşünmüyorsunuz onları? Nasıl bir insansınız siz? Sizin yetiştireceğiniz çocuk nasıl olur acaba? Asıl sizin gibi düşünen biri dişi olamaz. (Şima Ç.)
- Ben o röportajı birileriyle dişilik yarışmasına girmek için yapmadım. Düşündüklerimi anlattım sadece. Annelik duygusundan bilinçli olarak uzak duranların, ki bir zamanlar ben de onlardan biriydim, neler kaçırdıklarını anlatmaya çalıştım. Annelikten kastım da, doğurmak fiili üzerine kurulmuş değildi. İnsan fikren de anne olabilir. Bir evlat edinip de anne olabilir. Canlılara sahip çıkarak da olabilir. Tabii ki kimseyi üzmek istemedim. Üzdüysem sizi, özür dilerim.
ROL MODELİMSİN
27 yaşında bir anneyim. Sürpriz bir bebek oldu bizimki. Seninki gibi, bir aşk bebeği, adı İlber. Yazılarını okumak bana iyi geliyor. Seni kendime model aldığımı fark ediyorum. Zaten senin yazılarını okuyarak büyüdüm. Hep böyle açık ve samimi ol. Sana küfredenlere de lütfen kulağını tıka. (Aysu K.)
- Tebrik ediyorum. Ne mutlu size. Ama belli ki çocuğunuzun tadını sonuna kadar çıkarıyorsunuz. İnşallah sizin oğlan İlber Hoca kadar akıllı, bilgili, zeki ve cesur olur.
AKADEMİSYENLİK ANNELİK İÇİN İDEAL İŞLERDEN BİRİ
Pazar günkü röportaj mükemmeldi. Ben hep çocuk sahibi olmanın hayalini kurdum. Şu anda Amerika’da doktora yapıyorum. Zaten doktora yapmaya da, biraz bu yoğun annelik duygularım yüzünden karar verdim. Akademisyenlik, annelik için en ideal işlerden biri. İki senedir evliyim, henüz bir gelişme yok. Ama Allah’tan ümit kesilmez. Umarım, bir gün ben de hem meslekte hem annelikte senin kadar başarılı olurum. (Zeynep S. T.)
- Olacağından hiç şüphem yok. Çünkü meseleye "İki senedir deniyoruz, tık yok" diye de bakabilirdin. O iflah olmaz kötümserlerden olabilirdin. Ama öyle değilsin. Bu da şahane bir şey. Mesleğinde ve anneliğinde başarılar diliyorum.
ÇOCUK SAHİBİ OLUP ANNE OLMAYI BECEREMEYENLER NE OLACAK?
Unutmayın ki, çocuk sahibi olup, anne olmayı beceremeyen de pek çok kadın var... (Lale.)
- Evet, haklısınız. Ama benim anlattığım zaten sizin söylediğinizden farklı bir şey değil ki. Şu ya da bu şekilde, doğurarak ya da evlat edinerek anne olmanın iyi bir şey olduğunu, insanı geliştirdiğini anlatmaya çalıştım, ama siz kafama taş attınız.
KÜRTAJ, ÖVÜNÜLECEK BİR ŞEY DEĞİLDİR
Ezgi Başaran’a verdiğiniz röportajda, kürtaj üzerine söylediklerinize inanamadım. Kürtaj olduğunuzu sanki çok olağan bir şeymiş gibi, her yaşta genç kızın okuyacağı bir ortamda beyan etmeniz, korkunç bir sorumsuzluk. Kürtaj, övünülecek bir şey değildir. Kürtajın, kadın psikolojisi üzerindeki kalıcı etkisi son derece travmatiktir. Bu yönteme baş vurmanın 4 sebebi vardır: Sağlık tehlikesi, tecavüz sonucu hamilelik ya da bencillik. Ayrıca kürtajı, "doğum kontrolü" yerine kullanmak 3. dünya ülkelerine, yaşamın fazla anlam taşımadığı, yaşama iç güdüsünün bireysel ve toplumsal sevgi ve saygıdan önde geldiği yerlere mahsustur. Siz artık bende bundan sonra yazılarını ve fikirlerini okumak isteyeceğim bir saygı uyandırmıyorsunuz. Bir kadın ve bir kız çocuk annesi olarak, Avrupa ve Amerika’da yaşayıp farklı perspektifler kazanmış biri olarak, kürtaj olduğunuzu, sizi örnek alan kitlelere bu kadar sorumsuzca yansıtmanızı, son derece tehlikeli buluyorum. Söz konusu röportajı okuyup, kürtajın kabul edilebilir bir şey olduğunu tek bir genç kadın bile düşünmüşse, sizin anneliğinize de, kadınlığınıza da, gazeteciliğinize de yazık! (Tijen C.)
- Ben de sadece anneliğin değil, okuduğunu anlamanın da bir meslek haline gelmesini istiyorum! O yabancı ülkelerde kazandığınız perspektiflerin niteliğinden de şüpheliyim. Bakın, ben gençken olduğum kürtajlardan duyduğum pişmanlığı anlattım. Siz hangi gazeteyi okudunuz? Üstelik böyle bir yasakçılık olabilir mi? Kürtaj lafını yasaklamaya çalışıyorsunuz, cümlenin anlamını bile yok sayıyorsunuz. Beni sevmiyorsanız direkt kafa atabilirsiniz ama bu yaptığınız en azından ayıp.
- ANNE OLMADIĞINIZA PİŞMAN MISINIZ?
- ANNE OLMADIM Kİ, NEREDEN BİLEYİM!
Kendimi bildim bileli, ben iş kadını olmak için yaratılmışım diye düşündüm. "Aşkı seviyorum ama evlilik bana göre değil" dedim. 32 yaşında evlendim, kızım oldu. Söylediğin bazı şeylere şiddetle katılıyorum: Annelik, anne olmak farklı bir şey. Ağlamayan ben, ağlar oldum. Hızlı şoför olan ben, 5. vitesi pek kullanmaz oldum. Hoşgörü, olgunluk diz boyu. Ne var ki, deliliğim, çılgınlığım, gençliğim hiç geçmedi. Fatma Girik’e de sormuşlar "Anne olmadığınıza pişman mısınız?" "Anne olmadım ki, nerden bileyim!" demiş. Bence budur. Tam da bu yüzden, annemin "Anne olunca anlarsın!" sözü, anne olmadan hiçbir şey ifade etmezdi. Yani anne olmayanlara, ne kaçırdıklarını söylemeye bile gerek duymayalım. Bilemezler. Olmak istemeyenlere de, "Vah, vah!" diye bakmayalım. Aslında, ben de onlardan biriydim. Evlenmeseydim, doğurmazdım. Doğurmasaydım, bilmezdim. Biraz dağınık anlattım ama kızım Lidia, babasını delirtmek üzere, benim acilen gitmem gerekiyor. (Olcay.)
- Süpersin, süper! Ne güzel anlatmışsın, ağzından bal damlıyor. Ama anlatmayalım, onlara söylemeyelim kısmına katılmıyorum. Anlatmayı deneyelim, onlar yine kulaklarını tıkasınlar. Bu arada, Alya, babasıyla kudururken ben aralarına girmeyi başaramıyorum. "Anne sen git, baba gel" diyor. N’apalım kız çocukları babaya aşık.
www.cocukistiyorum.com
Sana kırılmadım. Ama bu dünyada, çok istemesine ve ilerlemiş son teknolojıye rağmen, hálá çocuğu olamayan insanlar var, bunu bilmeni istedim. Ben mesela onlardan biriyim: Yıllardır çocuk hasretiyle yanıp tutuşan ve bunun için maddi- manevi her türlü mücadeleyi veren, sayısız kere yıkılan ama yılmayıp her seferinde yeniden ayağa kalkan ve mücadele etmeye yeniden devam eden sayısız kadından sadece biriyim. Senden boş bir vaktinde www.cocukistiyorum.com sitesi forum bölümüne girmeni rica ediyorum. Orada, tüm yürekleriyle çocuk isteyen kadınların duygularını ve bu yolda verdikleri mücadeleyi bulacaksın. Çok gerçek ve çok samimiler. Ben bir ay sonra 4. mikro tedavime başlayacağım, bu sefer içimden bir his olacağını söylüyor. (N. K.)
- Ben senin için dua edeceğim. İnşallah bu defa olur. Gör bak olacak. Yeter ki aklına kötü şey getirme. O kötü hikayeleri dinleme. Ve içinden "Her şey güzel olacak" de. Verdiğin internet adresine de baktım, gerçekten haklısın, çok ilginç. Haber bile yapılabilir. Sevgiler. İyi şanslar. Bu arada olumlu eleştirin için de teşekkür ederim.
BENCE DE SEKSTEN VE ÇOCUKTAN ÖTE BİR ŞEY YOK
Bu röportajdan sonra size saygım ve dolayısıyla sevgim bir kat daha arttı. Bence de bir kadın için seksten ve çocuktan öte bir şey yok. Bunu açıklama ve/veya söyleme cesaretini gösteren ender kişilerden olduğunuz için, sizinle gurur duyuyorum. (Özlem A.)
- Mersi, mersi, mersi. Teşekkür ediyorum.
SEN BENİM CANIMI ACITTIN
Anne olmayı çok istedim, ama ne yazık ki, ilk bebeğimi henüz doğmadan kaybettim. İkinci bebeğimi ise, doğmadan benden aldılar. Ve anne olabilme yeteneğimi. Çünkü kanserdim. Ve bunlar olduğunda yaşım 36’ydı. Üzüldüm, çok üzüldüm. Tüm arkadaşlarımın çocuklarının ikinci annesi oldum ve bu arada kariyerime devam ettim, tabii ki başarılı bir iş kadınıyım. Hobim bile ek işim oldu. Ve aradan 11 yıl geçti. Hiçbir Anneler Günü, canımı, geçen pazarki kadar acıtmadı. (N.D)
- Niye canınız acıyor ki? Siz aslında bir annesiniz, bütün arkadaşlarınızın çocuklarının ikinci annesisiniz. Sizin birden fazla çocuğunuz var, benden bile şanslı durumdasınız. Siz bir çocuğu sevmenin, bir çocuğa bir şeyler vermenin ne anlama geldiğini herkesten daha fazla biliyorsunuz. Lütfen üzülmeyin.