Paylaş
“Yozgat kökenli Kreuzberg çocuğu” diyorsun kendine...
-Evet. Gerçi Yozgatlıdan çok Kreuzberg’liyim felsefi olarak.
Kruezberg’li olunca ne oluyor yani...
-Herkese aynı göz hizasından bakabiliyorsun. Empati yapabiliyorsun. Yani kediyle de, köpekle de eşit oluyorsun! Almanya’ya gitmeseydim bunları öğrenebilmek için 10 sene Gezi Parkı’nı beklemek zorunda kalacaktım. Bak, gittim iyi oldu...
Fatih Akın “Almanca sevişiyorum” demiş bir röportajında, sen de “Ben Türkçe!” diyorsun. Bu neyin ayrımı? Onun ruhu Alman, seninki Türk mü?
-Hayır, bu sevişmenin ayrımı! Sordular söyledim. Yalan mı söyleseydim? Fatih Akın, Almanca sevişiyor, sevişsin abi, ben Türkçe sevişiyorum. Hakikatten de, Alman kadınla sevişirken çok rahat edemiyorum. Türkçe konuşmadığı için midir nedir?
Sen, bir Alman kadınla birlikteyken nasıl bir Kaan’a dönüşüyorsun?
-Bu dil işleri beni sıkıyor! Yine aynı Kaan oluyorum ama belli bir noktadan sonra derinleşemiyorum. Derinleşemediğim için de baygınlık geçirecek gibi oluyorum, ilişki bitiyor...
“Alman-Türk yönetmen” oldum
Sinema senin mesleğin mi hobin mi?
-Çıldırdın galiba! Hobi için bu kadar eziyet çekilmez. Aylarca Yozgat’ın dağlarında köpek peşinde koştum durdum. Hobiden öte bir şey. Tutku bu. Realiteyi kaybettiğim yer. Film çekerken ejderhaların olduğu yerdeyim.
Venedik başarısından sonra yeni film için para bulman kolaylaşacak mı?
-Elbette. Almanya’da şimdiden “Alman- Türk yönetmen” diyorlar. Burada ise “Türk yönetmen.” Bir anda sahip çıktı herkes.
NE İŞ?!
Türkiye’de herkesin diline yerleşmiş bir “hayvansever” lafı var, acayip gıcık oluyorum. Çünkü onların bir kısmının hayvan sevgisiyle alakası yok. Bahçesiz, küçücük evi var ama dev gibi köpek besliyorsun! Ne iş? Böyle hayvansever mi olur?
Film dağıtımcıları Türkiye'nin algısıyla oynuyorlar
Kasten ve taammüden kötü kötü filmleri seçiyorlar. İnsanların onları izleyeceğini varsayıyorlar. Bir hedefleri var çünkü: Kötü film standardını bozmamak! Çünkü bozarlarsa ve seyirci iyi filme alışırsa, bu “kötü filmlerin kral çıplak olayı” ortaya çıkacak! Ve o birbirinden berbat filmleri insanlar izlemeye gitmeyecek! Bu tezgâhı bozmamak için da ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar! Bunları neye dayanarak söylüyorum? E çünkü korsan CD’ler milyonlarca satıyor. Zeki Demirkubuz’un “Kader”ini izlemeyen kaç kişi var? Rahat 2 milyon kişi izlemiştir! Adam gibi sinemalarda oynasaydı, böyle de olmazdı. Ama hayır yapmadılar, insanlar da korsandan izledi. Diyeceğim, alacaksın o dağıtımcıları bir güzel döveceksin!
Çakır’ı koruyamadım vicdanım rahat değil
Peki gelelim Çakır’a... Nerede?
-Çakır, eski sahibinde. Adam köpeğimi geri vermiyor. Ondan satın almış olmama rağmen. Mahkemeliğiz. “Vicdanın rahat mı?” dersen, değil!
Sen sıkı bir başarıya imza attın. Ama bir sürü şeyi Çakır’a borçlusun. Adama sormazlar mı, “Senin yol arkadaşın niye başka bir adamın elinde” diye...
-Evet, haklısın! Ama adam çaldı! Vermiyor ve saklıyor... N’apim? Her şeyi denedim, geri alamıyorum, hâlâ uğraşıyorum.
Belki de öldü...
-Yok hayır, ölmedi, ben bütün köpekçileri tanıyorum. Ölse bilirdim...
Nereden bileceksin?
-Bilirim, çünkü çalan adam Erkan’ın ağzı çok gevşek. Her şeyi herkese anlatıyor. Köpekçiler de, dar bir çevre.
Peki nasıl oldu da elinden gitti...
-Filmi çektik, ben Berlin’e montaj gittim. Çakır’ı da çok güvendiğim bir yere bıraktım. O sırada da, hayatımın karışık bir dönemiydi, açık açık söyleyeyim, sevgilimle ayrılmıştık, anlayacağın boşluğuma geldi...
Eeee?
-Eee’si benim kafam sevgilimle meşguldü. Biz ilişkimiz devam edecek mi, etmeyecek mi gibi şeyler konuşuyoruz, o sırada Türkiye’den bir telefon geldi. Birileri dedi ki, “Kaan, senin köpeğin yerini öğrendik. Elimizde beyaz bir dişi var. İkisini çiftleştirelim”! Ben de, “Sen bize Çakır’ı çiftleştirmek için vermezsen, Erkan’a yerini söyleriz, kaçırır buradan!” demeye getirdiklerini düşündüm. Başka çarem yok zaten gibi hissettim. “Peki çiftleşsinler!” dedim. Yani köpeğimin çiftleşmesini rüşvet olarak verdim, hatam bu.
Sonra da geri gelmedi...
-Evet. Gelmedi. “Biz bıraktık Çakır’ı” dediler. Güya Erkan’ın adamları bekçiye rüşvet vermiş, köpeği almış. Her ne olduysa Çakır yok! 3 gün boyunca jandarmayla arattım. Şu an Erkan’da...
Onu nereden biliyorsun?
-E çünkü elimde Çakır’ı tekrar dövüştürdüğünü gösteren bir video var.
Oooo çok fena!
-Evet. Geçen 2 Şubat’ta çekilmiş. Köpekler yazın dövüştürülmüyor, senede 4 kere dövüştürülüyor. Kaçak olarak birileri çekmiş ve internete yüklemiş.
Ne hissettin peki onu dövüşürken gördüğünde...
-Delirdim. Çıldırdım. Hemen telefona sarıldım.
Kimi aradın? Erkan’ı mı?
-Yok canım, ben Erkan’ı aramam. Elimden bir kaza çıkar!
Çakır’ın başına bir şey gelse kendini sorumlu hisseder misin?
-Hissetmez olur muyum? Zaten diyorum ya, vicdanım rahat değil diye. Köpeğimi koruyamadım, bu benim suçum. Ama filmde asla mutsuz olmadı ve kesinlikle dövüşmedi...
Venedik’e aç kaldım!
Ve karşımda ödüllü oyuncu Doğan İzci. Doğan kaç yaşındasın?
-12
Sence seni niye seçtiler?
-Bilmem. Herhalde yetenekli olduğumu düşündüler.
İleride oyunculuk yapmak istiyor musun?
-Hayır, fen lisesine girmek istiyorum. Bu zamana kadar takdir getirdim. Hayalim doktor olmak.
Peki nasıl oldu Sivas için seçmeler?
-Okula geldiler, ben de o sırada futbol oynuyordum. Önce korktum, katılmadım seçmelere, babam kızar diye. Sonra öğretmen beni ikna etti. İstediklerini yaptım. Sonra “Heyecanlı oynayın” dediler. Onu da yaptım. Öbürleri heyecanlı oynamadı, ben oynadım. Kaan Abi diğer çocukları eledi, başrol bana kaldı...
Kaç kardeşsiniz?
-Altı. İkisi evlendi, biz dört çocuk kaldık.
Polat Alemdar’la film çekmek isterim!
Kendini ünlü hissediyor musun?
-Hayır.
Filmde kendini beğendin mi?
-Evet.
Zorlandın mı çekilirken?
-Hayır.
Sen en çok hangi dizi oyuncusuyla rol almak istersin?
-Kurtlar Vadisindeki Polat Alemdar’la.
Arkadaşların ne dedi filme?
-“Çok güzel film çekmişin” dediler, ben de teşekkür ettim.
Peki Venedik’i sevdin mi?
-Evet. Güzeldi. Ama Türkiye’den farklı. Yemekleri iyi değildi. Domuz eti yiyorlardı.
Ama başka şeyler de var, güzel makarnalar filan...
-Makarnanın içine balık katıyorlar. Ben aç kaldım, meyve yemek zorunda kaldım.
“Köpekler acı çektiler” diyorlar. Sen ne diyorsun, film çekilirken Çakır mutsuz muydu?
-Hayır, tam tersine çok mutluydu. Onlar gerçekten dövüştürülmediler ki.
Hani filmde sürekli küfürlü konuşuluyor ya, normal mi bu? Sizin orada hep küfürlü mü konuşuluyor?
-Bir gelin görün isterseniz!
Bir gün kız arkadaşın olursa, “Ben filmde oynadım!” diye hava atacak mısın?
-Tabii ki!
Paylaş