Paylaş
Bugüne kadar 174 dile çevrilen ‘Alice Harikalar Diyarında’, Serdar Biliş’in yönetmenliğinde, Tuluğ Tırpan’ın müzikleri ve Beyhan Murphy’nin koreografisiyle perşembe günü perde açacak. Dikkat! Aynısı değil, bu bir uyarlama! Serenay Sarıkaya, ‘Alice’ olarak karşımıza çıkmaya hazırlanırken Ezgi Mola, Enis Arıkan, Şükrü Özyıldız, İbrahim Selim ve Merve Dizdar da onunla birlikte. Pazar günü Serenay röportajı vardı, bugün de müzikalin yaratıcılarıyla huzurlarınızdayım. Önce Beyhan Murphy...
- ‘Alice’ Türk müzikalinde yeni bir şeylerin başlangıcı mı?
Evet, öyle olması için uğraşıyoruz.
- Proje nasıl çıktı ortaya?
Biz Serenay’la ‘Fi’yi yaptık beraber. Ondan sonra “Hocam, bir şey yapsak mı tekrar?” dedi. Biraz zaman geçti aradan. Ayşe Barım, Serenay, ben buluştuk. “Ne yapabiliriz?” diye konuştuk, “Müzikal mi olsa, o mu olsa, bu mu olsa?” Birden Serenay’a baktım ve “E sen Alice olsana! Sen Alice’sin!” dedim. Hakikaten de çok benziyor. Bir de Alice çok enternasyonal. Dünyanın her yerinde yapılıyor. Yavaş yavaş, metin, müzik gibi bütün ögeler oluşmaya başladı. Ben tabii koreograf pozisyonunu üstlendim. Biliyorsun, Devlet Opera Balesi’nde asıl işim devam ediyor. Serdar Biliş yönetmen olarak geldi. O noktadan itibaren gerek metin, gerek hikâye ve senaryonun ortaya çıkması konusunda Serdar başı çekti...
- Siz profesyonel dansçılarla çalışıyorsunuz. Bu müzikaldeki bazı oyuncular dansçı değil. Onları alıp dansçı mı yapıyorsunuz?
Yani o kadar iddialı olmayayım, “Dansçı yapıyorum!” diyemem. Ama ben aktörlerle çok çalıştım. İngiltere’de de çalıştım. Çok aktörü hareket ettirdim. Onlardaki o yetiyi sahnede ortaya çıkarma görevini üstleniyorum. Tabii belli bir koreografik düzen var. Müziğin belli bir yerinde şuraya gideceksin, şunu yapacaksın. Hepsinin algısı çok yüksek, hiç zorlanmadık. Bir de çok çalışkanlar. Biz dünyadaki insanları ikiye ayırıyoruz: Bir dansçılar, bir de normal insanlar. Tiyatrocular ve oyuncular, arada bir yerdeler. Dans etmeye yatkınlar.
- Serenay ışıl ışıl parlıyor... Dans ya da oyunculuk eğitimi almadan bu kadar başarılı olmasını neye bağlıyorsunuz?
Doğal çünkü. Doğal bir dans yeteneği var. İlk Fi’de fark ettim bunu, şaşırdım da. Çok az dublör kullandık. Müzikle aynı anda hareket edebiliyor. Bu yetenek herkeste yok, onda var. Ama Alice’de profesyonel dansçılar da var. Bizim MTDİst’ten dansçılar. Ama başrolü ve sahneyi Serenay taşıyor. Toplam 23 dansçımız ve 6 celebrity’imiz var. Dışarıdan gelen dansçıların içinde hiphop’çu var, paten kayabilen de var. Serdar, farklı ve güncel bir şey çıkarmak istedi ortaya. Çıktı da. Bizim Alice’imiz bugünün Alice’i...
‘Alice’ ile Türk izleyicisini dizi bağımlılığından sahneye doğru çekebilirsek ne mutlu bize!
- Alice hep Zorlu’da mı olacak?
Evet. Çünkü bu sahneye göre çıktı. İşin güzelliği de o. Batı’daki işler gibi. Sağ olsun, Zorlu yönetimi de her konuda bize destek oldu. “Şu fuayede prova” diyoruz, çat kuruluyor. “Dekorlar buraya gelsin”, çat oraya geliyor. Teknik ekibi de kutlamak lazım. Hep birlikte iyi bir iş çıkardığımıza inanıyorum. Zor bir dönemden geçiyoruz, sadece biz değil, bütün dünya. Ama ben, yaşadığımız hayata bakıp olumlama yapmayı tercih ediyorum. Ben, “Her şey kötü gidiyor!” diyenlerden değilim. Öyle yaşanmıyor çünkü. Kendine yaşadığın yerde alanlar yaratacaksın, kolaylıklar, güzellikler yaratacaksın. Yapmaktan keyif aldığın şeyleri bulacaksın. Sana ilham veren, enerji veren şeyleri izleyeceksin. İstanbul, hakikaten dünyanın en güzel şehirlerinden biri. Bu şehrin değerini de bilmek lazım. İyi şeyler oluyor tabii ki. Bu müzikal da iyi olacak mesela. Bir de şu var: Sahnenin kıymeti, bence asla hiçbir şeyle karşılaştırılamaz! En önemli aktörler bile gidiyorlar, Hollywood’da film çekiyorlar ama sonra dönüp dolaşıp tekrar sahneye çıkıyorlar. Onları Broadway’de görüyoruz mesela. Aynı şekilde Londra’da da buna çok rastladım. Sahne başka bir şey. Sahnede hiçbir anı geri alamıyorsunuz. Güzelliği o galiba. Sahnede seyirciyle oyuncu arasında direkt temas var, ekranda öyle bir şey yok. O yüzden Alice’le, Türk izleyicisini biraz televizyon dizisi bağımlılığından sahneye doğru çekebilirsek ne mutlu bize!
MÜZİKALİN YARATICILARINDAN
Serdar Biliş (Yönetmen)
CESARETİ İLHAM VERSİN
- “Tavşanın peşinden giderek ‘Wonderland’de kendini keşfetme yolculuğuna çıkan Alice’in cesareti hepimize ilham versin!”
Nisan Göknel (Proje yapımcısı)
SANALLA GERÇEK ARASINDA
- “Çok heyecanlıyız. Özgür ruhlu bir müzikal oldu. Alice, yenilikçi sahne ve ışık tasarımı, hologram, mapping gibi ileri dijital teknikleri, kuvvetli ve özgün müziği, Nil Karaibrahimgil’in bu müzikale özel yaptığı iki şarkı, 23 kişilik dans topluluğu, canlı Alice orkestrası ve etkileyici oyuncu performanslarıyla seyirciyi çok renkli bir dünyanın içine sürükleyecek. Sanalla gerçek arasında bir yolculuğa çıkaracak...”
Murat Uyurkulak (Senarist)
ÖZGÜRLÜK DUYGUSU
- “Kaynak kitabın verdiği özgürlük duygusunu metne yansıtabilmek çok önemliydi. Elimizden geleni yaptık. Umarım seyircimize de hissettirebiliriz!”
Aylin Alıveren (Senarist)
HER ANINDAN KEYİF ALDIK
- “Romanın absürd dünyasını yerelleştirerek, tekerlemelerini bilmecelere dönüştürerek Alice’i kendi kimliğini ve hayatta ne yapmak istediğini keşfettiği bir yolculuğa çıkardık. Her anından keyif aldık, umarım izleyenler de öyle hisseder.”
Tuluğ Tırpan (Müzik)
MODERN BİR YORUM
- “Alice müzikali modern bir yorum oldu. Ekip de sıkı bir ekip, keyif içinde çalıştık. Yönetmenimiz Serdar Biliş, benim için büyük bir şans. Çünkü birlikte çalıştığınız rejisöre güveniyorsanız, hızlı ve keyifli bir biçimde ilerleyebiliyorsunuz.
Paylaş