Paylaş
Onların da hakkını vermek lazım. Kimin? Erkeklerin; tabii fazla da şımartmadan. Neticede ben bir erkek tarafından hayatı zindan edilmiş bir kadınım ama bu demek değil ki erkeklere düşmanım. Aynı benim gibi hayatı bir kadın tarafından zindan edilmiş erkekler de var.
Daha geçen gece bir gece kulübünde eski bir arkadaşıma merhaba dedim, dememle beraber sırtımda bir kadının pençelerini hissettim; “Kimsin sen, ha kimsin, kimsin?” diye bağırıyordu üstelik.
Adamcağızın düştüğü duruma üzüldüm, müzik bile kesilecekti az kaldı. Yani kavga çıkacaktı ben gaza gelip “Sen kimsin?” deyiverseydim. Yaşlarımız da sanırsınız 18-20. İşin enteresanı adam sevgilisine “höst” diyemedi, iyi mi?
Geçen gün Ender’le konuşuyorduk telefonda (Saraç), “Sonunda evlendim” dedi, “Yazsana ya. Hep siz mi çekiyorsunuz acıları, hep erkekler mi içinize ediyor? Bak Ayşe boşanmak istedim, geçinemiyorduk, parasını verdim, evler verdim, ayda şu kadar nafaka bağlandı, 10 sene boşamadı beni kadın. Sonra ben birine âşık oldum, 10 sene ayrı kalınca elbet sağlıklı bir adam bir kadın isteyecek hayatında değil mi? O ne yaptı, ‘Beni evliyken de bu kadınla aldattı’ dedi, gazetelere demeçler verdi, demediği yalanı bırakmadı, onuruma, saygınlığıma laf ettirdi. Eeee hep kadınlar mı eziliyor, söylesene şimdi?”
Sonra düşündüm, Ender de haklı, bana da ne e-postalar gelir ara sıra, yazar bazı erkek okurlar.
Karısını bir kere bile aldatmayan var ama kadın birine âşık olur, adamın işlerinde de ortaklığı var, üstelik ev de kadının üstüne, kadın adamı boşar, adam kalır dımdızlak sokakta, bir de nafaka öder eski kadına. Adam hemen boşanır böyle durumda, aldatılınca erkek durmaz çünkü ama kadın aldatılınca boşanmayabilir intikam adına. Erkek mahkemede genelde susar, “aldatıldım” diyemez, utanır, tabii bunlar halkımızın hikâyeleri, iş sosyetik boyutları bulunca durumlar değişiyor galiba.
Daha ne hikâyeler var erkeklerin bir kadından çok çektiklerine dair. Etrafınızda da vardır illa. Benim gibi sevgiden gözü dönmüş salak ve saftorik kadınları dışarıda bırakırsak -ki bizler sanıyorum artık anca 10 avuç kadar falan kaldık- kadınlar acayip akıllı ve profesyonel çalışıyorlar.
Evli kadın da artık kendini her şeye karşı koruyor ve önlemlerini alıyor, dışarıdaki sevgili desen zaten işini inanılmaz biliyor, inanılmaz akıllı oynuyor.
Lügata “kadın sevgili” yaz: Erkeğin iliğini, kemiğini sömüren çıksın.
Valla erkekler anlatıyor, hele evli olanlar, işte Allah’ın sopası bu; sevgili ayaklarına dolanıyor.
Bir film vardı ya Fatal Attraction.
Evli Michael Douglas, bir gece kaçamak yapar, Glenn Close’la.
Sonra Glenn adama bir musallat olur...
Beter olsun diyoruz şimdi değil mi adamlara, ben diyorum valla çünkü benim hayatıma da girdi bir Glenn.
Ama eğri oturup doğru konuşun şu zamanda, kaç kadın da kocasını bir gecelik ilişkilerle aldatıyor, yalansa yalan deyin bana.
Ama tek gecelik adamlar musallat olmaz asla.
Nereden mi biliyorum, ayol herkes anlatıyor, konuşuyor, yazıyor, günlük sıradan şeyler olmuş bunlar artık ya!
Kocasının ortağıyla aşk yaşayan kadın var. Yeni duydum, yedi senedir hem de. Adamı soyup soğana çevirmişler bir de. Aile bilindik, yani bizim çevrede.
Kadının biri menopoza giriyor, kocası tam yeni emekli olmuş, artık seyahat falan edecekler kalan hayatlarında, kadın diyor ki “Bu hormonlar beni mahvetti, kalan ömrümde seni görmek istemiyorum, evimden git”...
Evi kadının üstüne yapmış adam (Bu bana gelen bir e-posta). Adam şu anda erkek kardeşinde sığıntı; bu da kendi tabiri.
“Ne yapacaksınız?” dedim.
“Yetiş Ayşe huzur evi bulabilir mi?” dedi, “ömrümün kalanını mahvetti bu kadın, hâlbuki o kısırdı, bana çocuk veremediği halde onu bırakmadım ve hep sevdim”...
Yazdıkça yazı nerelere gitti bilmiyorum, başa dönüp yazılarımı hiç okumam ki aman olmamış deyip silmeyeyim diye.
Yazmak istediğim şuydu neticede; hep biz kadınlar mı yara alıyoruz erkeklerden, hep mi onlar kötü? Aldatan onlar, parasız bırakan onlar, onlar şeytan, biz kadınlar melek miyiz?
Hayır.
Her zaman iyi kadınlar, kötü kadınlar, iyi adamlar, kötü adamlar var.
Paylaş