Paylaş
EVLİYİM AMA TEK EŞLİ DEĞİLİM
Eskiler; “Yaş kemale erince anlarsın”, “yaş kemale erince akıllanırsın” derlerdi amma velâkin bir süredir bu sözün anlamı değişti ve ehemmiyeti de yerlerde sürünür oluverdi.
Yani artık yaş kemale erince ya da yaşı kemale ermiş deyince; zırvalamak, saçmalamak, beyin sulanması gibi durumlar mevzu bahis olmaya başladı.
İstisnaları ayrı tutuyoruz tabi ki ama yalansa yalan diyin, bir süredir yaşını başını almışlar, kemale ermişler saçmalayıp durmuyorlar mı?
Bence öyle. Neyse gelelim sadede; bu saçmalayanlara son günlerde yaptığı bir açıklamayla Erman Bey de eklendi; “Evliyim ama tek eşli değilim.”
Daha önce de; “Evliyim ama sadece kâğıt üzerinde; istediğimi yaparım, özgürüm” diyen trilyoner bir işadamını da es geçmeyelim lütfen.
Ya hu bu nasıl bir saçmalık, bu nasıl bir düzeysizlik? Sizler bu ülkenin göz önünde bulunan, medyatik insanlarısınız üstelik. Eğitimsiz olan, evlerine kumalar getiren adamlara, car car bağrınıp yırtınıyoruz bunu yaşamak ve evet demek zorunda kalan çaresiz eşler, kadınlar adına.
Sizler nasıl örnek teşkil ediyorsunuz, düşünün artık. Sizinle beraber olan kadınların durumu da elbette ayrı, sizler eğitimli, görgülü, bilgili adamlarsınız. Eh eğer uzun bir ilişki niyetindeyseniz, muhtemelen seçeceğiniz kadın da o bapta olacaktır. Peki, öyle bir kadın, bir nevi kuma olmayı neden ve nasıl kabullenir? “Kardeşim bu adam evli” dendiğinde “Aman sadece kâğıt üstünde” derken bile utanıp sıkılmaz mı, hiç çekinmez mi? Ben bilemedim, bileniniz varsa yazıversin, beklerim. (bkz: PARA)
Hadi bu bitti, peki ya kâğıt üzerinde evli kalan ve neredeyse günün her saati boynuzlandığını televizyondan, gazetelerden öğrenen kadınlar; sizlerin durumu da bence kuma kısmısı kadar vahim, hatta belki de beter. Nerede kaldı kadındaki onur, gurur? Evlat falan demeyin, çoğunuzun çocukları neredeyse evli, barklı.
Peki, nedir sizi bu kadar çelimsiz kılan, sakın “ya bir gün geri dönerse” diye demeyin; düşüp bayıltmayın beni, e mi?
Peki, sizlerin hayatı nasıl geçiyor, sizler rahibe hayatı mı yaşıyorsunuz en güzel çağlarınızda? Yine evet demeyin, bu sefer üzüntüden düşüp bayılırım, ne olur etmeyin, bunu bana yapmayın. Yoksa yine (bkz: PARA) durumu mu?
Valla benim gibi eline üç digitürk’ü alıp evi terk eden kadınlara -her ne kadar çok zorluk yaşasalar da- saygım çok daha fazla. Siz de cesaret yok, biz buna halk arasında “yemiyor” diyoruz.
Yazdıkça sinir oluyorum, son olarak şu evli ama çok eşli adamlara şunu da sorup, konuyu bağlıyorum.
Acaba ayrılırsam bakarsın birine kapılırım, kadın başımın etini yer “ya evlenirsin benimle ya da giderim” diye tehdit eder ya da hamile kalır, başıma dert olur, yine evleneceksin diye tutturur gibi durumlardan korkup işi garantide tutmak için mi her numarayı çevirdiğiniz halde hala kâğıt üzerinde evli kalmaktasınız?
Bence öyle ve biz buna halk arasında yine “yemiyor” diyoruz.
TWITTER, FACEBOOK IYYYYYYYYYYYY
Şu duruma da taktım bir kaç gündür. Ülkemizin meşhurları kendi televizyon programlarında sürekli söyler, dururlar;
“Ha bu arada söyleyeyim; ben ne twitter’da ne de facebook’ta varım, olanlar sahte, bilginize.”
Hadi tamam, olmayabilirsiniz de bunu her söyleyişinizde sanki içinde var bir kinaye.
Hafif hafif orada olanları aşağılama ya da ya hu benim işim başımdan aşkın, ne işim var ya da sizlerle mi muhatap olacağım, bunlar boş iş havaları.
Ama işte Allah’ın sopası yok. Baktınız ratingleriniz düşmeye başladı, seyirci çekmek lazım, patır patır dökülmeye başladınız ve artık her programınızda şunları der oldunuz;
“Artık ben de varım twitter’da, ben de varım facebook’ta, sorularınızı yazın, soralım; videolarınızı koyun, yayınlayalım”
Bizim halk da salaktı, yedi. Yer gibi gözükür de yemez, bilmem anlatabildim mi? Biz buna halk arasında ne diyorduk “yemiyor”
ANALI KIZLI
Gergin olduğum sanırım belli, beni her gün okuyanlar yukarıda yazdıklarımı okuyunca genelde bu kadar sert yazmadığımdan biliyorum ki bana kesin mail atacaklar; “Hayırdır Ayşe? Kesin bir şey var” diye.
Var valla; dert, tasa biter mi sevgili okur dostlarım, Allah beterinden sakınsın der, gerginliğimi sizinle paylaşırım, adı; kuşak çatışması.
Yani son durum şu; ben anneme küstüm beni eleştirince, üç gündür konuşmuyoruz; ne o arıyor ne de ben.
Ben de bu gazla kızımı eleştireyim dedim, o da bana küstü; babasına yerleşti; üç gündür ne o arıyor ne de ben.
Hadi onlar bir kişiye küstüler;dayanması benimkinden kolay ama olan bana oldu. Ben hem anne hem evlat derken en sevdiğim iki kişiyle de papazım şu aralar.
Dayanamayıp yazıyorum buradan, haydi saçmalamayın kızlar gelin barışalım. (Daha da eleştiri yaparsam ve yaptırırsam taş olayım.)
62, 40,18 al işte sana düpedüz kuşak çatışması.
Paylaş