İki sihirli kelime

Nasıl oldu, neden oldu anlamakta zorluk çekiyorum. Hangi ara bu kadar sevgisiz, mutsuz ve hatta tahammülsüz bir toplum olduk? Empati yeteneğimizi kaybettik...

Haberin Devamı


Neden mi böyle başladım bugünkü yazıya sevgili okurlarım. Bilmem siz ne düşünüyorsunuz ama dünyanın en güzel şehrinde, güzelim İstanbul’da, çarşıda, pazarda, sokakta ışıksız bakan öfke dolu yüzler görüyorum. Hemen kızan, hoşgörüsüz, teşekkür edeni yok denecek kadar az, selamsız, doğal olarak da “sevgisiz”...
Sevmek... Bize bağışlanan en yüce duygulardan biri... Yaşamımıza renk katan efsanevi kelime... Sevmek ve sevildiğini hissetmek, hissettirmek.
Sevgi dolu insanlardık aslında, yüreğimiz hep bu ışıltılarla doluydu. Peki, ne oldu da değiştik, karardık...
Halbuki ne güzeldir “seni seviyorum” diyebilmek. Bu iki kelimeyi kullanmaktan korkmasak, içimizden geldiği gibi ve hissettiğimiz anda söyleyebilsek... Çok mu zor?
“Seni seviyorum” öyle sihirli ve güçlü iki sözcüktür ki aslında... “Teşekkür ederim” de aynen öyle. Söylendiği anda karşımızda akan suları bile durdurur anında. Eşimize, evladımıza, sevgilimize, öğretmenimize, köpeğimize, kedimize, çiçeklere, büyüklerimize, tüm sevdiklerimize söyleyelim her içimizden geldiğinde; duraksamadan, “acaba tepkileri ne olur” ya da “çok söylersem etkisi azalacak” diye düşünmeden.
Olabilir mi hiç öyle bir şey, etkisi azalabilir mi hiç! Ne kadar sık kullanılırlarsa insanın içini o kadar okşar, ilişkileri düzene sokar, uzakları hemen yakınlaştırır, mesafeleri yok eder. Ne güzel bir şeydir bu iki kelimelik sözleri sıkça kullanabilmek, alışkanlık haline getirip gönülden söyleyebilmek.
Hayatın ne kadar acımasız, ne kadar kısa olduğunu, belki yarın sevdiğimiz ve değer verdiğimiz kişileri bir daha bulamayacağımızı düşünecek olursak; bence şu saniyeden itibaren daha fazla geç kalmadan söyleyelim, “Seni seviyorum” diye haykıralım. Ufacık bir saygıyı hissettiğimizde de “Teşekkür ederim” demeyi bilelim.
Zaman zaman çocuğunuzu mesela okula uğurlarken çantasının içine, eşinizin cebine “Seni seviyorum” yazan minicik notlar iliştirelim. Bizden önce eve geleceğini bildiğimiz anlarda yine onlar için evin çeşitli yerlerine “Seni seviyorum” mesajları bırakalım, hoşumuza giden bir şeyler gördüğümüzde “Teşekkür ederim” mesajları bırakalım.
İnanın o mesajları gördüklerinde yaşayacakları mutluluğu kelimelerle anlatmak mümkün olmaz.
İçimizde tutup, saklayıp, ayda yılda bir kez söylediğimizde; hayatımızdaki “keşke”lerin sayısı hızla artacaktır inanın buna. Oysa “keşke”lerin geri dönüşleri yoktur; giden yıllarla birlikte onlar da gider, yakalayamazsınız.
O halde gelin kullanmaktan çekinmeyelim, “Seni seviyorum” ve “Teşekkür ederim” demeyi de sevelim, tüketelim bolca.
Bilin ki siz kullandıkça asla tükenmeyecek, size kat be kat artarak geri dönecektir.
Hadi bugün hepimiz aynanın karşısına geçelim ve önce kendimize “Seni seviyorum” diyelim, varoluş sebebimize teşekkür edelim...
Ülkemizi ve hatta dünyayı sevgi kurtaracak. Sevgi ve sevginin gücü...
Ne olur bu şekilde başlayalım güne... Çok mu şey istiyorum?
Ayşe’nin notu: Yine kan aktı, yine canlar gitti, yine evlere ateşler düştü, yine yürekler dağlandı... Sultanahmet’in şanlı tarihini, kanla lekelediler. Ölenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilerim.

Yazarın Tüm Yazıları