İki lanetli atlet

10 Aralık, Dünya İnsan Hakları Günü’ydü ancak önemini ne kadar biliyoruz tartışılır elbette. Bugüne özel, hepimizin bildiği ibretlik bir yaşanmış hikâyeyi sizlerle tekrar paylaşmak istiyorum.

Haberin Devamı

Olaydan yıllar sonra bu hikâyeyi okuduğumda çok etkilenmiştim. Hatta bu birlik ve beraberlik ruhunu ülkem insanı adına kıskanmıştım...
İşte o beni çok etkileyen, düşünülmesi, tartılması hatta özellikle de şu günlerde ders çıkarılması gereken “iki lanetli atletin eylem kardeşliği” hikâyesi...
Yıl 1968 Mexico City Olimpiyatları...
200 metre finali koşulmuş. Amerikalı (siyahi) atletler Tommie Smith ile John Carlos birinci ve üçüncü gelirken, ikinciliği Avustralyalı (beyaz) Peter Norman kazanmış. Buraya kadar her şey normal. Ancak madalya töreni için bekledikleri sırada Carlos, Peter Norman’ın yanına gelerek soruyor:
- İnsan haklarına inanıyor musun?
- Evet, inanıyorum.
Bunun üzerine, iki siyahi atlet kafalarındaki eylem planını açıklıyor, Norman da tereddütsüz katılıyor:
- Eyleminizi destekleyeceğim, bana ne yapmam gerektiğini söyleyin!
O günler için devrim sayılacak bir eylem planlıyor iki genç adam. Amerika’daki ırk ayrımcılığını, siyahlara reva görülen fakirliği ve ikinci sınıf vatandaşlığı protesto edecekler... Ama nasıl? Büyük olay, büyük cesaret!
Fikir Norman’dan geliyor. Bir çift siyah deri eldiven buluyorlar, sağ tekini Tommie, sol tekini John eline geçiriyor. Fakirliği sembolize etmek için çıplak ayakla kürsüye çıkıyorlar. Başları kederle öne eğik, sıkılı yumruklarını havaya kaldırıyorlar.
Önlerinde duran beyaz atlet Peter Norman da, dayanışmasını göstermek için kalbinin üstüne İnsan Hakları İçin Olimpiyat Projesi Hareketi’nin kokartını iğneliyor.
Amerikan milli marşı çalarken planı uyguluyorlar. Olay patlıyor. Herkes bunları konuşuyor.
Amerika ayağa kalkıyor. Olimpiyatlar bile gölgede kalıyor, dünya gazeteleri yumrukları havada siyah atletlerin fotoğrafını birinci sayfadan veriyor...
Amerikan Olimpiyat Komitesi iki siyahın spor kariyerini o saniye bitiriyor.
Eylem amacına ulaşmış, Amerika’daki zenci azınlığın durumunu dünya öğreniyor böylelikle. Smith ve Carlos spor hayatlarını (ve buna bağlı olarak geleceklerini) feda etmiş oluyorlar ama dünya tarihine geçiyorlar tabii.
Böylelikle dünyadaki yüz milyonlarca ezilmiş siyahinin ilahı haline geliyor bu cesur insanlar...
Tommie Smith diyor ki: “Peter, bir beyazdı. O günlerde siyahilerin haklarını savunma cesareti gösteren onurlu beyaz çok azdı. Peter, Avustralya’ya döndüğünde kimse yüzüne bakmadığı gibi, herkes tarafından yargılandı. Onun da atletizm kariyeri bitti, spor çevrelerinden dışlandı. Tehditler, işsizlik ve tecrit nedeniyle öyle sıkıntılı günler yaşadık ki, üçümüzün de ilk evliliği sona erdi.”
Avustralya Devleti Norman’ı ölene kadar affetmemiş ama... Norman intikamını mezara götürmüş! 1968 Olimpiyatları finalinde ikinci olurken kırdığı 200 metre Avustralya rekoru hâlâ kırılamamış.
Ölene kadar süren “eylem kardeşliği”... Yıllarca çekilen çileler, dışlanmışlıklar... Kolay mı?
İki Amerikalı ve bir Avustralyalı “lanetli” atletin o gün başlayan eylem kardeşliği ve dostlukları ömür boyu sürmüş. Aradan geçen 38 yıl boyunca, yazışmışlar, buluşmuşlar, görüşmüşler...
Taaa Peter Norman evinin bahçesinde kalp krizi geçirip 64 yaşında ölene kadar.
Melbourne’de yapılan cenaze töreninde, “onurlu beyaz atlet” Peter Norman’ın tabutu, Tommie Smith ve John Carlos’un omuzlarında son yolculuğuna uğurlanmış....
Cesaretin, inanmışlığın sembolü olmuşlar. Haksızlığa boyun eğmemenin bedelini onlar çok ağır ödemişler. Yüce bir amaç uğruna yapmışlar bu eylemi o cesur adamlar....
Ve şimdi... Aradan geçen onca yıldan sonra... Haksızlıklara karşı dik duran, sadece kendine değil başkalarına yapılan haksızlıklara karşı da mücadele eden tüm cesur yüreklere helal olsun diyorum...

Yazarın Tüm Yazıları