Paylaş
“Kalk abla!”
“Ne oldu? dedim.
“Alışverişe gideceğiz ya, büyük yere.”
“Ha tamam.”
Gittik.
Beni üç-beş insan tanıdı, orada beraber fotoğraf çektirdik, sanki Beyaz’mışım gibi davrandılar bana (Beyazıt Öztürk)...
“Ne zaman evleneceksin?”
“Mutlu musun e kızım?”
Bir ağrıma gitti bu durum benim, bir ağrıma...
Hani tanınıyorum artık diye tam sevineceğim, sevinemedim ben.
Anam dedim, yaz yaz sen böyle ağlak ağlak, bak meğer bazı yüreklere dert, yara olmuşsun ya...
Halbuki artık yeni dönem başlamıyor mu?
Kızım devir değişmiş, uyanma zamanı gelmedi mi?
Teşhir lazım artık, vitrin lazım.
Hadi.
Zorla biraz kendini, bak nasıl yapıyor herkes.
Instagram.
Hadi başla.
Başladın.
İki aptal fotoğraf, gerisi ev fotoğrafların, çuvalladın.
Twitter.
Takipçilerin Allah’tan seni seviyor, eh bırakmadılar yazmadığın halde.
Hadi.
Teşhir.
Ya ben çok kafa yormasam bu işlere, zaten çözüm çok kolay. Tribünlere oynasam direkt direkt?
“Aşkım kim”, soru işareti.
Hafif mayolu bir fotoğraf Instagram’a.
Pahalı çantalarım, saatim falan varsa onları da çekip koysam oraya...
Yediğim ıstakozu da.
Gerçi annem okula muz yollamazdı; “herkes alamaz belki” diye ama...
En seksi ben olabilirim yani üç-beş gün içinde valla.
Hatta manşet olmak da mümkün çok kafaya takılınca.
Kendi kendime güldüm yazıyı yazarken ya.
Kızım da okuyacak bunu.
Abartmayayım da hesabı kabarmasın başıma...
Paylaş