Yas tutmayan toplumlar hırçınlaşır

“Bir insan ölmüyor... Onun tüm sevdikleri... Onu sevenler... Doğacak çocuklar... Olacağı aşklar... Göreceği yollar... Tutacağı eller... Sarılacağı herkes... Biz... Umut ölüyor...”

Haberin Devamı

Evet, biz ölüyoruz, umut ölüyor. Peki, acısını yaşayamayan, yasını tutamayan bir toplum gelecekte neye dönüşüyor?

 

Farkında değiliz ama yitirdiğimiz her değerle köklerimizi kaybediyoruz, geçmişimizi kaybediyoruz, yalnızlaşıyoruz, mutsuzlaşıyoruz. Evet, belki acıya, mateme karşılık ama yas da bu değerlerden biri ve biz son yıllarda yas tutmayı unuttuk. Yas ve taziye evleri mesela büyük ve kalabalık şehirlere yenik düştü. Kalabalıklaştıkça acımızda da, mutluluğumuzda da yalnızlaştık. Eskiden sırta değen her el şifaydı, “Seni anlıyorum, acını paylaşıyorum” demekti. Taziye yemeği demek belediyeden kutu kutu pide demek değildi; acının sofrası emekti, özendi. Acısı olan ev de, insan da daha karşıdan belli ederdi kendini. Yavaşlardı hayat. Radyo, televizyon açılmaz, küçük harflerle, küçük cümlelerle konuşulur, sevinçler bir müddet kapının dışında tutulur, evin babası tıraş olmaz, annesi saç boyatmazdı. Ve zamanla hafiflerdi acılar. Öyle psikologlar, psikiyatrlar, şeker gibi antidepresanlar yoktu. Şimdi diyorlar ki; “Evlerinize kapanırsanız, içinize dönerseniz terörü alkışlamış olursunuz!” Psikolog Cevher Sönmez’e göre, yas tutmayan toplumlar zamanla kaybetmeye karşı hırçınlaşıp, duygularını yönetmekte zorlanıyor.

 

Haberin Devamı

Ertelediğimiz acılarsa zamanla, kalbimizin en sıcağına birer birer düşmeye başlıyor. Sözde bastırdığımız her acı bilinçaltımızda birikip bizi depresyona, anksiyeteye itiyor. Yani yaşadığımız kayıpların ardından acıyla hayat bulan duygu ve düşüncelerle mutlaka yüzleşmeliymişiz. Tamam, yüzleşiyoruz hatta bir günlük ulusal yas ilan ediliyor, bayraklar yarıya indiriliyor, sosyal medya hep bir ağızdan terörü lanetliyor, aynı acıda buluşuyor ama sonra ne oluyor? Ertesi gün kaldığı yerden devam!

 

Sönmez, yas sürecini derinden ve sonuna kadar yaşayanların süreç sonunda eğlenceye isteseler de yönelemeyeceklerini söylüyor: “Ama şu da bir gerçek ki insanlar her gün aynı duygu durumunu yaşamak istemiyor ve günün sonunda zihnimiz, savunma mekanizmamızdan gelen komutlar üzerine iyiye doğru değişim yaratıyor!” 

 

Haberin Devamı

NASIL ŞİFA OLURUZ?

 

- “Anneni, kardeşlerini, işini düşün ve hemen toparlan!”, “Çocuklarının sana ihtiyacı var!”, “Çevreye karşı güçlü olmalısın!”, “Böyle üzgün olmak sana yakışmıyor!” Ne kurun ne de duyun!

 

- Kayıp hakkında konuşulurken konuyu değiştirme.

 

- İyi bir dinleyici ol! Yargılama...

 

- Geçmiş kayıpların varsa duygularını paylaş ama “Nasıl hissettiğini biliyorum!” demekten, kendi kaybınla, acınla kıyaslamaktan kaçın.

 

- Acınıza ve yasınıza zaman verin! 

Yazarın Tüm Yazıları