Umutsuz tatil kadınları

Üç aylık bir tatil maratonundayız.

Haberin Devamı

Sanırsınız olimpiyatlar! Dışarıdan bakıldığında keyifteyiz, yemekteyiz, plajdayız… Ama işin aslı mı? “Ha bitti, ha bitecek” diye geri sayımdayız

Bin bir umutla başlayan yaz tatilleri kocaman bir fiyaskoya dönüşüyor. Çocukların peşinden koşacağız, misafir ağırlayacağız, onlara plan program yapacağız diye kendimizi unutuyoruz. Oradan buradan kısıp, yıl boyu çalışıp kazandıklarınızla yazlık aldıysanız şimdiden geçmiş olsun. “Yazlığım var, oh ne rahat!” diyen bir insan evladıyla henüz karşılaşmadım. Bahçesi, boyası badanası, tesisatçısı, alışverişi, misafiri… Hepsi ayrı dert. Tam her şey bitti misafirler gitti derken bir bakıyorsunuz ki yaz da bitmiş. Yazın herkes bir yerlere savruluyor. “Ev halkı evde kaçta buluşacak?” “Ne yenecek?”, “Nereye gidilecek?” Kafamızda deli sorularla o plaj senin bu plaj benim sürüklenip duruyoruz. Sürüklendiğimiz plajlarda da şezlonga 5 TL, suya 50 kuruş versek iyi. Plaja adım atması olmuş 80 TL. Halk plajı deseniz zaten öyle bir konsept kalmamış. Halk gitmiş yerine İstanbullusu gelmiş, Ankaralısı gelmiş, ikoncanı gelmiş... Sanki tatilde değil de podyumdayız, görünmez bir jürinin önünde salınmaktayız. Öğlen olur da acıkırsanız yüklü bir hesabı da göze almalısınız. Öyle, “Bir sandviç yiyeyim, yanında da soğuk bir şeyler içeyim”le iş bitmiyor. Zaten artık kimse sandvicin yüzüne bakmıyor. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da plajların lezzet ünlüsü ‘lahmacun’. Kabul edelim ki başlarda Alişan’a, “Ne, lahmacun mu? Yok, artık!” diye burun kıvırmıştık. Yıllar geçti o lahmacun plajlarımızın tacı, sosyetemizin şanı oldu. Sokakta 2, bilemediniz 4 TL’ye yediğimiz lahmacunun fiyatı Bodrum’da 64 TL’ye, Cunda’da 17 TL’ye fırladı. Kabarık saçlı, orta yaşlı, kokoş kadınları birer-ikişer lahmacun bükerken görürseniz sakın şaşırmayın. Lahmacun kaçınılmazsa durumdan zevk almaya bakın!

Haberin Devamı

PLAJ FASLI BİTTİ SIRA OTELE GELDİ

Plaj faslı bitti, sıra otele geldi… Başbakan’ı dinleyip de üç çocuk yaptıysanız teoride değil ama pratikte yandınız. Kaçınılmaz olarak çok yıldızlı otellerin, tatil köylerinin yolunu tutmak durumundasınız. Rezervasyonu aylar öncesinden yaptırmalı, bir ihtimal erken rezervasyonla indirimi yakalamalısınız. Yıl içinde sürekli “Biz ne için çalışıyoruz?” diye söylenip duruyoruz ya işte cevap burada. Tabii ki de tatil için! Elde avuçta ne varsa tatile yatırıp otele koşuyoruz. Her şey dahil sisteminin uygulandığı büyük otellerde kaliteli hizmet anlayışı ve servis aramak kutupta güneşlenmek gibi! Köprü trafiğini aratmayacak cinsten açık büfe sıraları, çok çeşidin yok çeşide dönüştüğü ikramlar, ‘sınırsız yerli içki’ adı altındaki uygulamayla kendini kaybeden insanlar… Çoluk çocuk tüm mahalle buradalar. Ama siz çöpsüz üzüm gibi çocuksuz taze çiftlerdenseniz soluğu çoktan butik bir otelde almışsınızdır zaten. Ama bu tatilzede olmanıza engel değil! Şişirilmiş fiyatlar, Ege kahvaltısı derken önünüze gelen paket reçeller, tereyağları, sözde kızarmış taş gibi ekmekler…
Durum böyle olunca baldan tatlı tatil oldu size katil. Tatil yapayım, kafamı dinleyeyim derken yorgun düştüm. Eşin dostun peşinden koşacağım, ev halkıyla ilgileneceğim diye kendimi unuttum. Tam çile bitecek derken ufukta bir de bayram tatili göründü. Keyfim hepten kaçtı. Son aldığım haberlere göre İzmirliler Çeşmelerini, Ankaralılar da Cundalarını İstanbullulara kaptırdıkları için yeni bir tatil arayışı içindelermiş. Olur da bulurlarsa gelecek yaz onların peşine takılacağım. Nerede, ne yaptığımızı da kimselere söylemeyeceğim. Galiba ben kalabalıktan uzak, tüy gibi hafif o sade tatilleri, eski bayramları, halk plajlarını özler oldum… Ya siz?

Yazarın Tüm Yazıları