Paylaş
Kim?
NEW York'ta yaşamanın en eğlenceli taraflarından biri, sürekli ünlü yıldızlarla karşılaşıyor olmanız.
Bir lokantaya ya da alışveriş merkezine gittiğinizde ya da sokakta yürürken Cindy Crawford'a, Julia Roberts'a ya da Andy Garcia'ya rastlamanız çok doğal.
Hatta bu ünlülerle, ister hamburgercide, ister lüks bir lokantada yan yana yemek yemeniz hiç garipsenecek bir durum değil.
Geçen gün birkaç arkadaşımın başına gelmiş.
Bir restorana girip, müşterilerin yanyana oturduğu uzun sıralardan birine yerleştiklerinde arkadaşlarımdan biri, tam yanında Kim Basinger ve Alec Baldwin'in yemek yediğini fark etmiş.
Hemen diğerlerine dönüp Türkçe, ‘‘Çaktırmadan bakın, yanımda kimler var?’’ dediğinde, biraz uzakta oturan arkadaşlardan biri merak edip Türkçe yüksek sesle, ısrarlı bir şekilde sormaya başlamış. KİM? KİM?
Bunun üstüne gülümseyerek selam veren Kim Basinger'a karşılık veren arkadaşlarımın yüzündeki ifadeyi ve rengi tahmin edersiniz herhalde.
Kopyaverilir.com
DÜŞÜNSENİZE, lisede ya da üniversitede okuyorsunuz.
Derslerden içinize fenalık gelmiş.
Sene sonu bir türlü gelemiyor.
Ödev üstüne ödev veriliyor ve siz neyi nasıl yetiştireceğinizi bilemiyorsunuz.
Sayfalarca okuyorsunuz, yazıyorsunuz, bitmiyor.
Üstelik bir de yakında sınavlar var.
Off offf!..
Bir an beyninizde ampul yanıyor.
Hemen giriyorsunuz bir web sayfasına.
12,000PAPERS.COM ya da PAPERS123.COM, CHEATER.COM, CHEATHOUSE.COM vs.
Mesela Charles Dickens'in ‘‘İki Şehrin Hikayesi’’ kitabıyla ilgili bir ödev hazırlamanız gerekiyor.
Hemen bu yazarın ve kitabın adını yazıyorsunuz, karşınıza istemediğiniz kadar hazır ödev çıkıyor.
Yapacağınız tek şey, beğendiğiniz ödevi kopyalamak ve öğretmeninize sunup güzel bir not almak.
Basit değil mi?
Şimdi birileri çıkar, öğrencileri kopya çekmeye teşvik ediyor diye çıngar çıkarır.
Merak etmeyin, kimseyi teşvik etmiyorum.
Amerika'da başlayan yeni bir trendi anlatmak istiyorum.
Bu yolla ne kadar çok kopya çekildiğine inanamazsınız.
Tabii bu işin çok kárlı olduğunu gören birçok kişi, işi gücü bırakıp öğrencilere kopya malzemesi hazırlamaya başladı.
Kopya siteleri gittikçe çoğalıyor.
Bunu yeni yeni fark eden öğretmenler de siteleri incelemeye aldılar ve birkaç kişiyi yakalamayı başardılar.
Ama kopya çekmeyi kafasına koyan öğrenciye çare mi yok.
Şimdi birkaç siteye birden girip ödev káğıtlarına biraz ondan, biraz öbüründen ekleyerek, biraz da kendilerinden katarak yakalanmıyorlar.
Bildiğim kadarıyla böyle siteler bizde yok.
Eğer başlarsa da eğitmenler, öğrencilerle kovalamaca oynamak zorunda kalacak.
Benim zamanımda neredeydi şu internet?
Kollarımdaki mürekkep izleri hálá duruyor.
Bahşiş
GEÇENLERDE Hillary Clinton, yemek yediği lokantadaki garsona bahşiş bırakmadı diye kıyamet kopmuştu.
Bunun üstüne New York senato yarışında Hillary'nin rakibi, New York Belediye Başkanı Adolf, pardon Rudolf Giuliani, gittiği bir restoranda çok iyi bahşiş bırakınca, New Yorklular’ın gözüne girmişti.
Bu iki hadise de gazetelerde manşetten verilmişti.
Şimdi ise başka bir bahşiş olayı var manşetlerde.
Manhattan'ın, bizim bayram dönemlerinde Nişantaşı'na dönen ünlü Madison caddesindeki bir İtalyan restoranında yemek yiyen bir müşteri, garsona tam 1000 dolar bahşiş bırakmış.
Yanlış okumadınız. Tam bin dolar.
350'şer dolarlık iki şişe şarap içen ve 200 dolarlık yemek yiyen müşteriye 900 dolar hesap gitmiş.
Yani müşteri, garsona yüzde yüzden fazla bahşiş bırakmış.
Ben hemen ‘‘Acaba müşteri Türk müydü?’’ diye merak ettim, ama değilmiş. İtalyan'mış.
Düzeltme
Geçen haftaki yazımda dalgınlıkla Hint'li yazar Salman Rüşdü'den ‘‘Mısırlı yazar’’ diye bahsetmişim. Okurlardan özür dilerim.
Alivaneli@aol.com
Faks: (0212) 262 19 79
Paylaş