Siz de benim gibi gidişata bakıp karamsarlığa kapıldığınız halde, herşey yolundaymış gibi mi yapıyorsunuz?

La Vita Bella (Hayat Güzeldir) filmindeki kahraman baba Guido gibi hissediyorum kendimi. Bazen de Raskolnikov gibi...

Haberin Devamı

Dün gece uykuya dalmak üzereydi. Bir ara uzun uzun bakıştık. Bebekliğinden beri bakışarak anlaştığımız anlardan biriydi.

Eskiden çok konuşurdum. Anlatacak çok şeyim vardı çünkü... Aradan geçen zamanla birlikte kelimelerimin sayısı azaldı, yaşanmışlıklarım çoğaldı ve ben az kelimeyle çok şey anlatabilmenin peşine düştüm.

Anne olduktan sonra, mesleğimin bana öğrettiği "bir şeyi çok basit anlatabilme" vaziyetiyle birlikte az kelimeyle çok şey anlatabilme durumu bende varoluş sancısına dönüştü.

İçinde bulunduğum herşeyi duygu sensörlerimle tarayıp,

Annelik sezgileriyle ölçüp,

Akıl terazisinden geçirip,

Yürek süzgüsünden süzüp,

Haberin Devamı

Çocuk ruhuna indirgeyip oğlum Ata'ya anlatmam artık karmaşık bir işlem değil, kendiliğinden gelişmiş ve vücut bulmuş bir sisteme dönüştü.

Bir bakıma kral çıplak demeyi tekrar öğreniyorum. Çocuklara göre kral çıplaksa çıplaktır. Gerçeği örten kurgulara ihtiyaçları yok hiçbirinin. Bu arada gelişim psikolojisi açısından soyut düşünce evresine geçinceye kadar, tasarlayıp, planlayarak yalan söyleyemiyorlar. Örneğin "Aslında .... olmuştu ama ben .... diyeyeyim. Sonra arkadaşlarıma başka bir açıklama yapayım, sonra bunu öğretmenime başa şekilde ifade edeyim. Anne ve babama .... demeye devam edeyim. Her sorduklarında aynı yanıtı vereyim" vb. gibi bir kurgudan bahsediyorum. Çocuklar, 9 yaşına kadar kurgusal anlamda yalanı bilmiyorlar. Sadece inkar edip "ben yapmadım" diyebilirler.

İçinde bulunduklarıma geleyim. Yani, yalan üstüne yalan söyleyenlerle dolu yetişkinler dünyasına...

Geceleri rüyalarıma giren savaş korkusu, yüreğimi daraltan gelecek kaygısı, boğazımdaki otosansür ve bakışlarımdaki umutsuzluk auramı kaplamışken; oğluma kral çıplak demeyi, gerçekleri anlatmayı ve şu halimi çok basit bir şekilde kendisine ifade etmeyi çok isterdim. Fakat beceremiyorum.

Haberin Devamı

Ona "yalan söyleme" yerine "doğruları anlat" demek ne tuhaf... Kim yalancılıkla suçlanmak ister? Öyle değil mi?

Şimdi gelelim ortalama her ebeveynin yaşadığı sıkıntıya. Bu kadar riya, yalan, iftira, düzenbazlık ve hile içinde temiz kalmak, tertemiz olan çocuk kalbini korumak çok zor. Ancak dobra dobra ülke ve hayatın gerçeklerini anlatmak minicik kalpleri feci hırpalayacağı için "yaşamak çok güzel dedirtecek" anların peşine düşüyorum bu sefer. Ufacık fakat çok keyifli anların peşine...

Benim için hatırladığı mutlu ve eğlenceli sayısı çok önemli. Belki benim için en önemli şey bu...

Bu nedenle çoğu zaman yalan söylüyorum! Çoğu zaman kendimi "La Vita Bella" filmindeki başkahraman Guido gibi hissediyorum.

Haberin Devamı

Sınırdaki savaşı görmesin, ülkedeki gerginlikten haberi olmasın diye çizgi film kanalı dışında televizyon açmıyorum. O yanımdayken telefondan, tabletten haber videosu izlemiyorum. Bendeki umutsuzluğu farketmesin diye özel gayret sarfedittiğim oluyor.

Fakat bir yerde gerçekler çırılçıplak karşımıza çıkıyor. İşte o zaman çok zor duruma düşüyorum. Tıpkı bir yalancının yalanının orta çıktığı an gibi...

Kanal değiştirirken patlama görüntülerine denk gelen Ata koşarak yanıma geldiğinde "Orası evimize yakın mı" sorusunu sorduğunda, çok acemi bir tiyatrocu ifadesiyle "Yok canıııım, çok uzak. Hem orada insanlar yaşamıyor. Yanlışlıkla olmuş zaten." Yanlışlıkla oldu ne demekse, işte..!

Haberin Devamı

Duygu sensörlerim; orada yaşayan çocuk var mı sorusunun geleceğini hissediyor.

Akıl terazim; iyi bir yalan uydurmamın gerektiğini söylüyor.

Yüreğim sancılanıyor...

Çocuk ruhunu bu vahşetten korumak için işlem karmaşıklaşıyor ve ben doğruları basitçe ifade etmek yerine, yalan söylüyorum.

Peki niye silahlarla birbirini vurmuşlar sorusunu sorduğunda "Bazen yetişkinler anlaşamadığında öfkesini kontrol edemez ve silah kullanırlar. Bu çok büyük bir suçtur". Aklıma Dostoyevski'nin Suç ve Ceza romanındaki Raskolnikov' un vicdan azabı geliyor. Suçunu itiraf edip cezasını çekmeye razı olduğu hali...

Vicdan hükmüyle yaşayanların yalanlara tutun(a)madığı bir ülkede ve dünyada hayat güzeldir diyen bir çocuk yetiştirmek suçtan ve cezadan çok ötede bir yerde ve çok zor.

Haberin Devamı

İşte yukarıdaki herşeyi, dün gece uyku öncesi, oğlumla uzun uzun bakıştığımızda çırılçıplak anlattım sanırım. Yaşanmışlıklar çok, yalan kelimelerim sıfırdı.

Yazarın Tüm Yazıları