Sanal taciz deyip geçme, çok canlar yakıyor!

Çocukları cinsel obje olarak görenlere karşı mücadele gün geçtikçe büyüyen bir platforma dönüşüyor.

Haberin Devamı

Artık sosyal medyadan yükselen sesler insiyatiflere dönüşüp, yargıdaki dosyaları takip eden oluşumlara doğru ilerliyor. Duyarlı bir kesim kelimenin tam anlamıyla pedofiliye savaş açmış durumda.

Çocuk Bedenime Dokunma İnsiyatifi sözcüsü Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Dr. Tuğba Camcıoğlu’ na göre 1995 yılında kamusallaşan internet çocuklara sanal tacizi beraberinde getirmiş. “Sanal tacizin, her geçen gün daha fazla can yaktığına şahit olmaktayız.” diyor

SANAL TACİZ NEDİR?

İnternet, cep telefonu ve benzer mecralarda e-posta, anında mesajlaşma ve web sitesi aracılığıyla bireyleri ya da grupları kişisel saldırılarla küçük düşürmek, utandırmak ve incitmek üzere yazı ve görsel göndermek ya da paylaşmak suretiyle taciz etmek olarak tanımlayabilir.
İnternette kimlik bilgilerini gizli tutarak faaliyetlerine devam eden tacizcileri tespit etmek oldukça zor. Bu durum sanal tacizcileri cesaretlendirmekte ve sayılarını arttırmakta.
Araştırmalar, çocuk ve ergenlerde internet kullanımının %97’nin üzerinde olduğunu, ergenlerin ortalama %20-%40’nın hayatlarında en az bir kere sanal tacize maruz kaldığını gösteriyor. Bu nedenle "Sanal Taciz" konusunu anne, baba, hekim, öğretmen, psikolog ve aslında toplumu oluşturan tüm bireyler olarak daha iyi tanımamız ve gündemimizde tutmamız gerektiği ortada.
Çocuk ve ergen için utanç verici, küçük düşürücü bir mesaj ya da fotoğrafın okuldaki tüm arkadaşlarına gönderildiğini, ya da bunların milyonlarca insanın ulaşabileceği web sitelerine yüklendiğini düşünürsek sanal tacizin acımasızlığını biraz daha iyi anlayabiliriz.
Yazının gücünü yadsımamalıyız.
Dr. Camcıoğlu süreç ve sonuçlara yönelik yorumları ise şöyle:
E-mail ile, sohbet odalarında ya da web siteleri üzerinden hedef haline getirilen kurban, maruz kaldığı tacizi tekrar tekrar yaşamakta. Sanal ortamdaki taciz, kayıt altındadır; bu nedenle daha somuttur. Kurbanın, kendisini utandıran, küçük düşüren¸ inciten söz ya da görüntülerden kaçma şansı yok. Çünkü her an ve her yerde karşısına çıkabilir.
Ayrıca sanal ortamda kişilerin kimliklerini gizlemeleri; belki de normal hayatta tacizci olmayacak özellikle pedofillerin sanal kimliklere bürünerek tacizci olmalarına sebep olmakta. Yani sanal ortamda vicdan devreden daha hızlı çıkıyor.
• Sanal ortamda tacize maruz kalan 100 çocuk ve ergenden sadece 10’u durumu ebeveynleri ya da güvendiği bir büyüğüyle paylaşıyor.
• Sanal tacize uğrayan çocuğun intihar eğiliminin 2-9 kat arasında artması gerçeği bile tek başına tehlikenin farkına varmamız için yeterince uyarı niteliğinde olmalı.
• Anne babaların, odasında bilgisayarı ya da cep telefonuyla başbaşa olan çocuklarının güvende olup olmadıklarını anlamak için onları sıkmadan takip etmelerini;
• Ebeveyn ve öğretmenlerin, çocuk ve ergenleri sanal taciz ile ilgili bilgilendirmelerini öneririm.

Haberin Devamı

HABERİNİZ OLSUN!

Haberin Devamı

2 Aralık 2013 tarihinde yeni duruşması görülecek olan, Sakarya'da polis müdürü N.Ş.'nin 14 yaşındaki kıza cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla yargılandığı davada 18 yaşından küçük 28 çocuğun da mağdura "Sanal Taciz"de bulunduğu iddia edilmektedir ve sanık olarak yargılanmaktadırlar. Devam etmekte olan ve ayrıntılarını bilmediğimiz bir davaya uzaktan yorum yapmak doğru değil.
Ancak sanık konumundaki bu 28 çocuğun da mağduriyetlerinin söz konusu olabileceği akılda tutulmalı.
Dr. Tuğba Camcıoğlu bu konuda şunları söyledi: “Eminim bu çocukların bir kısmı internet ortamında bir çocuğu mağdur ettikleri ve bunun bir suç olduğu bilinciyle hareket etmemişlerdir. Onların da en az mağdur olan kızımız kadar desteğe ihtiyaçları olabileceği görüşündeyim. Umarım bu gerçeğin göz önünde bulundurulduğu ve asıl suçluların hakettikleri cezayı alacakları bir yargılama olur.”
Sanıkların adil bir şekilde yargılanmasını ben de isterim. Ancak aklıma takılan bir konu var.
Adil yargılansalar dahi alacakları ceza -yaşanan travmalara bakıldığında- oldukça hafif kalıyor. Ağustos ayında gündeme gelen Türk Ceza Kanunu’ nda yapılacak değişiklere dair T.B.M.M’ den ses yok. Ne Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ne de farklı partilerin kadın vekilleri bu konuyu meclis gündemine taşıdı.
Soruyorum: Meclis halkına sahip çıkmayacaksa sanal tacize uğrayan çocuklar ve aileleri kime güvensin?

Yazarın Tüm Yazıları