Paylaş
9 yaşındaki oğlum sünnet oldu.
Zaman çabuk geçiyor deyip duruyorum ya…
İşte al sana zaman Aygül Hanım dedim…
Her şey dün gibi…
Sizler de biliyorsunuz ki tüm duygularımı bu köşede paylaşıyorum. Eminim ki bir gün buradan sizlere onun mezuniyeti ya da evliliği gibi dönüm noktalarından da söz ederek paylaşacağım.
Sözler büyüdür! Evrende ne söylerseniz söyleyin gelip sizi bulur!
26 Yıl önce erkek kardeşim Kemal Özkan da sünnet olmuştu.
Kemal bey (Allah rahmet eylesin) erkek kardeşimin sünnet düğününde öyle bir laf ediyor ki şaşırtıcı!
Biliyorsunuz ki, sünnet ve düğün kasetleri evde mutlaka bir hatıra sever tarafından saklanır. Bizde akrep burcu babam bu işleri en iyi yapandır.
Erkek kardeşim Uğur’un sünnet düğün kasetini izlerken orada Kemal Özkan mikrofonu eline alıyor ve aileyi sahneye davet ediyor.
Zamanın geçtiğinden ve işini, çocukları ne kadar sevdiğinden söz ederken ben ve kız kardeşime dönerek (elini benim sırtıma koyuyor) bu kızlarında oğlu olacak.
Tahminen hadi en fazla 20 sene sonra evlenseler, oğulları olsa onun çocuğunu da ben sünnet edeceğim diyor. Ben kafamı yere eğdim, çok utandığımı o an hatırlıyorum. Sonra sahneye döndü ve dedi ki sizlerde şahitsiniz anlaştık mı? dedi…
Tüm misafirler şahidiz diye bağırıp alkışladılar sonra şarkılar türküler çaldı ve sahneden ayrıldık. O gün bunu söylediğinde 10 Eylül 1995 Pazar günüydü.
Erkek kardeşim 8 Eylül Cuma günü sünnet olmuştu ama düğününü pazar günü yapmışlardı.
Ondan sonra bir daha Kemal Özkan’ı görmedim.
Sadece orada karşılaştık ve böyle bir dileği oldu gittik.
Zaman döndü dolaştı.
Oğlumu sünnet ettireceğim zaman geldi.
Annem dedi ki Kemal Özkan sünnet sarayı halen var. Orada yaptırabilirsin.
Biraz araştırdım ve bir baktım ki Kemal Özkan 7 Nisan 2014 yılında vefat etmiş. Ben yaşıyor sanıyordum.
Bu vefat ettiği tarih benim erkek kardeşimin doğum tarihiydi.
Ben işaretleri takip eden ve dünyada hiçbir şeyin tesadüfen olmadığına inanan biriyim.
İzlerin peşine düştüm.
Bir de ne göreyim.
Kemal Özkan’ın oğlu doktor olmuş ve bu işleri devam ettiriyormuş.
Ne kadar sevindim anlatamam o an.
Hemen telefonunu bulmaya çalıştım. Bunu yaparken de biyografisini okuyorum. Üroloji üzerine profesörlük yapmış biri acaba bu pandemi döneminde sünneti kabul eder mi diye endişelerimde olmuyor değil?
Kendisine hızlıca ulaştım. Çocuğu bir görelim bir bakalım dedi. Size yazdığım kadar detaylı bir şeyden bahsetmedim o an için. Ne diyeceğim koskoca doktora… Tarihler verip izleri takip ettiğimden mi bahsedeceğim…
Boşver çok derin bir konuya girme…
Sonra asistanını aradım. Bana kontrol tarihi olarak 8 Eylül 2021 tarihini verdi. Ben böyle şaşırtıcı bir şekilde baka kaldım. O tarih erkek kardeşimin sünnet tarihiydi.
Bende sevinçle ve birazda Kerem’in her şeyin çok farkında olması endişeyle nasıl ilerleyeceğinden habersizce o tarihin gelmesini bekledim.
Daha sonra evde otururken birden videonun yanındaki tarih gözümün önüne geldi.
Bir daha videoya ’ya gittim baktım.
Tarih neydi diye. 10 Eylül yazıyordu.
Anneme sünnetin 2 gün önce olduğunu söyledi.
Bir baktım erkek kardeşimin sünnet olduğu tarih bana verilen kontrol tarihi ile aynı.
Çok duygulandım ve çok şaşkındım. O zaman Kemal Özkan’ın o sahnede bana söylediği şey 10 Eylül tarihiydi…Yani bu benim oğlumun sünnet olduğu gün…
Sağa sola dönüp bunu birilerine anlatmak istedim ama sanki herkes abarttığımı düşünüyor gibi bakıyordu ve bende içime çekiliyordum.
Çarşamba günü kontrol yapıldı.
Levent hoca, Kerem’in çok endişeli olduğunu söyledi. Onu asla zorlamayacağız dedi. Sizin de zorlamamanızı istiyorum dedi. Gerekirse genel anestezi olur. Dünyanın sonu değil diyerek sözlerini tamamladı.
Kerem’e uzunca bir süre işlemin nasıl olacağını tüm incelikleri ile anlattı. Sonra biz oradan ayrıldık ve cuma gününe randevulaştık.
O Akşam radyo d’ de programım vardı ve bu durumu tabi ki beni anlayan dostlarımla paylaştım. Radyo benim sırdaşım, dostum derken haksız değilmişim. Olayın derinliğinden çok etkilendiğimi ve söylediğiniz her söze dikkat etmeniz gerektiğinden söz ettim. Benim anlattığım bu hikaye sizler tarafından levent hocaya ulaşmış. Nasıl yapıyorsunuz bunu bilmiyorum…
Tüm incelikleri ile konudan haberi olmuş.
Tam 10 Eylül günüydü…
Sabah giderken tuhaf hissettim…
Çocuğun sünnet olması heyecanından daha çok Allah’ın kudretini içimde hissetmek ayrıydı. Kimse sebepsiz karşılaşmıyor ve kimse bir araya sebepsiz gelmiyordu…Kimse sebepsiz bir cümle dahi etmiyordu. Her şey planlıydı. Her şey 10 Eylül 1995 yılında ağızdan çıkan bir sözle gerçekleşmek üzere yola çıkmıştı.
10 Eylül günü sabah 11:00’de çok değerli Prof. Levent Özkan, keremle boğazı patlaya patlaya sabırla bekleye bekleye, güle oynaya hatta ameliyat esnasında keremin açtığı tiktok videolarına rağmen o sesleri bile duymamazlıktan gelerek tüm sıcaklığıyla o operasyonu gerçekleştirdi. Belki diyeceksiniz ki bir sünnetti amma abarttınız.
Her şey sünnetten çok üstün değil miydi?
Peki çıkarken mi ne oldu?
Ben asistanına geçip ödememi yapacaktım. Kabul etmediler…
“Babamın vasiyetini gerçekleştirdim.
Ben size Teşekkür ederim dedi…”
Boğazım düğümlendi ama çok hissettirmemeye çalıştım. Zaten duygular karışıktı.
Daha da mı karıştık nedir?
Bu hayatta her şey olabilirsiniz
Zengin, fakir, doktor, şoför, mutlu, mutsuz
Her şeyin zıttı vardır…
Ama ne olursa olsun ne iş yapıyorsanız yapın duymak başka bir şey duyumsamak başka bir şeydir…Değerlerinizin olması ve bunları insanlara hissettirmek…
Söz önemlidir elbette, oysa düşünce sözün binlerce belki çok daha fazlası güçtür.
çünkü gerçek büyü, düşüncedir.
Tatlı, yumuşacık, sevgi dolu, neşeli bir sesle konuşmak, sıcacık bir etki yapar elbette
ancak o sesin ardında sevgi dolu bir düşünce, sevgi dolu bir yürek varsa işte o gerçek büyüdür.
Sesin içinde yürekteki o tını, beyindeki o sevgi seli yoksa dünyanın en güzel ses tonu bile
boş bir tuvalden başka bir şey değildir. Sesteki büyü o tuvaldeki renklerdir.
“Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür…
düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür…
duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür…
davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür…
alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür…
değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür…
karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür…”
Hepimize hatıra olması adına bu yazıyı buraya bırakıyorum.
Teşekkürler Kemal Özkan…
Teşekkürler Levent hocam :)
Dünyada olmadan da hala etki bırakıyor olmak ne büyük bir ibadet…
Mutlu günler dilerim…
Paylaş