Paylaş
Bugün ay yay burcunda ise biraz şanstan konuşalım. Bugün Neptün ile merkür kavuşumu birbirleriyle karşılaştığında, gerçeklik ile ideal arasındaki farkı görebilirsiniz. Bu, hayatınızın belki de en gerçekçi döneminin başladığını gösteriyor. İnsanın amaçlarını sorgulaması ve çok hızlı bir şekilde fark etmesi muhteşem bir tecrübedir. Şu an hayatınızda hem iş hem de ilişkilerinizdeki idealist yönlerinizi görme fırsatınız var. Bunu görmeniz için birtakım hikayelerle size yardımcı olacağım.
*
Geçenlerde bir arkadaşım dedi ki sen ne kadar şanslısın Aygül!
Hobbaaa dedim…
Sonra devam etti: “Geldiğin şu noktaya bak.”
Ne noktadayım diye şöyle dönüp baktım.
Pijamalarımla evde bir yandan pilav pişiriyorum, köfte yapıyorum. Çocuğun yarın yiyeceklerini hazırlıyorum. Çocuğun tonla ödevi var ve ödev yaptırmak çok zor bir durum bizim aslan burcu çocuğu için onla debeleniyorum. 3 saat araba sürmüş ve eve gelmişim.
2 saatlik video çekimi yapmışım, çocuğumun uyku saatini ve ders saatini fazladan çalmışım.
*
Sonrasında bir kitap çıkartıyorum onun sonuna geldim. Onu teslim etmem lazım. Sabahlar mıyım diye düşünüyorum. Uyumamak için ne yapmam lazım? Sonrasında diğer yazıları gazeteye teslim etmem gerekiyor. Kanala çekilmesi gereken videolar var. Akşam radyo programı için ekstra çalışmam lazım. Bunlar olurken çevremde birçok sorun ve problem devam ediyor. Bana küsenler, mesajlara cevap bekleyenler ,dedikodu yapanlar, arkamdan kuyumu kazanlar vs.
*
22 Senelik kamu görevimden istenmediğim ve ünlü olduğum için ayrılmak zorunda kalıyorum. Kırgınlığım, üzgünlüğüm ayrı bir konu. İçimde bununla boğuşuyorum.
*
Bu arada bir uygulama çıkartıyorum. Son 1,5 yıldır üzerinde çalışıyorum ve sonuna geldik. Sadece hiçbir astroloğa ihtiyaç duymadan kendi hayatınızı yoluna koyacağınız bir uygulama yapmaya çalıştık. Bunun için gece gündüz çalışmalar yapıyoruz. Bunları yönetmesi ve size en eksiksiz sunmak arzusu ayrı bir durum. Bunun dışında sosyal medyamda sizlerin mesajlarına ve geri dönüşlerine tek tek dönüp, tek tek ilgileniyorum.
*
Düşünüyorum; Kesinlikle hiçbir destek bugüne kadar almamışım. Biri de çıksın desin Allah aşkına bizde Aygül’ü buraya getirdik. Haydi göreyim. Yok, çok şükür diyemez. Allahtan başka hiç yardım edenim olmadı. Bu hep hayalimdi. Hepsi sadece gece gündüz çalışmak ve istikrarlı, inandığım işten vazgeçmemden kaynaklıdır. Asla ne bir telefonla bir işim hallolmuştur ne de kimseye eğilmişimdir bükülmüşümdür.
*
Daha yazmak istediğim ve yazamadığım tonla şey var ama zamanı onların da gelecek.
*
Sonrasında bana bunu diyen arkadaşın hayatına dönüyorum. Kendisi gayet hiç yorulmadan geldiği bir konuma sahip ve o sırada özel şoförü onu bir etkinliğe götürecek. Evde çalışanları var. Yemek yapılmış, ödevler yapılmış, çocuk yıkanmış uyumuş. Sonra başka bir çalışma arkadaşının başka bir yerde çalışmaması için önden bir telefonla hallettim o işi demesi… Tuhaf…
*
Öyle şaşkınlıkla dinledim. Sonra dedim ki sen benim köşe yazılarımı okuyor musun? Yok dedi. Güzel dedim. Okumamaya devam et, yarın seni yazacağım dedim. Kahkaha attık. Saçmala adımı filan verme dedi. Kendini yarın okurken benim gözümden bir kendine bak dedim. Adın ne önemi var sen kendini biliyorsun zaten…
*
Benim oğlan elinde ipad bir elinde defter benle pazarlık halinde dövüşüyoruz hala… Bir yandan içimden gülüyorum. Kapattık telefonu…
*
Şu işleri tamamlayım da bunları gece yazmam lazım diye söyleniyorum.
*
Ama işte, o bana şanslı diyor… Ama ben bu şansı yaratana kadar çok şanssızlıklarım oldu.
Ben kimseyi hayatım boyunca şanslı ya da şansız diye ikiye ayırmadım. Allah rahmet eylesin hep dedemin o cümlesi gelir aklıma: “Hanımefendi belki de şansın, şanssızlıklarından geliyordur” Hayat öyle tuhaf bir yer ki hangi durum kim için ne için şanslılık ya da şanssızlık bilemezsiniz.
Şans nedir gerçekten ya da böyle bir şey var mı?
Varsa nerde?
Neden bazı insanlar inanılmaz derecede şanslıyken, diğerleri hak ettikleri olanaklara asla sahip olamaz?
Şanstan anladığımı yorulmadan elde edilen şeyler mi?
Bir psikolog bunun yanıtını bulduğunu söylüyor.
Bir psikolog bunu araştırmış ve sürekli düşünmüş:
Neden bazı insanların hep doğru zamanda doğru yerde olduğunu, diğerlerinin ise sürekli olarak şanssızlıklarla boğuştuğunu merak ediyormuş?
Ulusal gazetelere ilan vererek kendilerini her zaman şanslı ya da şanssız hisseden insanların onu bulmasını istemiş. Yüzlerce erkek ve kadın, araştırma için gönüllü olmuşlar. Yıllar boyunca, onlarla söyleşiler yapmış, yaşamlarını gözlemlemiş ve deneylere katılmalarını sağlamış. Sonuçlar göstermiş ki insanlar, neden şanslı ya da şanssız olduklarını tam olarak bilemeseler de düşünceleri ve davranışları, bu durumu büyük ölçüde açıklıyor.
Bir şans ya da bir fırsat gibi görünen durumlara baktığınızda insanların söz konusu fırsatları fark etme yetenekleri arasındaki farklılıklardan mı kaynaklandığını bulmak için basit bir deney yapılmış.
Hem şanslı hem de şanssız insanlara bir gazete verilmiş ve onlardan gazeteyi iyice inceleyip içinde ne kadar fotoğraf olduğunu söylemeleri istenmiş.
Gazetenin ortalarında bir yere de üzerinde şu not yazılı olan büyük bir mesaj yerleştirilmiş; "Deney görevlisine bunu gördüğünüzü söyleyin, 250 dolar kazanın."
Bu mesaj, sayfanın yarısını kaplıyormuş ve yüksekliği 5 cm'in üzerinde olan bir fontla yazılmış. Herkesin yüzü ve bakışları o anda uzmanlar tarafından izleniyormuş.
Şanssız insanlar, bunu fark edemezlerken, şanslı insanlar hemen fark etmişler. Şanssız insanlar, genel olarak şanslı insanlara göre daha gergin daha endişeli ruh hali içinde olduğunu gözlemlemişler. Kaygı sürekli fark etme yeteneklerine zarar veriyor ve sonuç olarak, fırsatları kaçırıyorlar çünkü başka bir şeyi aramaya odaklanıyorlar.
Örneğin davetlere, konuya, komşuya mükemmel eşlerini bulma düşüncesiyle gidiyorlar ama bu yüzden iyi arkadaşlar edinme fırsatlarını kaçırıyorlar. Ya da iyi iş imkanlarını kaçırıyorlar.
Belli iş ilanlarını bulmaya kararlı bir biçimde gazeteleri inceliyorlar ama diğer iş olanaklarını kaçırıyorlar.
Şanslı insanlar ise, daha rahat ve sisteme güvenen insanlar olarak görülüyorlar. Dolayısıyla, yalnızca aradıklarını değil, orada ne olduğunu da görüyorlar. Fark etmek ayrı bir konu ama farkı yaratmak ayrı bir durum haline geliyor.
Araştırma, sonuç olarak şunu gösteriyor. Şanslı insanlar, dört ilke sayesinde şanslarını yaratıyorlar. Şans fırsatlarını yaratma ve fark etme konusunda becerikliler, yeteneklerini geliştiriyorlar ve kendilerine emek veriyorlar. Evlenme zamanı geldiği için ne zaman evlenirim sorusuna değil nasıl mutlu olurum sorusuna odaklanıyorlar. Kendilerini geliştiren her insan sezgilerini dinleyerek şanslı kararlar verebiliyor.
Olumlu beklentiler ve olumlu yaklaşımlar sayesinde doğru çıkan tahminlerde bulunuyorlar, şanssızlığı şansa dönüştüren esnek bir yaklaşım benimsiyorlar.
Çalışmanın sonuna doğru, bu ilkelerin, şansı yaratmada kullanılıp kullanılamayacağını merak edilmiş.
Araştırmayı yapan Hertfordshire Üniversitesi'nden Profesör Richard Wiseman'ın şanslı olmak için önerdiği dört temel ipucu şöyle:
1. İçsel sezgilerinizi dinleyin, normalde doğru çıkarlar.
2. Yeni deneyimlere ve normal rutininizi bozmaya açık olun.
3. Her gün, birkaç dakikanızı iyi giden şeyleri hatırlayarak geçirin.
4. Önemli bir toplantı ya da telefon görüşmesi öncesinde kendinizi şanslı olarak hayal edin.
5. Unutmayın, şans, çoğu zaman, doğru çıkan bir tahmindir.
Şans, astroloji ile yol almaktır.
Hayatınızı geliştirmek, şikâyet etmemek ve pozitif olmaktır. Şans hazırlıkla fırsatın karşılaştığı köşe başıdır. Eğer bir alt yapıya sahip değilsek karşımıza çıkan fırsatları değerlendiremeyiz hatta bizim için bir fırsat olduğunu bile anlayamayabiliriz. Koşullar zor olabilir, diğer insanlar kadar iyi imkanlara da sahip olmayabilirsiniz ama her ne olursa olsun kendinizi geliştirmek için çabalayın. Kendinizi geliştirmekten asla vazgeçmeyin. Sizi kurtaracak olan yine kendi kollarınızdır, kendi zekanızdır ve kendi yeteneklerinizdir.
Paylaş