Paylaş
Sizde diyor musunuz içinizden ne savaştık diye?
Valla öyle…
Bir daha mümkün olur mu acaba daha iyi bir dünyaya gelmek pek emin değilim…
Kimseden bir şey istemediğin, kimsenin iki dudağı arasında iş yapmadığın, kimsenin egosuna hizmet etmediğin bir yere bir daha gelme şansımız olur mu?
Hayat içinde hep haksızlıklarla mücadele etmek neyin nesi bilmiyorum. Ama hayatımın sonuna kadar bunun için gücüm nereye kadar yeterse ses olmayı düşünüyorum. Bu sözleri bana yazdıran şey 16 yaşındaki gencecik bir kızın hayatı oldu.
Tabi ben bunu yazarken twitterdan bir bildirim daha geldi. Edanur candan 20 yaşında ve işitme engeli olan bir genç kızımız…
Mersin’in Toroslar ilçesinde ormanlık alana atılmış bir şekilde bulunmuş.
16 Yaşındaki sıla Şentürk ailesinin zorla nişanlandırdığı bir adam tarafından öldürülüyor.
Ben bu olanlara karşı sadece manyak mısınız demek geliyor bağırarak içimden…
Bir beyefendi tweet atmış dün. Diyor ki: “bu dünyada kadınlara huzur yok. İnşallah bir kızım olmaz.”
Ben bunları neden paylaşıyorum?
Bugün ay başak burcunda ilerliyor ve dolunay fazının gücü devam ediyor. Buradan hemcinslerime seslenmek istiyorum.
Çaresiz değilsiniz…
Ne olursa olsun sizi batak ilişkilerde olmaya zorlayan insanlardan,durumlardan kaçabilecek her zaman bir yolunuz var. Mecbur değilsiniz…
Artık eski koşullar ve eski şartlar yok inanın…
Sadece cesur olun birazcık…
Bana mail atın, radyoyu arayın ben size ses olurum. Dünyaya duyurun sesinizi… Ben yanınızdayım.
Şiddet deyince herkesin aklına mor gözler, kırılmış kemikler, çekilen silahlar geliyor…
Sadece bu değil…
Kadınların çok büyük bir kısmı psikolojik şiddete adeta maruz kalıyor ve maalesef bir kısmı buna bağımlı hale geliyor.
Ne ilişkiler var adına ilişki demeye bin şahit ister ama "seviyorum" diye gezebiliyor kadınlar.
Ayrıca çok mutluyuz pozları vererek adamı elinde tuttuğunu gösteren hareketler içine giriyorlar.
Şayet ilişkisi hakkında bir aydınlanma getirmek adına konuşmak isterseniz de "ya o öyle birisi değil" diyerek anında savunmaya geçiyorlar.
Tıpkı caddenin ortasında dayak yiyen kadını kurtarmaya çalışınca "o benim kocam sana ne" demesi gibi. Sanırım aşk masallarını çok yanlış anlamanın sonucu bu olsa gerek…
En kötüsü ne biliyor musunuz?
Annelik misyonunuz varsa bunun kadınlık duygularınızın önüne almanız. İşte en büyük tuzak burada yatıyor. Siz anne olmadan önce bir kadındınız. Bunun önüne hiçbir duygu geçmemelidir. Bu ayırt edemezseniz bağımlılık bu şekilde korku ile bir faciaya gidiyor.
Eşiniz, partneriniz sizin en yakın arkadaşınız olmayabilir. Olmak zorunda da değil.
Eşinizle her şeyi yapamayabilirsiniz. Kendisiyle eğlenmek ya da çok iyi ortak olmak zorunda değilsiniz.
Partnerlerinizle her şeyi paylaşmak zorunda değilsiniz.
Neden gizli biraz paranız olmasın? Neden gizli düşünceleriniz olmasın? Neden kendi mahremiyetiniz olmasın? Bunlar bir suç değil ki…
Erkekler bu yüzden daha kolay ilişki yürütebiliyor. Çünkü konuşmuyorlar ve kendi mahremiyetleri var. Doğaları böyle…
Kadınlar biraz buradan örnek almalıdır.
Astrolojiyi öğreniyor ya da danışmanlık alıyorsunuz hemen partnerinize hadi sende gel diyorsunuz. Sende öğren sende bil diye sürekli ona karşı bir hizmet içindesiniz. Ben henüz bana danışmanlık almaya gelen bir erkek danışanın eşini ya da partnerini getirdiğini görmedim.
Hatta sorduğumda şöyle cevaplarla karşılaştım: Onun kendi tercih ettiği biri var ya da anlatsam iki saat bir sürü şey soracak ve anlatmak zorunda kalacağım diye geçiştirdiler.
Bu benim de öğrendiğim en büyük gözlemlerden biri oldu. Kendi mahremiyetinize saygı duyun.
Bir erkeğin annesi ile yarışmayın. Annesi sizle yarışsa da ona dönüp şunu söyleyin.
“9 ay karnınızda taşıdığınız, geceleri uykusuz kaldığınız bu adamı sizden çok sevemem ama sizin kadar koruyup kollarım. Sahip çıkarım. Sizle yarışamam ve sizin kadar sevemem bu gerçek ama asla eşit olamayız bende aynı fikirdeyim” deyip çekilin. Bayrakları indirin.
Burası bir savaş alanı değil. Eğer bu şiddetle artıyorsa burada mağduru oynayıp sessiz kalın. Eşinizin annesi en iyi dostunuz olmalıdır. Biliyorum bu bazı zamanlarda çok zor bir imtihan olabilir. Burada yazması kadar kolay olmayabilir ama sadece yapmanız gereken sınırlarınız. Beğenmiyorsanız gidersiniz…Her zaman bu izlenimi verecek kadar güçlü ve umursamaz durun.
Kimsenin sevgisine muhtaç değilsiniz…
Kimse sizi var etmedi!
Kendiniz bir alemsiniz.
Kendiniz bir güçsünüz…
Konuşulacak ve üzerinde daha yorum yapılacak çok konu var hanımlar ama biraz kendimize çeki düzen verme zamanı geldi. Eğitimimize, kendimize yatırım yapma zamanı olduğunu unutmayın. Kimseye bağımlı kalmak zorunda değiliz.
O zaman balık burcu Gabrila Garcia’nın sözlerini hatırlayım:
Yaşam için 13 satır karalamış Gabriela Garcia Marquez
Seni sen olduğun için değil, seninle birlikte olduğumda ben olduğum için;
* Hiç kimse gözyaşlarını hak etmez, onlara lâyık olan kişi ise seni ağlatmaz.
* Sen istediğinde sana aşık olmaması, sana aşık olmadığı anlamına gelmez.
* Gerçek arkadaş, elini tutan, kalbine dokunandır.
* Birisine yabancılaşmanın en kötü biçimi yanında oturuyor olup ona hiçbir zaman ulaşamayacağını bilmektir.
* Hiçbir zaman gülümsemekten vazgeçme, üzgün olduğunda bile! gülümsemene
kimin, ne zaman aşık olacağını bilemezsin.
* Tüm dünya için sadece bir kişi olabilirsin fakat bazıları için sen bir
dünyasın.
* Zamanı onu seninle geçirmeye hazır olmayan biriyle geçirme.
* Belki de tanrı uygun kişiyi tanımandan önce yanlış kişilerle tanışmanı, onu
tanıdığında minnettar olman için istedi.
* "bitti" diye üzülme, "yaşandı" diye sevin.
* Her zaman seni üzecek birileri olacaktır, yapman gereken insanlara
güvenmeye devam etmek, kime iki defa güveneceğine daha fazla dikkat etmektir.
* Birini daha iyi tanımadan ve bu kişinin senin kim olduğunu bilmesinden önce
kendini daha iyi bir kişiye dönüştür ve kim olduğunu bilerek kendine güven.
* Kendini çok zorlama, en güzel şeyler onları en az beklediğinde olur.
"yaşanan her şeyin bir sebebi vardır" ....
Paylaş