02 Eylül Balık dolunayı; “bir hakikat buldum”

Hoş geldin eylül diyerek açılışı yapıyoruz.

Her ay gibi bu eylül de gelip geçecek. Yaşama fazla anlam yükleyen yine bizleriz.

Eskiden kendimi iyi hissetmek ve mutlu olmak için çok çaba harcardım. Şimdi hiç öyle telaşlarım yok. Önüme ne gelirse mutlu olmayı başarıyorum. Bazen öyle bir kırılıyorum ki başka türlü bir kırılma yok gibi. Sonra bir şey oluyor yine kırılıyorsun. Sanki öncekiyle hiç aynı değil gibi…

Yıllar önce bir olay yaşamıştım. O olayın neden böyle geliştiğini eğer şöyle olsaydı böyle olacağına dair tezlerim vardı. Aynı harita döngülerinde o olayı yaşadığım kişiyi bulup 15 yıl önce yaşanılan o yanlış anlaşılmayı çözmek için tekrar bir açıklama getirdim. Evet, doğru her şey yanlış anlaşılmış ve gerçekten anlaşılmamıştı.

Bunu gördüm.

Ama daha fena bir şey gördüm. 

Bazı şeyleri sadece ben yanlış anladığımı gördüm. Koskoca 15 yıl bir insan nasıl bir şeyi yanlış anlayabilirdi diye sordum kendime.

Sonuç meğerse aynıymış. O zaman olmayan şeyin şu an neden olmadığı ortadaymış.

Allah istediği şeyleri olduruyor ve istemediklerini oldurmuyor. Konu çok basit aslında. Burada bir hakikatle yüzleştim. O zaman neden olmadı diye sormak büyük bir acizlikmiş. Olayı merak ettiğinizi biliyorum ama olaya takılmayın. Buraya uzunca yazamayacağım için paylaşamadım. Yoksa hayatınızda her olay gibi bir olay. Zaten ben olaylara takılmam, hissettiklerime takılırım. Dersler alırım. Milyon tane olay var. Hangi birini aklınızda tutacaksınız. Allah insana yaşadıklarıyla bir şeylere hazırlıyor. Bunu kabul edeceğiz.Sizi kıran şeyler olmasa yerinizde sayıyorsunuz. İnsanlar ve insanların kabalıkları ise hiç değişmiyor. Üzerinden ne geçerse geçsin…

Niye bunları anlatıyorum,

02 eylül tarihinde gerçekleşecek olan balık dolunayı der ki; aslında hiç, bir zaman elinizden geleni yapmış̧ olmazsınız hep yapılabilecek bir şeyler vardır. Fakat içten olarak bunu yaptığınıza inanıyorsanız gece başınızı yastığa koyduğunuzda huzurlu rahat uyursunuz. Çünkü artık olmayandan ve "gelecekte" olmayacaklardan sen sorumlu değilsindir. 

“Ben elimden geleni yaptım" diyebilmenin haklı gururunu yaşayın.
 Şimdi onlar düşünsün diye cümleyi bitireceğim ama düşünse daha öncede düşünürdü diye cık cıklıyorum içimden. İnsan yazdığı yazıyla kavga eder mi, ediyor valla.

Ama bir şey oluyor içimde ve sesim yükseliyor “şimdi onlar düşünsün”

Yaşamı zorlaştıran bu kadar abartan sanırım bizleriz. Yoksa bir ömür ne ki öyle çabuk geçip gidiyor zaten. Marketten alışveriş yapıyordum. Soda aldım ve sepete koydum. Sonra eve geldim hepsini tek tek dizdim. Sonra sodalara uzunca baktım. Neden baktım biliyor musunuz?

Hangisinde nasibim var hangisinde yok bilmiyorum. Bunları içmek için zamanım ya da bir hayatım olacak mı? Nasip olacak mı? Hayat aslında öyle ince bir çizgi ki…

Biz hep kalacağız hep göreceğiz diye kıra döke yaşıyoruz.

Hayat tuhaf bir sahne aslında. Sen zor dersen zordur, kolay dersen de kolay.

Niteleyen sen, zor olduğunu söyleyen de sen. E kolay de, kolay olsun o zaman. 

Diyemiyor musun? bak işte o zaman senin hayatın gerçekten çok zor bence!

Belki de başa dönmek lazım, hayat ne?

Hayat zor değildir, tercihleriniz ve yaşam kaliteniz zorlaştırır sadece. Hayatı anlayıp çözdükten sonra kolaylaştırmak sizin elinizde. İnanın ki hayatı çözmek bir havuz problemini çözmekten çok daha basit. Sadece doğru işlemleri yapmalısınız. Öncelikle kim ne der ne düşünür ve ne yorum yapar diye yaşarsanız hayat zordur. Birilerinin altında yaşarsanız hayat zordur. Birileri istiyor diye davranışlarınızı bir çerçeveye sığdırırsanız hayat zordur. Birilerinin isteklerine göre kendinizi bir kalıba sokarsanız hayat zordur.

Unutmayın ki siz bu dünyaya tek başınıza geldiniz ve yine tek başınıza gideceksiniz. Önce kendinize faydanız olacak ondan sonra etrafınıza faydalı bir birey olacaksınız. "hayat zor ve sırrı çözülemez" mottosuna sığınmayın. Defalarca söylüyorum ki, hayat basit bir havuz probleminden çok daha kolaydır. Zira doğru işlemi yapıp yapmadığınıza bağlıdır... Astroloji bu yüzden vardır.

Dememiz o ki; Balık dolunayı adeta bir çözülme duygusu verecek sizlere…

Bir sır çözülecek, bir düğüm çözülecek…

Bir şey doğacak ya da bir yara izi kapanacak…

Ama işte bunlar olurken azıcık sızlar, azıcık üzülürsünüz…

Aslında sevinçte, üzüntüde insanın acizliği.

Dikkatimizi kötüden iyiye, ıstıraptan kazanca, içerlemeden bağışlamaya, takdire ve şükür etmeye çevirmeliyiz.

Sizin canınızı acıtan insanlar aslında hayatınızı nasıl yaşamamanız gerektiğini size göstermiş oldukları için teşekkür edin.

Aslında size ihanet edenler, aldatanlar, kalbinizi kıranlar sizlerin içinizdeki bağışlama gücünün nasıl bir şey olduğunu öğretmeleri için hayatınıza geldiler.

Size nasıl güçlü olduğunuzu görmenize neden olan zor zamanlara şükredin.

Sizi acımasızca eleştiren, iftira atan, yargılayanlara kızmayın. Onlar sayesinde öz değerinizin başkalarından değil kendinizden olduğunu öğrendiniz.

Size sevgi vermeyenlere kızmayın, onlar olmasaydı siz kendinizde sevgi ve onay aramayacaktınız. Bu muazzam duyguyu hiç bilmeyecektiniz.

Sizi sınırlayan insanlara öfkelenmeyin, onlar olmasaydı kendi yasalarınızı yaratmayı bilmeyecektiniz. Kendi gerçekliğiniz olmayacaktı. Onlar sayesinde neyin işe yaramadığını neyin işe yaradığını artık biliyorsunuz.

Hayat yolumuza iyi ve kötü deneyimler elbet çıkartacak bu bizim duyarlı ve sakin bir kalbimiz olması içindir. Gökyüzüne bakıp her şeye rağmen şükretmek bir kalbin zincirlerini kırmak gibidir. Birinin bizi geçmişte incitmiş olması sizin onun bu işini devam ettirmeniz anlamı taşımıyor.

Mark Twain bu konuda şöyle demiş: “Öfke, üzerine döktüğünüz herhangi bir şeyden daha fazla içinde bulunduğu kaba zarar veren bir asittir”

Kızgınsanız, kızın.

Affetmek istemiyorsanız, affetmeyin.

Affetmek demek, size kötü davranmış olanların bunu hak ettikleri için değil, kendiniz hak ettiğiniz içindir. Bağışlamak sizi kurtarır, bırakın. Ufak ufak yeni işlere koyulun. Kendinizi daha mutlu dünyayla ilişkilerinizde daha huzurlu hissedeceksiniz. Kimsenin yanına kalmıyor, bundan çok eminim. Sizde emin olun…Belki birlikte emin olursak her şey daha hızlı ilerler. :)

Hayat çok ilginç bir matematiğe sahiptir.

Hayatı olduğu gibi takdir ettiğinde o da seni olduğun gibi takdir etmeye başlıyor…

Sonrası mı?

İyilik, sağlık, güzellik…

Dolunayınız tüm eksiklerinizi tamamlasın dostlar,

Mutlu günler dilerim…